Laiklik Meclisi'nin, 3 Mart Laiklik Günü dolayısıyla düzenlediği panelde konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Doğan Göçmen, "Laiklik kavramı özbeöz Anadolu çocuğudur. Bize yabancı olan bir kavram değil, Anadolu’nun insanlığa hediye etmiş olduğu bir kavramdır" dedi.
Laiklik Meclisi tarafından, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 3 Mart Laiklik Günü dolayısıyla düzenlenen panele, eğitimci-yazar Mustafa Gazalcı, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Prof. Dr. Doğan Göçmen, Avukat Şükran Eroğlu, Yazar Dr. Alper Akçam, Genel Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur katıldı.
Panelde konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Doğan Göçmen, çocukluktan bu yana öğretilen "laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır" tanımını hatırlatarak, "Laiklik sadece bu değildir. Devleti örgütleme biçimi değildir. Laiklik tam anlamıyla aslında bir yaşam biçimidir" diye konuştu.
Türkçe’de sadece laiklik değil, dünyevileşme anlamına gelen "sekülerizm" denilen bir kavram daha olduğunu ifade eden Göçmen, şunları söyledi:
"Laiklik peki iddia edildiği gibi Anadolu topraklarına yabancı bir kavram mıdır? Bunun kökenini araştırdığınızda bizzat Anadolu’dan çıkıp Hititlerden Yunanlılara Yunanlılardan Avrupa’ya Fransa’ya göçtüğünü ve Fransa’dan Cumhuriyetin kuruluşla birlikte aslında Fransızca’dan bize geri geldiğini görüyoruz. Yani aslında laiklik kavramı özbeöz Anadolu çocuğudur. Bize yabancı olan bir kavram değil, Anadolu’nun insanlığa hediye etmiş olduğu bir kavramdır. Peki ondan çok daha farklı bir ortamda oluşmuş olan sekülerizm elbette Fransızca bir kavram ama ne anlama geliyor? Dünyevileştirme. Dünyevileştirme nedir biliyor musunuz? Kilise’nin mülkiyetinin halka verilmesi anlamına geliyor aslında. Peki laik ne anlama geliyor? Siyasetin halka dönmesi demektir. Siyasetin meşruluk kaynağı olarak halkı bilmesi halkı kavraması demektir."
"Cumhuriyetimiz gücünü hep laiklikten aldı"
Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur da laikliğin zayıflatıldığı bir ülkede önce Cumhuriyetin, sonra toplumun sağlığının bozulacağını belirterek, "Bu noktada Büyük Önder Atatürk'ün ‘Benim en büyük eserim’ dediği Cumhuriyet'in temeline laikliği yerleştirmesinin önemini, onun ileri görüşlülüğünün ne kadar uçsuz olduğunu bir kez daha görüyoruz. Bu toprakların insanını tebaa olmaktan çıkarıp, millet yapan, onun kulağına 'sen herkesle eşitsin' diye fısıldayan Cumhuriyetimiz bu gücünü hep laiklikten aldı" dedi.
Uğur, gelinen noktada, adaletten eğitime, sağlıktan özgürlüklere kadar hiçbir alanda tam olarak eşit yurttaşlıktan bahsetmenin mümkün olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Avrupa ülkelerine dahi parmak ısırtacak bir vizyonla kurulan bu Cumhuriyet, ona düşman olan bir zihniyetin yönetimi altında günden güne zayıflıyor. Hem devlet yönetiminde hem de toplumsal atmosferde laiklik seviyesi kritik seviyelere inmiş durumda ve nefes almak günden güne hepimize için zorlaşıyor. Bu karamsar tabloda ne yapacağız? Nasıl yapacağız? Bence he her şeyden önce ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Toplumda dokunduğumuz her insanı dönüştürmeye çalışacağız. Yılmaz bir aydınlanma mücadelesi vereceğiz. Kendi alanlarımızda verdiğimiz kavgada laikliği de her zaman odak tutacağız. Bizim gibi düşünen insanların sayısını çoğaltacak, onlarla bir araya gelmenin, birlikte mücadele etmenin iklimini birlikte oluşturacağız. Atamızın emanetine kendi hürriyetimize sahip çıkarak, Cumhuriyete layık olacağız."
Yorumlar
Kalan Karakter: