(İSTANBUL) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, "Enflasyon Raporu 2025-I"in tanıtımına ilişkin bilgilendirme toplantısında son yapılan stopaj artışıyla ilgili soruya “Stopaj konusuna gelince bunu piyasada, ‘örtülü faiz indirimi’ olarak yorumlayanlar tabii oldu. Ama bu sonuçta bankacılığın Türk lirası onlama maliyetini arttıran bir durum değil. Yani bir faiz sıkılaşma ya da gevşeme olarak bunu yorumlamak doğru değil” diye yanıtladı.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, "Enflasyon Raporu 2025-I"in tanıtımına ilişkin bilgilendirme toplantısında açıklamalarda bulundu. Karahan, yılın ilk enflasyon raporunun tanıtım toplantısında, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Bilgilendirme toplantısının ardından Karahan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Karahan, “‘Politika faaliyetindeki indirim mevduat ve kredi faizlerine beklentilerimizin üzerinde yansıdı’ dediniz. Son stopaj artışından sonra mevduat tarafında da bu ikisinin birleştirecek olursak üstü örtülü bir faiz indirimi daha hükümetten geldi diyebilir miyiz? Eşgüdümden bahsedebilmemiz için bu stopaj artırımı için bu eşgüdümü ne kadar destekledi?” sorusunu, şöyle yanıtladı:
“‘Beklentilerle uyumlu yansıdı’ dedim eğer ağzından farklı çıktıysa bilmiyorum ama demek istediğim orada beklentilerle uyumlu yansıdıydı, ‘daha fazla yansıdı’ şeklinde demek istemedim. Stopaj konusuna gelince bunu piyasada, ‘örtülü faiz indirimi’ olarak yorumlayanlar tabii oldu. Ama bu sonuçta bankacılığın Türk lirası onlama maliyetini arttıran bir durum değil. Dolayısıyla genele yayılan gevşeme ya da azaltan bir unsur değil. Yani bir faiz sıkılaşma ya da gevşeme olarak bunu yorumlamak doğru değil. Sadece mevduat fiyatlamalarını etkiliyor. Bu da bizim için ne açıdan önemli? Birincisi, tabii ki dolarizasyonda ciddi bir düşüş gördük, Türk lirası payının yüzde 60'lara çıktığını gördük. Bunun devam etmesi önemli, bu konuda bir gerekli önemli tedbirleri alıyoruz. Bu konuda makro ihtiyati düzenlemelerimiz de var. Bankalar bunları uymak için zaten Türk lirasına geçişi destekleyecek fiyatlamaları yapıyorlar. Enflasyon beklentilerinin düzelmesi ile birlikte ki bu hane halkı tarafında da reel sektörde de görüyoruz. Daha düşük faizlerle de insanları Türk lirasında kalmaya ikna edebildiklerini düşünüyoruz dolayısıyla buradaki stopaj artışının önümüzdeki dönemde tekrar dolarizasyona dönüşümü ya da tekrar talepte bir artışı tetikleyeceğini düşünmüyoruz.”
''Herhangi bir şekilde otopilotta değiliz''
Bir gazetecinin, “Enflasyon görünümüne göre faiz indirimlerinde aynı 250 baz puanlarla devam edecek misiniz?” sorusunu Karahan, şöyle yanıtladı:
“Faiz kararlarını verirken her zaman olduğu gibi bundan sonra da enflasyon gerçekleşmelerini ve ana eğilimlerini bakıyoruz. Bunları takip ederken de yurt içi talepte dengelenme bunun göstergeleri. Fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentilerini yakından takip ediyoruz. Tekrar özetlemek gerekirse talep koşulları dezenflasyonist seviyede önemli olarak belki son toplantıdan bu yana netleşen bir gösterge enflasyon beklentileri. Bugüne kadar piyasa katılımcılarının beklentisi biraz daha olumlu seviyedeydi. Bizim tahmin alanımızın bir miktar üstündeydi ama sonuçta daha düşük seviyelerdeydi ama biz hep reel sektör ve hanehalkı beklentileri tarafındaki katılığa vurgu yapıyorduk. Burada baktığımızda reel sektör beklentileri bir önceki toplantıdan bu yana 6 puan düştü, halkı beklentileri de 8 puan civarında düştü. Burada da biz bir indirim için belli bir alan açıldığını değerlendirdik. Çünkü enflasyon ve enflasyon beklentilerinin düzenlenmesi mevcut faiz seviyesinin korunduğu durumda parasal sıkıntılarının arttığı anlamına geliyordu. Burada herhangi bir şekilde otopilotta değiliz. Toplantıdan toplantıya gidiyoruz, veri odaklı gidiyoruz. Belli bir alanımız olduğunu değerlendiriyoruz ama ihtiyatlı bir şekilde gitmek burada oldukça önemli. Enflasyon görünümünü bozmayacak şekilde talep koşullarında tekrar bir gevşemeye sebep olmayacak şekilde hareket edeceğiz ve görünüm bozulması durumunda her türlü seçeneği adımların büyüklüğünü değiştirmek ya da durmak da dahil olmak üzere değerlendireceğiz.”
''Sadece ‘aylık’ vurgusunu çıkardık ama ona da düzenli bakmaya devam ediyoruz''
''Önceki dönemde PPK’da aylık enflasyona ve mevsim etkilerinden arındırılmışa dikkat edilerek karar verildiği ancak ocak ayından itibaren ana eğilime dönüldüğüne'' değinen başka bir gazeteci ise neden böyle bir değişikliğe gidildiğini sordu. Ana eğilime olan vurguyu çıkarmadıklarına dikkat çeken Karahan, “Ana eğilim yine izlediğimiz en önemli göstergelerden olmaya devam ediyor. Sadece ‘aylık’ vurgusunu çıkardık ama ona da düzenli bakmaya devam ediyoruz. Zaten sunumda da gördünüz altı tane ana eğilim göstergesini aylıkların ortalamasını vererek sunumda gösterdik” dedi.
''Önümüzdeki dönemde politika yönünde farklı bir beklenti yaratma amaçlı kesinlikle değildir”
Karahan, metinde böyle bir değişiklik yapmalarının sebebini ise şöyle açıkladı:
''Ocak-Şubat aylarında ve Temmuz-Ağustos aylarında para politikasının etki alanı dışında kalan faktörler nedeniyle ana eğilimler artıyor. Bütün göstergeler atmıyor ama B ve C endeksleri -piyasanın da en çok baktığı göstergeler- bunlar bunları artıyor. Burada mevsimsellikten arındırma yöntemlerinin belli eksiklikleri var. O teknik bir konu ona şimdi girmeyeyim ama bu artışlar bizim patikamız içerisinde yıl sonu tahmini verirken ocak ve şubat aylarında ve temmuz ve ağustos aylarında B ve C endekslerinin enflasyonlarının yüksek geleceklerini biliyoruz. Ancak piyasanın bir bölümü bunu ‘enflasyonun görünümü bozuldu’ şeklinde yorumlayabiliyor. Bu da politikamızın etkinliğini ve iletişimini bozuyor açıkçası. Bir belirsizlik yaratıyor. Burada tamamen bu amaçla aylık verilere baktığımızı genel olarak ana eğilimi takip ettiğimizi vurgulamak adına böyle bir değişiklik yaptık. Yoksa zaten uzun dönemli hedeflere ulaşabilmemiz için aylık ana eğilimin kalıcı olarak düşmesi oldukça kritik önemde. Sonunda da gördüğünüz üzere her türlü ana eylemi göstergesi takip ediyoruz. Burada metinde yapılan değişiklik herhangi bir önümüzdeki dönemde politika yönünde farklı bir beklenti yaratma amaçlı kesinlikle değildir.''
''Faiz indirimlerinin miktarı veya sayısı enflasyon görünümünün gidişatına bağlı olacak''
Faiz indirimleri konusuna tekrar değinen Karahan, “Biz hem mevcut verileri hem de öngörülerimize dikkate alıyoruz. Talep koşulları ve beklentiler ele alındığında indirim için uygun olan olduğunu değerlendirdik. Bunun için de zaten epey bekledik. Daha önceki dönemde de zaten piyasa beklentileri oluşmuştu, biz bunun erken olduğunu düşünerek iletişim kanallarını kullanarak bunu erteledik. Aralık ayında belli bir alan oluştuğunu değerlendirerek indirimlere başladık. Ama faiz indirimlerinin miktarı veya sayısı enflasyon görünümün gidişatına bağlı olacak. Biraz önce söylediğimi tekrar etmek istiyorum otopilotta değiliz enflasyon görünümünde bozulma olması durumunda her türlü seçeneği değerlendireceğiz” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: