(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından yaşanan gelişmelere ilişkin TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunarak, "Numan Kurtulmuş’u inisiyatif almaya ve demokratikleşme için adımlar atmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni çalıştırmaya davet ediyorum. Tayyip Erdoğan'ın çıkarına, al ver ilişkileriyle yapılacak pazarlıkların kıyısında da olmadık, köşesinde de olmadık, sonunda da olmayız. Samimi şekilde bu ülkenin demokratikleşmesi için adımlar atılacaksa Cumhuriyet Halk Partisi olması gereken yerde olacak, uzatması gereken eli uzatacak, kaldırması gereken eli kaldıracaktır" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısına ilişkin olarak, "Türkiye’de Kürtler meselem var diyorsa Kürt meselesi vardır. Tayyip Erdoğan bu sorunu çözmeye gelmiş, bunu iddia etmiş, sonra savrulmuş bu sorunu inkar etmiş bir siyasetçidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm meselelerin demokratik çözülmesini savunan bir parti olarak, 1 Ekim tarihinde Sayın Bahçeli'nin gidip DEM Grubunun elini sıkması ile başlayan süreci dikkatle, özenle, temkinli ve kendimize yakışan tarihi sorumluluğumuzu taşıyarak takip ediyoruz. Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tüm siyasi parti gruplarına duyduğu saygıyı DEM’e duyduğu zaman terörist ilan edilmişse, nasıl Cumhuriyet Halk Partisi sadece milletten aldıkları temiz kağıdıyla belediye başkanı seçilen kişilere kayyum atanmasına itiraz ettiğinde bu konuda eleştirilmişse ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir belediye başkanı on yıl önce taziye için örgütün bir yöneticisine telefon açtığı, taziye verdiğinden dolayı örgüte mensup kabul edilip içeri atılıyorken, terör örgütü başının gelip konuşma yapmasını, o terör örgütüne bir heyet görevlendirilmesi, o heyetin her birisine telefon açılması, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yapılan haksızlıklar üzerinden bir samimi özür, bir öz eleştiri, 'Biz sizi kandırdık, sizin duygularınızı suistimal ettik. Şimdi döndük dolaştık o elleri bir sıkıyoruz, methiyeler düzüyoruz' demeleri gerekse de biz bunu vatandaşlarımızın vicdanlarına, onların ferasetlerine bırakıyoruz. Partime, belediye başkanlarıma, geçmiş dönem Genel Başkanımıza, milletvekillerimize yapılan tüm iftiralar, tüm hakaretleri milletimizin vicdanına emanet ediyorum" dedi. Özel, şunları kaydetti:
"Türkiye’de bir büyük demokratikleşme çabasına gidilmeli"
"Şimdi biz bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesini savunuyoruz. Bu sorunun Meclisteki demokratikleşme adımları atarak Türkiye’de bir büyük demokratikleşme çabasına gidilerek, kanunlar yapılarak Meclis çatısı altında çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu sürecin tam bir samimiyet, tam bir şeffaflık ve tam bir toplumsal mutabakatla sürdürülmesi gerektiğini altını kalın kalın çiziyoruz. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların, al ver ilişkilerinin, bu milletten ne kadar saklanmak istese de bu milletin her şeyden haberi olanın bunlardan da haberi olduğunu bildiğini biliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak başta şehit ailelerinin ve gazilerin, onları temsil eden yapıların meclisteki komisyonda mutlaka temsil edilmesini, bu süreçte yapılacak işin ikiye ayrılacağını, birincisinin lazım olan yasaların çıkarılıp anti demokratik yasaların düzeltilip ayrıca mevcut yasaların kötü uygulamalarına derhal son verilmesi gerektiğini savunuyoruz.
"Erdoğan’ın Dolmabahçe masasındaki tüm aktörlerle yine birlikte olduğunu hatırlatırım"
Bu sürecin 2015 sürecinde olduğu gibi Erdoğan’ın 'Aman işleri iyiye gidecek kimseyle paylaşamam' diyerek nasıl felakete sürüklendiğini, bugün de 'Aman bu işler kötüye gidebilir. Devlet Bey üzerinden yürüsün ben kenarda durayım günü gelince nemalanayım' bakış açısının aynı sakat, aynı yanlış bakış açısı olduğunu ifade ediyorum. Buradan bu sorumluluğun bu ülkede 2015’te her şey bilgisi dahilinde iken, Dolmabahçe’de masa kurulmuşken, canlı yayın hazırlıkları yapılmışken ve o süreç kendisine zarar verdiğini gördüğünde kendisi tarafından inkar edildiğini hatırlatıyorum. Bülent Arınç tarafından, 'Ne demek haberimiz yoktu. Masadaki paydaşların yerine kadar Erdoğan’ın bilgisi dahilindeydi' dediğini, bu sürece 'Yine Erdoğan bu süreci doğru götürüyor' diye bakanlara şunu hatırlatırım. Dolmabahçe'de masada olanların, diğer tarafta olanların tamamını hapse atan, kendi tarafında olanları diskalifiye eden, uzun süre siyasetten atan Erdoğan’ın bugün Dolmabahçe masasındaki tüm aktörlerle yine birlikte olduğunu hatırlatırım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir süreç doğru, samimi ve şeffaflıkla yürütülmesi gerektiğini, geçtiğimiz günlerde müzakereleri devlet tarafından bir yılı aşkın süredir yapıldığını söylediğimde utanmadan sıkılmadan Dezenformasyon Merkezinden buna yalanlama yaptılar. Dezenformasyon Merkezi ve Erdoğan’ı sürecin bütün muhatapları yalanladı. Bunu bir kez daha Türkiye’ye hatırlatıyorum.
''Terörist yaftası yiyen derdini anlatamadan Silivri'yi boyluyorken, bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz''
Buradan açık bir çağrı yapıyorum. Bu mesele 1 Ekim günü Sayın Bahçeli'nin DEM sıralarına gitmesiyle, sonra Abdullah Öcalan’a bir sihirli değnek değmesiyle, sonra da her şey kendi kendine yoluna girecek demesiyle çözülmedi, çözülmeyecek, bunun gerçeklik payı yok. Dünyada da Türkiye’de de böyle bir sorun çözülecekse demokratikleşme ile çözülecek. Böyle bir sorun çözülecekse Meclis zemininde çözülecek. Milletvekillerinin konuşması, tartışması, teker teker sorunları çözmesi ile çözülecek. Bunun için Cumhuriyet Halk Partisi olarak TBMM'nin Başkanı Numan Kurtulmuş'u inisiyatif almaya, bu ülkede gazeteciler içerideyken, Gezi tutukluları içerideyken, Kürt'ü Türk'ü AK Parti’ye seçim kaybettiren yerel yöneticiler içeride iken, OHAL döneminin ve KHK’ların kalıntısı kayyum uygulamaları buradayken, her ağzını açan muhalefete terörist denebiliyorken, terörist yaftası yiyen derdini anlatamadan Silivri'yi boyluyorken, bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Eğer çıkar ilişkilerine dayalı bir ilişki olursa bunun sonunda kim kazanır bilinmez ama Türkiye kaybeder. Kürtler de kaybeder Türkler de kaybeder.
''Erdoğan'ın çıkarına, al ver ilişkileriyle yapılacak pazarlıkların kıyısında da köşesinde de olmadık, sonunda da olmayız''
2015 yılında doğru bir süreç yürütülseydi o günden bugüne akan kanlar, Hendek olayında verilen şehitler, ağlayan analar ve gözyaşları olmazdı. Eğer samimi bir iş yapılacaksa bu yüce çatının altında yapılacak. Adımlar atılacaksa demokratikleşme üzerinden atılacak. Bir yerde despotik hükümetin elinde bir sopa, önüne gelen muhalefet Kürt Türk demeden yargı sopasıyla pataklayacak, hapislere tıkacak, sonra bir yandan Türkiye’de çözüm konuşulacak. Samimi olun ve inisiyatif alın. İlk olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u inisiyatif almaya ve demokratikleşme için adımlar atmak üzere TBMM'yi çalıştırmaya davet ediyorum. Tayyip Erdoğan'ın çıkarına, al ver ilişkileriyle yapılacak pazarlıkların kıyısında da olmadık, köşesinde de olmadık, sonunda da olmayız. Samimi şekilde bu ülkenin demokratikleşmesi için adımlar atılacaksa Cumhuriyet Halk Partisi olması gereken yerde olacak, uzatması gereken eli uzatacak, kaldırması gereken eli kaldıracaktır."
''Türkiye’nin Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu her seferinde dile getirdim''
Özel, Avrupa Parlamentosu'ndan aldığı bir davetle Brüksel’e gideceğini anımsatarak, göreve geldiğinden itibaren tüm arkadaşlarıyla dış ilişkilere önem verdiğini vurguladı. Özel, "Ülkemizin yurtdışındaki çıkarlarını da ülkenin ana muhalefet partisi, kurucu partisi, yarınların iktidar partisi olarak savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. Hem Konseyde hem Avrupa Birliği’nde karşımıza hep bu iktidarın antidemokratik uygulamaları, hataları, Avrupa değerlerinden kopuşu, AİHM kararlarına uymayışı, Türkiye'deki hak ihlalleri çıktı. Biz bunlara karşı Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk başvuruyu İsmet İnönü yaptığında hatırlatarak Avrupa Birliği'ne tam üyelik perspektifinin hatırlattık, altını çizdik. Avrupa’ya da 'Karşınızda istikrarlı bir Türkiye istiyorsanız bu sadece bir kişiyle, al yap pazarlıkları yaparak, göçmenleri tut 6 milyon al diyerek, bir kişiden Türkiye’yi ibaret görerek olmaz' diyerek net ifadelerimizi söyledik. Türkiye'nin tezleri, çağdaş Türkiye'ye ve Avrupa Birliği'nin parçası olması gereken Türkiye'ye hizmet ediyorsa sonuna kadar savunduk. Yanlışların 86 milyonu cezalandırmaması için Avrupa Birliği'nde Erdoğan’ın yanlışlarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ayrı tutmasını istedik. Dünyanın içine girdiği bu yeni süreç ve yeni şartlar, hem Avrupa hem Türkiye için, her iki tarafın güvenliği içinde bir birlikteliği zorunlu kılmaktadır" diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
''İktidarımızda hedefimiz Avrupa birliğine tam üyeliktir, Gazi’nin gösterdiği hedeftir''
"Avrupa’nın ve Türkiye ekonomisi için de, Türkiye’nin demokratik sorunların aşması için de, Türkiye’deki gençlerin, işçilerin, iş adamlarının tüm sorunlarının vize sorunlarının aşılması için de yarın söyleyeceğimi buradan söylüyorum. Dün Erdoğan’ın benim 77 ülkeden 89 partiye ortak deklarasyonla açıklattığım, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olduğunda AB'ye tam üyelik hedefi ile ilgili çabasını destekliyoruz deklarasyonun mürekkebi kurumamışken, Erdoğan’ın ilk kez Türkiye-Avrupa ilişkilerini doğru yerden tarif etmesini önemsiyorum, onu destekliyorum. Ama Erdoğan’a da Avrupa’ya da şunu söylüyorum; Türkiye’de demokratikleşmeden, Avrupa standartlarında bir demokrasiye kavuşmadan ve Avrupa Birliği’ne tam iyi olmadan, sığınmacı anlaşması gibi, genişletilmiş Gümrük Birliği anlaşmalarıyla, ayrıcalıklı statülerle Türkiye’nin ağzına bir parmak bal ve Avrupa Birliği’nde tam üyeliğin konuşulmamasını asla doğru bulmuyoruz. Türkiye’de bugün başlayacak süreç bu yönde başlarsa sonuna kadar destekleriz. Yoksa iktidarımızda hedefimiz Avrupa birliğine tam üyeliktir, Gazi’nin gösterdiği hedeftir.
''Kürt sorunu çözülsün istiyorsanız demokratikleşme sürecine ve demokratikleşme paketine biz varız''
Bu yol ancak tam demokrasi ile olur. Bunun için Cumhuriyet Halk Partisi’nde hem Avrupa Birliği’ne tam üye olabilmemiz için hem Kürt sorununun önündeki bütün engel engelleri kaldırabilmemiz için, 7'si hukukçu 10 milletvekilimizden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Türkiye demokrasisini geliştirecek, Avrupa ve Dünya seviyesine çıkaracak çalışmaları yapmak üzere arkadaşlarımız arı gibi çalışıyorlar. Numan Kurtulmuş, bir demokratik Türkiye derdiniz varsa, Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, demokratik Türkiye hayaliniz varsa, bütün muhalefet partileri, bilhassa DEM, Kürt sorunu çözülsün istiyorsanız demokratikleşme sürecine ve demokratikleşme paketine biz varız, varsanız buradayız.
"1 milyonun üzerindeki üyeğimizi sandığa bekliyoruz"
Çağırdık, ‘Baba evine gelin’ dedik. O sözü söylediğimden bu yana 150 bin yeni üyemizle üye sayımız 1 milyon 700 bine dayandı. Hepsine ‘Hoş geldiniz’ diyorum. ‘23 Mart’ta yapacağımız, yapacağınız ön seçim bu yılın ilk sandığıdır. Ama son sandığı olmayacaktır’ diyorum. Bugüne kadar diktatörlerin nasıl gittiklerini biliyoruz. Tek adam rejimlerinin nasıl gittiğini biliyoruz. Biz ülkedeki rejime son vermek için demokrasi ve sandık dışında bir yol bilmiyoruz, asla önermiyoruz. Ama dünyadaki baskıcı rejimler 1 milyon kişinin meydana çıkmasıyla değişiyorsa, onun adına Arap Baharı deniyorsa, 23 Mart’taki Türkiye’nin baharında 1 milyonun üzerindeki üyemizi sandığa bekliyoruz. Türkiye, bir bahar günü başlamıştık. ‘Mart’ın sonu bahar’ demiştik. Şimdi 23 Mart günü Türkiye baharını başlatmak için, demokratik mücadeleyle, bir tek adam rejimini sona erdirecek Türkiye baharı için, 1 milyon 700 bin üyemizi sandık başına bekliyorum. Gelin seçin, tarihe geçin. Gel, seç, tarihe geç. Güç sende, sana inanıyoruz, sana güveniyoruz. Her şeyin çaresi sandıktadır, gelin seçin, tarihe geçin. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yolunuz açık olsun, yolumuz açık olsun.”
(SON)
Yorumlar
Kalan Karakter: