TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Veli Kebapçı, "Bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz. Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız bin 33 gündür cezaevinde tutuluyor. Uydurma delillerle, kurgulanmış bir iddianameyle yürütülen yargı süreci, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir" dedi.
Gezi davası hükümlüleri Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da aralarından bulunduğu tutuklu ve hükümlüler için başlatılan ''Adalet Nöbeti'' dolayısıyla açıklama yapan TMMOB Samsun Şubesi üyeleri, bir an önce serbest bırakılma çağrısında bulundu. İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Veli Kebapçı, şunları söyledi:
"Arkadaşlarımız, dostlarımız, meslektaşlarımız bizden alınalı 1033 gün oldu. 1033 gündür bizler arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz. Bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz. Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1033 gündür cezaevinde tutuluyor. Uydurma delillerle, kurgulanmış bir iddianameyle yürütülen yargı süreci, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir. Bizler çok iyi biliyoruz ki arkadaşlarımız bir suç işledikleri için değil, siyasi iktidarın hesaplaşmaktan, yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın bir aracı olarak tutsak edilmiştir. Arkadaşlarımız mesleklerini halkın faydasını gözeterek yerine getirdikleri için tutsak edilmiştir. Mesleki bilgisini halktan yana kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesi TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğinden gelmektedir. Buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz; hukuku ve yargı organlarını siyasal çıkarlarınız doğrultusunda kullanmaktan vazgeçin. Doğamıza, tarihimize, yaşamımıza sahip çıkmak suç değildir. Mesleki sorumluluğumuz gereği bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde toplumu aydınlatmak suç değildir.
"Tutuklu olmasının sebebi tüm halk kesimlerini sindirmek istemeleridir"
Siyasi iktidar, son günlerde seçilmiş belediye başkanlarını çeşitli bahanelerle görevden alma, yerlerine kayyum atamaları, kendilerinden olmayan her görüş ve siyasi düşüncedeki insanları, sivil toplum yetkililerini en basit eleştiri sınırlarında olsa dahi göz altılarla veya tutuklamalarla topluma korku salmaktadır. Tüm bu saldırı politikalarının altında üzerini örtmek istediği büyük bir ekonomik kriz toplumsal dram ve başarısızlık tablosu yatmaktadır. İçerisinden geçtikleri her krizi ücretleri aşağı çekerek, emekçilerin haklarını törpüleyerek, sendikasızlaştırarak, çalışma yaşamını güvencesizleştirerek, toplumu her açıdan baskı ve zor altına alarak atlatmayı deniyor. Arkadaşlarımızın, 1033 gündür tutuklu olmasının sebebi de bizleri, tüm halk kesimlerini sindirmek istemeleridir. Bizler bu ülkenin aydınlık yarınları için direnen, emeğine, haklarına ve Gezi’ye sahip çıkan milyonlar olarak, bütün bu yıldırma politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar diri olduğunu görüyoruz. Geleceğimizi, çocuklarımızın yarınlarını görüyoruz.
"Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın"
Biliyoruz ki Gezi teslim alınamaz. Gezi Direnişi ’nin sesleri, bugün hala ülkemizin sokaklarında yarınları, emekten, eşitlikten ve adaletten yana kurabilmenin umuduyla yankılanmaktadır. TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın TMMOB’yi cezalandırmak istemesinin asıl nedeni TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisidir. Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur. İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin, demokratik kamuoyu ve yasalar önündeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez. Halkın vicdanını derinden yaralayan bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın."
Yorumlar
Kalan Karakter: