(İSTANBUL) 11 Şubat'ta düzenlenen operasyonla gözaltına alınan ve 13 Şubat'ta hakimlikçe tutuklanan ikisi belediye başkan yardımcısı 7'si de belediye meclis üyesi olmak üzere 10 kişi hakkında "terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Mart seçimlerinde gerçekleşen "Kent Uzlaşısı"nın terör örgütü PKK/KCK koordinesinde gerçekleştiği iddiasıyla soruşturma başlatmıştı. Soruşturma kapsamında Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, AK Parti yönetimindeki Fatih Belediyesi ile CHP'li başkanların yönetimindeki Üsküdar, Sancaktepe, Tuzla, Adalar, Şişli ve Beyoğlu Belediye Meclislerinden birer üye ile bir sivil kişi tutuklanmıştı.
Ağır cezada dava açıldı
Başsavcılık, operasyona ilişkin soruşturmanın tamamlandığını ve tutuklananlar hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde kamu davası açıldığını açıkladı. Davada, başkan yardımcıları ve belediye meclis üyeleri hakkında 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Tanrıkulu tepki göstermişti
Tutuklama aşamasında gelişmeleri adliyede takip eden CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, belediye başkan yardımcıları ve meclis üyelerinin tutuklanması talebiyle savcılığın yazdığı sevk yazısından şu bölümü paylaşmıştı:
“…yerel yönetimlere dahil edilmesi planlaması çerçevesinde oluşturulduğu ve adına da 'Kent Uzlaşısı' denildiği, Kent Uzlaşısı formülü ile batı il ve ilçelerindeki Kürtlerin, belediyeleri kazanamasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclislerinde belli sayılarda kota elde edilmesi sonucu belediye meclis kararlarında söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının ve siyasi bir denge olmalarının amaçlandığı…”
"... operasyonun siyasetin karar alma süreçlerinde planlandığını, onay verildiğini ve birlikte yürütüldüğü..."
Sevk yazısının önü arkası ve yazılanların hiçbirinin mevzuat karşısında hukuki bir kıymeti olmadığını belirten Tanrıkulu, "Amacın; yasalar çerçevesindeki yerel yönetimlerde yapılan seçimlere dönük siyasi faaliyetleri, bu çerçevede bir siyasi ittifakı cezalandırmak, kriminalize etmek, terörize etmek algısını oluşturmak olduğu da bellidir. Tabii bunun arkasındaki rahatsızlık veren durumun, savcının talebinde yazdığı gibi, Kürt nüfusun Türkiye’de en yoğun olduğu İstanbul’da yaşayan Kürtlerin, yerel yönetimlerde, seçilmiş belediye meclislerinde temsilini engellemek olduğu gizlenmeye, saklanmaya gerek duyulmadan da yazılmış. Bu düşünce, sadece talebi yazanın değil, operasyonun siyasetin karar alma süreçlerinde planlandığını, onay verildiğini ve birlikte yürütüldüğünü gösteriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin gerçek niyetinin ve samimiyetinin anlaşılması bakımından tutuklama talebinde yer alan bu tespit tarihi önemdedir." sözleriyle tepki göstermişti.
Yorumlar
Kalan Karakter: