(TBMM) - İYİ Parti'nin Çayırhan Termik Santrali'nin özelleştirilmesine ilişkin verdiği grup önerisi TBMM Genel Kurulu'nda reddedildi. İYİ Partili Selçuk Türkoğlu, " Çayırhan Termik Santrali ve bağlı maden sahaları Türkiye'nin enerji üretiminde stratejik bir yere sahiptir. Türkiye özel sektöre daha bağımlı hâle gelecek, ülkemiz enerji bağımsızlığını yitirme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu bir özelleştirme değil peşkeştir, vazgeçin" dedi. CHP’li Akdoğan da "Enerji, maden vatandır, vatan satılamaz" ifadesini kullandı.
İYİ Parti'nin Çayırhan Termik Santrali ve ilgili maden sahalarının özelleştirilmesine ilişkin ekonomik, sosyal ve toplumsal etkilerin incelenmesi amacıyla TBMM Başkanlığı'na verdiği araştırma önerisi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önergenin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, şunları söyledi:
“Bu bir özelleştirme değil peşkeştir; vazgeçin”
"'Stratejik yermiş, ne stratejisi? Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş' diyen tüccar Kemal Unakıtan önce SEKA'yı sattı, ardından 'Kâr edeni de zarar edeni de satacağız' dedi, şeker fabrikalarını sattı, sonrasında 'Babalar gibi satarız. İşte, yine satıyorum' dedi, TEKEL'i sattı. Yetmedi, 'Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler, işgal etsinler' dedi, PETKİM'i sattı. 'TÜPRAŞ'ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş, parayı veren düdüğü çalar' dedi, TÜPRAŞ'ı da sattı. Ey tüccar iktidar, işte senin özelleştirme mantığın bu. Sen harabeden var edilmiş bir memleketi Bülent Arınç'ın meşhur deyişiyle parsel parsel satıyorsun.
Baktınız ki Çayırhan'da kâr eden bir termik santralimiz var. Bölgede tam 1 milyon 100 bin yerleşim yerine elektrik sağlayacak ışığı saçıyor, gözleriniz parladı hemen 'burayı da satalım' dediniz. Bu konu ülkemizin enerji bağımsızlığını, işçilerin geleceğini ve kamu yararını doğrudan ilgilendiren kritik bir konudur. Şunu net bir şekilde ifade edelim: Çayırhan Termik Santrali ve bağlı maden sahaları Türkiye'nin enerji üretiminde stratejik bir yere sahiptir. Üstelik yerli linyit kaynaklarıyla çalıştığı için dışa bağımlılığı azaltan kritik bir enerji üssüdür. Bu karar yalnızca ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda sosyal, stratejik ve ulusal güvenlik boyutları olan hayli hayati bir meseledir.
Yapmaya çalıştığınız özelleştirmede işçilerin haklarını güvence altına alan bir tek madde bulunmamaktadır. İşçilerin devralınacağına dair bir taahhüt yoktur. Toplu iş sözleşmeleriyle ilgili bir garanti yoktur. Yüzlerce işçinin işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğu bir durum vardır. Özelleştirmenin ardından yaşanacak güvensizlik ve maaş düşüşleri yalnızca işçileri değil Çayırhan, Nallıhan, Beypazarı gibi çevre bölgelerde yaşayan vatandaşları da ekonomik olarak etkileyecektir. Hâlihazırda kamuya ait santrallerin üretimdeki payı yüzde 25 iken bu özelleştirmeyle bu yüzde 20'ye düşecektir. Türkiye özel sektöre daha bağımlı hâle gelecek, ülkemiz enerji bağımsızlığını yitirme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu bir özelleştirme değil peşkeştir; vazgeçin."
"İşçilerin alın terinin karşılığını koruyacak bir çözümü iktidar olarak bulmak durumundasınız"
Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili İdris Şahin, olaya siyasi bir perspektiften bakmadıklarına dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Çayırhan Termik Santrali sadece Çayırhan'a değil hem Nallıhan'a, Beypazarı'na hem de Ayaş'a hayat veren bir işletme. Dolayısıyla bu işletmenin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, orada çalışan işçilerimizin hakkıyla hakkını alabilmesi en önemli gündem maddelerinden biri. Bu nedenle, biz olaya siyasi bir perspektiften bakmıyoruz. Burada çalışan işçilerin alın terinin karşılığını koruyacak bir çözümü iktidar olarak bulmak durumundasınız. Geçmişteki uygulamalarınızla hatalı işlemler yaptınız, bölge insanı ve çalışanlar üzerinde güven tesis edemediniz. O yüzden, bundan sonraki süreci şeffaf bir şekilde yürütmek durumundasınız.
Ekmek mücadelesi verenlerin yanında yer almak durumundadır iktidar da. Olayları sürekli olarak siyasileştirmemek bahanesiyle ele almak aslında sorumluluktan kaçmanın tam bir yansımasıdır. Bu nedenle, çalışanların haklarının korunması için yıllardır süregelen talepler ve mağduriyetler neden ancak bu tür kriz anlarında gündeme geliyor? İktidarın sorumluluğu sadece kriz anlarında müdahale etmek değil, bu tür sorunların hiç yaşanmaması için adil, sürdürülebilir politikalar geliştirmektir."
"Bu özelleştirme işçiye, doğaya, halka yapılan büyük bir ihanettir"
Çayırhan'daki termik santralin yeniden özelleştirilmesinin yalnızca enerji politikalarının iflası olmadığını, aynı zamanda yüzlerce işçinin güvencesizliğe mahkum edilmesine de sebep olduğunu belirten DEM Parti Hakkari Milletvekili Öznur Bartin, önergeye destek vererek şöyle konuştu:
"AKP iktidara geldiğinden bu yana kamuya ait ne varsa ya satmış ya da peşkeş çekmiştir. Peki, bu özelleştirmelerin ardından ne olmuştur? İşçiler işten çıkarılmış, maaşlar düşürülmüş, sendikal haklar gasbedilmiş, güvencesiz çalıştırma artmıştır; Çayırhan'da da yaşanacak olan budur. Sermaye sahipleri yalnızca kârı düşünecek, maliyetleri düşürmek için işçilerin haklarını gasbedecek, bölge halkını da daha da yoksullaştıracaktır. Bu ülkenin doğasını, havasını, suyunu zehirleyen termik santraller şimdi bir de özel sektör eliyle daha da vahşi bir şekilde çalıştırılacaktır.
Bu iktidar, sermayenin önüne denetimsiz bir düzen kurarak doğayı, insanları göz göre göre felakete sürüklemektedir. Bugün 2 bin 400'e yakın işçi çalışıyor ve bu işçilerin sendikal hakları vardır ama özelleştirme sonrası ne olacak? Şirketler ilk iş olarak maliyetleri azaltmak için işçi çıkarmaya çalışacaklardır. Kalan işçiler düşük ücretle uzun saatler boyunca güvencesiz şekilde çalışacak, sendikalar baskı altına alınacak, grev yapmak, hak aramak imkânsız hâle gelecektir. Bu özelleştirme ihanettir. İşçiye, doğaya, halka yapılan büyük bir ihanettir."
"Enerji, maden vatandır, vatan satılamaz"
Çayırhan Termik Santrali'ni "altın yumurtlayan tavuk" olarak niteleyen CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, önergeye ilişkin şunları söyledi:
"Altın yumurtlayan bir tavuğu kesip o tavuğu besleyeni de alnının çatından vurmak istiyorsunuz. Bu meselenin Ankara'nın namus meselesi olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde enerjinin yüzde 83'ü zaten satılmış, özelleştirilmiş. Çayırhan bir okul, bu tarzda madencilik yapılan her yerde Çayırhan bir öğretim görevi görüyor. Anadolu'nun bozkırına işçilerimiz günlerdir yürüyerek "emek" yazıyorlar. Burada, bu "emek" yazısının kalemi işçilerimiz, bu "emek" yazısının mürekkebi, alın teri, bu "emek" yazısının kâğıdı yollardır. Yürüyorlar, iş saatinde vardiyalarına gidiyorlar, çalışıyorlar, evlerinde uyuyorlar, dönüp gelip yine yürüyorlar. Bakar mısınız şu direnişin, şu yürüyüşün onuruna. Kimse işini, gücünü terk etmemiş ama bir yer satılmasın diye uğraşıyorlar.
Satış demek işsizlik demek, satış demek güvencesizlik demek, satış demek düşük ücret demek ve bu satış nasıl olacak? Bu satış 6 taksitle olacak, alan kişi buranın parasını 6 taksitle Türk lirasıyla ödeyecek. Osmangazi Köprüsü'nde, yolda, tünelde, havaalanında biz öderken ödediğimiz özel şirkete döviz ödüyoruz. Niye? Çünkü para değer kaybediyor, onlar bize böyle ödeyecek. Hep birlikte bir araya gelelim, bir komisyon kuralım, burayı daha kârlı hâle nasıl getirebiliriz, onu konuşalım ama enerji, maden vatandır, vatan satılamaz, bunu hiçbir koşulda unutmayalım."
Yorumlar
Kalan Karakter: