(İSTANBUL)- Kadın Araştırmaları Derneği (KAD), “Üç Devrim Yasası nete Uğradı" başlıklı panel düzenledi. KAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, "Devrim yasalarımızın kabul edilişinin 101. yılında 'Devrim yasalarımız ihanete uğradı” diyoruz. Laik Cumhuriyet’in yetiştirdiği bilinçli yurttaşlar olarak bizler, bu ihanet karşısında susmayacağız. Bu gericilik sarmalının ülkemizi kuşatmasına asla izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısına ve kurumlarına hep birlikte kararlılık ve cesaretle sahip çıkacağız. Okul öncesinden üniversiteler ve kamu kuruluşlarına kadar yaygınlaştırılan bu karanlık tabloyu mutlaka değiştirip 'Yeni Türkiye' aldatmacasına son vereceğiz" dedi.
KAD, “Üç Devrim Yasası nete Uğradı” başlıklı bir panel düzenledi. Etkinlik, İstanbul Barosu Konferans Salonu'nda gercekleştirildi. Panele Dr. Sedef Kabaş oturum başkanı, eğitimci Yazar Gülsün Kaya, Prof. Dr. Süheyl Batum ve E. Amiral Türker Ertürk ise konuşmacı olarak katıldı. "Üç Devrim Yasası"ndan kopuşun anlam ve sonuçlarının konuşulduğu toplantıda Selçuk İşcan’ın yönettiği, Doç. Dr. Hakan Bağcı’nın piyanoyla eşlik ettiği, Kadıköy Cumhuriyet Marşları Korosu eşliğiyle küçük bir dinleti sunuldu.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Aydeniz Alisbah Tuskan, açılış konuşması yaptı.
"Eğitim sistemimiz ve çocuklarımız üzerinden yeni bir rejim oluşturulmaya çalışılıyor"
KAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, şunları söyledi:
"Kadın Araştırmaları Derneği, her yıl 3 Mart günü üç devrim yasamızı anımsatmak, özellikle de genç kuşaklara bu yasaların demokrasi için önemini anlatmak görevini gönüllü olarak yerine getirmeye çalışıyor; çünkü halifeliğin kaldırılması, şeriye ve evkaf vekâletlerinin kapatılması, eğitim ve öğretim birliğinin kabulü, Türkiye’yi laikleştirecek devrim adımlarıydı. Bu adımlarla ikili hukuk, ikili eğitim ve hilafet kaldırılıyor, toplumun ümmet aşamasından millet aşamasına dönüşümü sağlanıyordu. Ne var ki üç devrim yasamızın 101. yıl dönümünde bugün çok üzülerek 'Devrim yasalarımız ihanete uğradı' diyoruz. Çünkü yaklaşık çeyrek yüz yıllık AKP iktidarında öğretim birliği konusunda, laiklik ilkesinde ve Diyanet İşleri Başkanlığı özelinde öyle ödünler verildi, öyle ödünler verildi, öyle yaralar açıldı ki şimdi kamuoyuna artık 'Tehlikenin büyüklüğünü görmezlikten gelemezsiniz, çünkü eğitim sistemimiz ve çocuklarımız üzerinden yeni bir rejim oluşturulmaya çalışılıyor' uyarısını da yapıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı '2017 Vizyon Belgesi'nde okul duvarlarının ayetlerle, hadislerle donatılmasını, bahçeleri uygun olan imam hatip okullarına cami yapılmasını istemişti. Bu süreç içinde ülkemizin tüm illerinde Anayasa’nın laiklik ilkesine ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı uygulamalara tanık olduk.
"Öğretmen ve öğrenciler, resmi yazı ile sabah namazına çağrıldı"
Devrim yasalarına aykırı çalışmalara okul öncesinden başlandı. Okullar Diyanet’in, dini vakıf ve derneklerle müftülüklerin çalışma alanı haline getirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı, okullarda vaiz bulundurma sürecini başlattı. Sözde 'gönüllü eğiticiler' okullarda, yurtlarda, Halk Eğitim Merkezlerinde gezi, konferans, yarışma, müsamere, sempozyum adı altında her türlü çalışmayı sürdürdüler. İktidar, yetiştirmeyi amaçladığı ”dindar nesil” için yeni hamleler de planladı. Milli Eğitim müdürlükleri ve il müftülükleri, din dersleri yasal olarak dördüncü sınıfta başladığı halde, imzaladığı protokoller ile bu dersleri 'Kuran Kursu Eğitim Programı' adı altında dört yaş grubuna kadar indirdi ve anaokulunda eğitim gören çocuklara haftada altı saat dini eğitim verileceği belirtildi. Vakıflar, dernekler öğrencileri 'Değerler Eğitimi' adı altında sınıftan, yatılı okullarda etütten alıp akın akın cami ve türbelere götürdü. Öğretmen ve öğrenciler, resmi yazı ile sabah namazına çağrıldı. Kaymakam ve müftülerle sabah namazı buluşmaları düzenlendi. Ayrıca bütün okullarda mescit açılması zorunlu hale getirilip namaz kılanlar kılmayanlar ayrımı yapılmaya başlandı.
“Dinselleştirme” politikası devlet eliyle yürütüldü"
Kısacası çocuklara zihinsel, fiziksel ve pedagojik açıdan zarar verecek olan bir 'dinselleştirme' politikası devlet eliyle yürütüldü. Türkiye’de 4-6 yaş arasındaki çocuklara Kuran kursu olarak hizmet veren bin 552 sübyan mektebinde 51 bin 557 çocuk eğitim görüyor. Soyut kavramları henüz gelişmemiş bu yaş grubundaki çocuklara Diyanet ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokol ile verilen bu kurslar, çocuk haklarını da hiçe saymakta. Bazı okullarda karma eğitim fiilen ortadan kalkmış durumda. Pek çok okulda da öğrenciler 'öğretmen yok' gerekçesiyle seçmeli ders olarak dini içerikli dersleri almaya zorlanıyor. İşsiz/ atanmayan 400 bin öğretmen varken mahalle imamlarına 'ücretli öğretmen' adı altında ders verdiriliyor. Bu arada Diyanet’te görevli 5 bin kişinin öğretmenliğe geçtiği açıklanıyor. 500 bini aşkın öğrencinin barındığı Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yurtlarında Diyanet’in görev verdiği rehberler çalışıyor. Diyanet, ilk kez 2016’da 43 ilde 83 personel ile pilot proje olarak Kredi ve Yurtlar Kurumu’na ait yurtlarda 'manevi rehberlik' uygulaması başlatmıştı. Bu uygulama daha sonraki yıllarda Diyanet ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın imzaladığı protokol ile tüm illere yayıldı. Artık imam hatip mezunları da 'manevi rehber' olabiliyor.
"Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısına ve kurumlarına hep birlikte kararlılık ve cesaretle sahip çıkacağız"
Daha yüzlercesini sayabileceğimiz bu örnekler, devrim yasalarımızın ne kadar ağır yara aldığını göstermekte. İşte bu nedenle, kabul edilişinin 101. yılında 'Devrim yasalarımız ihanete uğradı' diyoruz. Değerli konuklar, laik Cumhuriyet’in yetiştirdiği bilinçli yurttaşlar olarak bizler, bu ihanet karşısında susmayacağız. Bu gericilik sarmalının ülkemizi kuşatmasına asla izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısına ve kurumlarına hep birlikte kararlılık ve cesaretle sahip çıkacağız. Okul öncesinden üniversiteler ve kamu kuruluşlarına kadar yaygınlaştırılan bu karanlık tabloyu mutlaka değiştirip 'Yeni Türkiye' aldatmacasına son vereceğiz."
Yorumlar
Kalan Karakter: