(İSTANBUL) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi tarafından, 6 Şubat'ın yıl dönümü nedeniyle yapılan açıklamada son 20 yılda çıkarılan imar aflarına dikkat çekildi. Göstermelik teknik elemanlar yerine gerçek sorumluların hesap vermesi gerektiğinin altı çizildi, "11 yılda, riskli görülen 6-7 milyon yapının yalnızca yüzde 10'u kadarı dönüşüme girmiştir. Ülke genelinde 7 milyon civarında konutun olası bir depremde yıkılması söz konusuyken, bu hızda ilerlerse, tüm riskli yapılarımızın dönüşümü, ancak 100 yıl sonra tamamlanmış olacaktır." denildi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi, 6 Şubat Depremlerin ikinci yıl dönümü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. İMO İstanbul Şubesi'nde gerçekleştirilen toplantıda, 6 Şubat'ta yaşamını yitirenler anılırken, gelecekte deprem zararlarının etkisini en aza indirmek için daha kapsamlı ve etkin adımlar atılmasının gerekliliği vurgulandı. Şube Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Kolgu, Şube Yönetim Kurulu 2. Başkanı Özer Or, Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Elif Ersoy ve Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Sami Gültekin katılımıyla gerçekleşen toplantıda basın açıklamasını Sinem Kolgu okudu.
"Ne yazık ki, bilime ve mühendisliğe kulak tıkandığı, meslek odalarının yok sayıldığı, geçmişteki acı tecrübelere rağmen bunca yıldır önlem almayan sorumlulardan hesap sorulmadığı sürece yeni felaketlerin de kapımızda olduğu bilinmelidir." ifadelerine yer verilen açıklama şöyle:
"6 Şubat Depremleri, etkilediği coğrafi alanın genişliği, nüfusun fazlalığı ve yıkımın boyutu itibariyle, yıllarca etkisini sürdürecek bir toplumsal travma yaratmıştır. Bununla birlikte bilimin ve mühendislik uygulamalarının gelişimine, ülkemizin bu alandaki beşeri kaynaklarına dayanarak, Türkiye gibi aktif fay hatlarıyla örülü bir coğrafyada deprem endişesiyle yaşama çaresizliğine mahkum olmadığımız rahatlıkla söylenebilir. Fakat ne yazık ki, bilime ve mühendisliğe kulak tıkandığı, meslek odalarının yok sayıldığı, geçmişteki acı tecrübelere rağmen bunca yıldır önlem almayan sorumlulardan hesap sorulmadığı sürece yeni felaketlerin de kapımızda olduğu bilinmelidir.
"Şaşırtıcı olan, deprem olaylarına aşina olmamıza karşın depreme yönelik hazırlıklarımızın bu kadar geri kalmasıdır"
Türkiye’de her yıl ortalama 25 bin civarında deprem olduğu, 6 Şubat Depremlerinin artçı yoğunluğu nedeniyle 2023 yılında 74232, 2024 yılında ise 31890 deprem meydana geldiği bilinmektedir. Bu veriler, ülkemizin depremselliğinin açık bir göstergesidir. Asıl şaşırtıcı olan, deprem olaylarına aşina olmamıza karşın depreme yönelik hazırlıklarımızın bu kadar geri kalmasıdır.
"Bu hızla ilerlerse tüm riskli yapılarımızın dönüşümü ancak 100 yıl sonra tamamlanmış olarcaktır"
2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programına göre 2024 yılı Eylül başı itibarıyla Türkiye’de toplam konut sayısı 42,2 milyondur. TBMM’de Kahramanmaraş Depremlerinden sonra kurulan araştırma komisyonunun Mayıs 2023 tarihli raporuna göre, 6-7 milyon konutun en kısa sürede dönüştürülmesi gerektiği ifade edilmektedir. 11 yılda, riskli görülen 6-7 milyon yapının yalnızca yüzde 10'u kadarı dönüşüme girmiştir. Ülke genelinde 7 milyon civarında konutun olası bir depremde yıkılması söz konusuyken, bu hızda ilerlerse, tüm riskli yapılarımızın dönüşümü, ancak 100 yıl sonra tamamlanmış olacaktır, tabii yapı stokumuza yeni riskli yapılar eklenmezse.
"Gerçeklerle, vaatler arasında derin bir fark görülmektedir"
Gerçeklerle, vaatler arasında derin bir fark görülmektedir. Bu fark, 6 Şubat Depremlerinden sonra başlatılan deprem konutları çalışmalarında da açığa çıkmıştır. Depremlerin hemen ardından Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 319 bini 1 yıl içinde olmak üzere, toplam 650 bin konut inşa edileceği sözü verilmiştir. Bırakalım 1 yılda 319 bin konut yapımını, depremin 2'nci yılı geride kalırken, yalnızca 201 bin konutun tamamlandığı Bakanlık tarafından açıklanmıştır. Depremlerin üzerinden geçen 2 yılın ardından vaat edilen konutların yalnızca yüzde 31'i tamamlanmıştır. Tamamlanan konut alanlarında da, elektirik, su ve kanalizasyon hizmetlerinde, ulaşımda yaşanan yetersizlikler günlük yaşamı olumsuz etkilemektedir. Yine bu hızla ilerleyeceği varsayılırsa, vaat edilen deprem konutlarının tamamlanması en az 4 yıl daha sürecektir.
"Bir kışa daha deprem bölgesindeki geçici barınma alanlarında giren depremzedeler önemli sorunlarla karşı karşıya"
Bir kışa daha deprem bölgesindeki geçici barınma alanlarında giren depremzedeler, elektirik ve su kesintilerinin yarattığı olumsuzlukların yanı sıra, temiz suya erişim sorunları, hijyen koşullarının sağlanamaması nedeniyle de salgın hastalık başta olmak üzere önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadır. Çadırlarda ve konteyner kentlerde, sel ve yangın gibi olaylar meydana gelmekte ve deprem felaketinden canlarını zor kurtaran depremzedeler başka felaketlerle karşı karşıya kalmaktadır. Enkaz atıklarının yönetimindeki kuralsızlık da, asbest yayılımı başta olmak üzere çok ciddi çevresel sorunlara yol açmaktadır."
"Son 20 yılda, 6 imar affı yasası çıkararak ülkemizdeki yapı ve üretim sürecine, halkın can ve mal güvenliğini yadsıyarak, sadece kar odaklı bakan siyasi iradenin sorumluluğu görmezden gelinmektedir"
Son 20 yılda 6 imar affı yasasının çıkarıldığına dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti:
"6 Şubat Depremlerinin ardından başlatılan yargı süreçlerindeyse yıkımın gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmasından uzaklaşılmakta, tüm sorumluluk günah keçisi ilan edilen teknik elemanların üzerine yıkılmaktadır. Yıkımda sorumluluğu bulunan herkes yargı önüne çıkarılmalı, gerçek sorumlular tespit edilip cezalandırılmalıdır. Umutulmamalıdır ki, halkın can ve mal güvenliğiyle doğrudan ilgili olan deprem riskini karşı tedbir almak, bu hususta denetimleri yapmak siyasi iktidarın, merkezi ve yerel yönetimlerin sorumluluğudur. Son 20 yılda, 6 imar affı yasası çıkararak mevzuata ayrkırı eklentiler ve değişiklikleri gerekli tedbirleri almadan, kağıt üstünde yasal hale getiren, yasala aykırı olarak üretilen ve mühendislik hizmeti almayan yapıları, imar aflarıyla bağışlayarak kaçak yapılaşmanın yasallaşmasını sağlayan ülkemizdeki yapı ve üretim sürecine halkın can ve mal güvenliğini yadsıyarak, sadece kar odaklı bakan siyasi iradenin sorumluluğu görmezden gelinmektedir. Yıkılan binaların hangi sebepten yıkıldığı net olarak ortaya konulmadan, yıkım sebeleri ve sorumluluk zinciri tespit edilmeden, tasarım, yapım ve denetimden sorumlu meslektaşlarımız hala cezaevinde tutuklu bulunmaktadır.
"Yarın yine bir depremde daha aynı acıları yaşamak kaçınılmaz hale gelmiştir"
17 Ağustos depreminden sonra, depreme hazırlık konusunda büyük vaadlerin kısa bir süre sonra unutulduğu, bu nedenle aradan geçen çeyrek asırda hiç bir ciddi ilerleme sağlanmadığı için aynı acıları tekrar yaşadığımız gibi, 6 Şubat depremlerinin akıbeti de benzer yönde ilerlemektedir. Böylelikle, yarın yine bir depremde daha aynı acıları yaşamak kaçınılmaz hale gelmiştir.
"Atılması gereklen adımlar, yapılması gereken düzenlemeler odamızca ilgili kamu idarelerine ve kamuoyuna defalarca açıklanmıştır"
Gelecekte deprem zararlarının etkisini en aza indirmek için, daha kapsamlı ve etkin adımlar atılmasının gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz. Riskli yapı stokumuzun dönüştürülmesinden, yapı denetim sisteminin baştan sona yeniden düzenlenmesine, yapı üretim sürecini belirleyen mevzuatta ve uygulamalardaki eksikliklerin ve hataların düzeltilmesinden, proje, imalat ve denetim aşamalarında mühendislik hizmetlerinin tam ve etkin olarak verilmesinin sağlanmasına kadar atılması gereklen adımlar, yapılması gereken düzenlemeler odamızca ilgili kamu idarelerine ve kamuoyuna defalarca açıklanmıştır. Bu açıklamalarda ve raporlarda ifade edilen çözüm önerilerinin bir an önce hayata geçirilmesi ve meslek odalarının bu sürece dahil edilmesi altını çiziyoruz."
Kolgu: Asbestle ilgili veri şeffaflığı ve doğru ölçümlenme yok
Basın açıklamasının okunmasının ardından kendisine yöneltilen, deprem bölgesinde yaşananların maruz kaldığı asbest miktarına ilişkin soruya yanıt veren Kolgu, "Yasal verilerle ilgli bir şeffaflık olmadığı gibi, doğru bir ölçümlenme olmadığı için böyle bir sayı verebilmemiz söz konusu değil" dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: