(TBMM) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen kadın grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Kadınların sosyal ve siyasal haklarını, kazanımlarını güçlendirmek yerine 2025 yılını 'aile yılı' ilan ettiler. Bu ilanın hemen ardından kadınların doğurup doğurmayacağına, kaç çocuk doğuracaklarına, bütün bunlara reisli aile modeliyle karar vermeye kalktılar. Bu amaçla Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurdular. Bizler aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalara karşı derhal geri adım atılmasını istiyoruz" ifadesini kullandı.
DEM Parti Grup Toplantısı'nda 'Jin, jiyan, azadi' ve Türkçe 'Kadın, yaşam, özgürlük' ‘kayyumlar gidecek biz kalacağız’ sloganları atıldı. Grup toplantısı salonunda Hatimoğulları’nın konuşması öncesinde 8 Mart’la ilgili bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, HDP Eş Genel Başkanı Sultan Özcan, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Didem Betül Geçer, Kadınların Kurtuluşu'ndan Alaz Gülveren, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, Soldep'ten Doğa Karakuş, Eylül Doğan Sunak Karakuş katıldı.
Ayrıca Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Devrim Demir, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Neslihan Şedal, Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük, Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsel Nurhan, Hakkari Belediye Eşbaşkanı Viyan Tekce, Van Bahçesaray Belediye Eşbaşkanı Nebat Berek, İkiköprü Belediye Eşbaşkanı Cemile Yılmaz, Ağrı Taşlıçay Belediye Eşbaşkanı Cemile Duman, Pınarbaşı Belediye Eşbaşkanı Kamile Ocak, Veysel Karani Belediye Eş Başkanı Berfin Evren katıldı.
“Kürtajı, hatta sezeryanla doğumu dahi anormal gösteren politikaları asla kabul etmiyoruz”
8 Mart dolayısıyla kadın grubunun gerçekleştirdiklerini söyleyen Hatimoğulları, DEM Parti’nin HDP’den günümüze kadar kadın grubu yapan tek parti olduklarını belirterek grup toplantısında şunları kaydetti:
“Kadınların sosyal ve siyasal haklarını, kazanımlarını güçlendirmek yerine 2025 yılını 'aile yılı' ilan ettiler. Bu ilanın hemen ardından kadınların doğurup doğurmayacağına, kaç çocuk doğuracaklarına, bütün bunlara reisli aile modeliyle karar vermeye kalktılar. Bu amaçla Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurdular. Bizler aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalara karşı derhal geri adım atılmasını istiyoruz. Gebeliği engelleyici yöntemleri, kürtajı, hatta sezeryanla doğumu dahi anormal gösteren politikaları asla kabul etmiyoruz. Kadın bedeninden ve sağlığından elini çek ey iktidar. Bedenimizden elinizi çekin.
“Kayyımlar gidecek, kadınlar ve halk kalacak, seçilmişler kalacak”
Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvence ve sosyal haklarına kavuşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır. Kadın mahpuslara yönelik uygulanan siyasi baskı ve insanlık onuruna aykırı muamele ve ağır insan hakkı ihlallerine derhal son verilmelidir.
Her şeyden önce kadınların iradesinin gaspı demektir kayyım. Kadınların siyasette ve yerel yönetim mekanizmalarında dışlanması demektir. Yerelde yaşayan kadınların haklarına ve yaşamlarına ve yerel yönetim hizmeti almalarına müdahale demektir. Eşbaşkanlığa ve eşit temsiliyete, demokratik, ekolojik ve özgürlükçü yerel yönetim modelimize müdahale demektir. Biz kadınlar kadın kazanımlarına en büyük saldırı biçimlerinden biri olarak bu kayyım rejimini görüyoruz. Asla kabul etmedik, etmeyeceğiz. Kayyımlar gidecek, kadınlar ve halk kalacak, seçilmişler kalacak.
“6284 sayılı kanunun her maddesi etkin bir şekilde uygulanmalıdır”
İktidar kadın komisyonunun başına bir erkek getirdi. Herkesi kadın katliamlarını önleme konusunda ciddiyete davet ediyoruz. Erkek şiddetini önlemenin yol haritası çok açıktır. Biz bunu sadece bu kürsüden değil alanlarda yürüttüğümüz ortak mücadelede de dillendirdik. Nedir bu atılması gereken somut adımlar? öncelikle çekildikleri İstanbul Sözleşmesi’ne derhal geri dönülmelidir. 6284 sayılı kanunun her maddesi etkin şekilde uygulanmalıdır. Kadınlara dayatılan yoksulluk ve reva görülen sefalet anlayışı son bulmalıdır. Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvencenin ve sosyal haklarına kauşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır. Kadın mahpuslara uygulanan siyasi baskı ve insanlık onuruna aykırı uygulanan muamele ve ağır insan hak ihlallerine son verilmelidir.“(SÜRECEK)
Yorumlar
Kalan Karakter: