(KAHRAMANMARAŞ) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada, "Bundan sonra ne enkazın altında, ne yoksulluğun altında tek başınıza kalmayacaksınız. ‘Sesimi duyan var mı’ dediğinizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devlet sesinizi de duyacak, size sahip de çıkacak" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılında, ikinci depremin olduğu saat 13.24’te Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde düzenlenen anma programına katıldı. Program depremde hayatını kaybeden binler için dua okunması ve ardından saygı duruşuyla başladı. Ardından Özel, katılımcılara hitap etti. Özel, Elbistan'ın depremden en çok etkilenen ilçelerden biri olduğunu, CHP olarak Elbistan'a sahip çıkmaya çalıştıklarını belirtti. Yol güvenliğiyle ilgili birtakım kaygılar nedeniyle Ekinözü programını iptal etmek durumunda kaldıklarını ifade eden Özel, "Dün Adıyaman’da yaptığımız temaslarda da sıcak siyasetin gündemine girmemeye, sadece deprem konuşmaya, bu depremle ilgili hem tespitlerimizi, hem önerilerimizi, hem geleceğe yönelik düşüncelerimizi ifade etmeye çalıştık. Deprem olduğu gün 21 yıldır iktidardaydılar ve tek başına iktidardaydılar. Onların döneminde 3 trilyon dolar vergi toplandı. 21 yılda sadece 40 milyar dolar deprem vergisi topladılar. Dirençsiz yapıların yasal hale getirildiği sekiz imar affı çıkardılar. Yani pek çok vatandaşımıza mezar olan o depreme dayanıksız evlere imar affı verdiler. Bu sekiz imar affından üstüne 26 milyar lira gelir elde ettiler. Ama kentleri depreme dirençli hale getirecek gerekli tedbirleri almadılar" diye konuştu.
"‘Ben sözümü tutmanın verdiği kıvanç içindeyim’ diyor. Gerçekten insan duymaya bile utanıyor"
Özel, "Bugün Sayın Erdoğan Adıyaman’da. Dün ona bazı sorular bıraktım Adıyaman’da yanıtlasın diye. Bazı önerilerde bulundum. Bakalım ne yapacak, neler söyleyecek? Ama gelip bölgede ‘Ben sözümü tutmanın verdiği kıvanç içindeyim’ diyor. ‘Mutluluk içindeyim’ diyor. Gerçekten insan, bu nasıl söyleniyor bilmiyor ama duymaya bile utanıyor. Deprem oldu; 6 Şubat Pazartesi. 8 Şubat Çarşamba günü Sayın Erdoğan eline mikrofonu aldı, ‘Kimse endişe etmesin’ dedi. Daha insanlar enkaz altındayken, çadır yokken, çorba yokken, su yokken. Yeni yeni Türkiye’deki bütün belediyeler yetişip de aşevleri kurmaya, seyyar mutfaklar kurmaya, seyyar fırınlar kurmaya çırpınıyorken, daha ordu kışladayken, kurtarmaya çıkmamışken. Maalesef enkaz altında ses var, araç gereç, kurtaracak yokken konuşuyordu. Sonra araç gereç geldi, kurtaracak geldi ama sesler kesildi. Dedi ki o gün ‘Kimse merak etmesin. 650 bin konut yıkıldı. Tespit ettik.’ Tabii doğrudur, uydu görüntüleriyle yıkılan apartmanlar görülür, köy evleri görülür. Rakam da doğru tespit edilmiştir. ‘650 bin konut yıkıldı. Biz bunları bir yıl içinde yapıp teslim edeceğiz’ dedi. Sonra 10 Şubat Cuma günü namazdan sonra tekrar etti; ‘650 bin konut yıkıldı. Biz bunları bir yıl içinde teslim edeceğiz.’ Sonra bir büyük seçim kampanyasının, deprem bölgesindeki evleri bir yıl içinde yapacak gücün sadece kendilerinde olduğunu, iktidar değişirse yeni iktidarın acemilikle bu evleri yetiştiremeyeceğini, kendilerinin inşaat işinde, ihalelerde ne kadar mahir olduklarını, bütün müteahhitleri getirip evleri bir yıl içinde bitireceğini anlattı" ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
"Verdiği sözde depremden iki ay sonra, üç ay sonra seçim kazanan bir iktidarla karşı karşıyaydık"
"Geçen sene ben bugün bu saatte Hatay’daydım. Birinci yıl bitmişti ve teslim edilen konut sayısı 11 ilde 18 bin 19’du. Yani yüzde 2,7. Bir yıl sonunda sözün tutulan kısmı üç, tutulmayan kısmı 97. 100 depremzedenin 97’sini çadırda, konteynerde ya da gurbette yakınlarının yanında bırakan ama verdiği sözde depremden iki, üç ay sonra seçim kazanan bir iktidarla karşı karşıyaydık. Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da, Malatya’da, Gaziantep’te, Elazığ’da ne kadar yüksek oylar alınıyor. İlk turu kazanamadı. İkinci turda yüzde 1,5’la seçim kazandı. Yüzde 70 oy aldığı yerler var. İnsanlar güvendi, inandı, oy verdi. Seçim geçti, bir yıl bitti. Yüzde 2,7. Şimdi bugün kendi verdiği rakam '201 bin konut yaptık' diyor ikinci yıl bitmiş. Yani 100 depremzededen 30'una konut vermiş. Boş senete imza atmayana anahtarı vermiyorlar ve bugün 100 depremzededen 30'unun konutu bitmiş 70'i ya konteynerda ya gurbette. Ben artık çadırı saymıyordum kalmadı diye dün karşıma dört beş tane depremzede çıktı 'Çadırdayım, konteyner istiyorum' dedi. Yanımızdakilere söyledik bulunsun verilsin diye."
"10 kişinin yedisinin barınma sorunu çözülmedi"
Erdoğan'ın depremden 22 gün sonra bir yılın sonunda Kahramanmaraş'a 112 bin 414 konut ve köy evi yapmayı taahhüt ettiğini ancak iki yıllık bir sürecin ardından 34 bin 600 konutun teslim edilebildiğine, vaadin gerçekleşme oranının yüzde 30 olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, 10 kişinin yedisinin barınma sorununun çözülmediğini belirterek, "Bütün Türkiye'de ne bu 53 bin rakamına ne Maraş'taki rakamlara itibar edilmiyor. Buradan hep söyledik bir daha söylüyoruz; bir kapalı nüfus sayımı yapılmalıdır. Ama maalesef, bu kapalı nüfus sayımından ısrarla kaçıyorlar. Çünkü 2025 yılı olmuş ama devletin doğru rakam gibi bir derdi kalmamış. Algı yönetimleriyle, söyledikleri rakamlarla yetinilmesini istiyorlar" diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
"Maraş ve Elbistan’da büyük bir asbest riski var"
"Ebrar sitesi daha dün bilgileri geldi. '900 hak sahibine tek tek konut vereceğiz' dediler. Kurada 500 kişiyi aldılar 450 kişinin akıbeti belli değil. Yıkılan sitenin müteahhidine, kardeşine, baldınıza, yeğenine Ebrar Sitesi'nden kuradan yer çıkıyor ama vatandaşa çıkmıyor. Ve gizli isimler numaralara 40 tane daire çıkmış. Bu kadar acı yetmezmiş gibi bir de üstüne haksızlıklar var" dedi. Özel, Kahramanmaraş ve Elbistan'da büyük bir asbest riski olduğunu belirterek, "Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Çernobil’den yayılandan 12 kat fazla asbest gazı deprem sonrasında bu bölgede havaya karışmış durumda. Tabip Odası, akciğer kanseri riskinin Elbistan’da ve Kahramanmaraş’ta en üst düzeyde olduğunu açıkladı. Ama bu konuda alınan tedbir yok. Türkiye her an olabilecek İstanbul depremine hazır değil. Buradakinden çok daha fazla kayıp olabileceği dile getiriliyor. Ama kulağımızın üstüne yatıyoruz" ifadesini kullandı.
"CHP'li belediyeler Kahramanmaraş’ta bin 562 araç, 4 bin 41 personelle destek oldu"
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Deprem ve Afetlere Hazırlık Bakanı atanması önerisini yineleyerek, "CHP'li belediyeler Kahramanmaraş’ta bin 562 araç, 4 bin 41 personelle destek oldu. Bin 365 tır ve kamyon insani yardım malzemesi geldi. Kahramanmaraş’a 22 mobil mutfak, beş mobil fırın, 12 ikram aracı kurduk. 426 bin battaniye, 43 bin 87 ısıtıcı temin edildi, ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. 13 bin 300 çadır, CHP'libelediyeler tarafından. 363 konteyner, 565 jeneratör, 565 mobil tuvalet ve duş, 719 bin hijyen paketi Kahramanmaraş’ta dağıtıldı" diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
"Erken seçimi istiyoruz bu iktidarı göndereceğiz"
"Toplamda 11 ilde CHP 7 bin 200 TIR, dört uçak, altı gemi, 9 bin 600 araç ve 28 bin 500 personelle buraya ilk günden beri koştu, koşmaya devam ediyor. Toplamda bütün deprem bölgesinde 155 mobil mutfakla, 163 ikram aracıyla, 18 mobil fırında varız. 3 milyona yakın battaniyeyi, 266 bin ısıtıcıyı, 50 bin çadırı, bin 810 konteyneri CHP bu bölgeye iki yıl içinde ulaştırdı, bu hizmetleri gördü. Birisi TRT‘yi, televizyonları kendine bağladı diye, kendi yalanları, iftiraları manşetten canlı veriliyor diye yaptığımızı görmezden geldi diye ilk kez dün ve bugün bunları buradan kayda geçirdik. Artık yoksulları görmeyen, emekliye 14 bin 500 lira sefalet maaşına mahkum eden, geldiğinde sekiz çeyrek altın alan emekli maaşını üç çeyrek altına indiren, geldiğinde yedi çeyrek altın alan asgari ücreti, üç buçuk, dört çeyrek altına indiren, emeklisine, emekçisine bakmayan, onu yokluğa, yoksulluğa sürükleyen, verdiği maaşla kira versen aç kalıyorsun, karnını doyurursan sokakta kalıyorsun düzenini kuran, tarımdaki hak edilen desteklemenin beşte birini bile ödemeyen, kanun yüzde bir yazarken binde ikisini, onu da bir sene geç dağıtan, bu haldeki esnafından bile vergi diye gırtlağına çökmeye kalkan, bu ülkenin gençlerinin umutlarını kıran, bu ülkenin kadınlarının ümitlerini ellerinden alan, evlatlarının geleceğinden endişe ettiren, eğitimi paralı, bedava olursa kalitesiz yere getiren, zengin ve fakirin çocuğunu farkı kapatamayacakları kadar geriden hayat yarışına sokan, babadan oğula, anadan evlada yoksulluğu miras bıraktıran, yoksulluğun evlada bir miras olarak kaldığı bu düzeni hem de gecikmeden CHP olarak, bir olarak, beraber olarak, kolkola, omuz omuza değiştirmek için yola çıktık. Erken seçimi istiyoruz bu iktidarı göndereceğiz. Bundan sonra CHP yerel seçimlerde nasıl 47 yıl sonra birinci parti olduysa, Türkiye’de 413 belediye aldıysa, yüzde 38’le Türkiye’nin birinci partisi olduysa, yoksulluk içinde olanlar, işsizlikten kıvrananlar, bugün borcunu ödeyemeyen çiftçiler, esnaflar, kadınlar, emekçiler üzülmesinler. Her şeyin var bir çaresi, onun da adı Atatürk’ün CHP'si.
"Bundan sonra ne enkazın altında, ne yoksulluğun altında tek başınıza kalmayacaksınız"
Size söz veriyorum Atatürk’ün partisini iktidar yapmış Genel Başkan olarak yine geleceğim. Bugün iktidar hedefi ve iktidar iddiası siyasi bir iddia değildir. Bugün CHP'nin iktidar iddiası Türkiye İttifakı’nın iktidar iddiası, sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, Türkiye’nin bütün demokratlarının birleşerek kurduğu Türkiye İttifakı’nın iddiası, mazlumların artık mağdur olmaması, yoksulların ezilmemesi, yüzünün gülmesi, kimsenin çocuğuna babasından anasından yoksulluğun miras kalmaması, güzel sağlığın, iyi sağlık hizmetinin, iyi hastanenin, en iyi ilacın zengine, en ucuz ilacın fiyat farkı çıkan ilacın, 15 gün hastanede bekleyerek alınan randevuların yoksullara reva olmamasının mücadelesidir bu. Bu mücadele, kısa çöpün uzun çöpten hakkını almasının mücadelesidir, Cumhuriyet ki kimsesizlerin kimsesidir. İşte o kimsesizlerin sahip çıkılmasının, bu ülkenin herkesin, hepimizin olduğunun, hepimizin eşit olduğunun o zenginlere, o patronlara ve o patron seven siyasetçilere gösterilmesidir. Ben hiçbir makam ve mevkiye iddia koymuyorum ve koymayacağım. Biz yoksullar bir yere gelsin diye, bu açlık, bu işsizlik, bu eşitsizlik, bu ayrımcılık bitsin diye, camiler gibi cemevleri de ibadethane olsun diye, Kürt‘le Türk, Laz‘la Çerkes, Pomak‘la Boşnak kol kola, omuz omuza eşit vatandaşlar olarak eşit olsun diye bu ülke Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesine gitsin, Tayyip Bey’in götürmek istediği gibi 4 bin dolarlık değil, Atatürk’ün işaret ettiği 50-60 bin dolar geliri olan bir ülke olsun diye iktidara talibiz. Bundan sonra ne enkazın altında, ne yoksulluğun altında tek başınıza kalmayacaksınız. ‘Sesimi duyan var mı’ dediğinizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devlet sesinizi de duyacak, size sahip de çıkacak. Bir daha böyle acılarda bir araya gelmeyip iyi günde, güzel günde, mutlu günlerde bir araya gelmeyi ümit ediyorum."
Yorumlar
Kalan Karakter: