(ANKARA) - Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Çayırhan maden işçilerinin eylemine ilişkin, "4 ay önce kendilerine bir iyileştirme yapılacağı konusunda söz verilmesine rağmen, bugüne kadar bir gelişme olmaması üzerine direnişe devam ediyorlar. Biz de sonuna kadar destekliyoruz kendilerini. Haklarını almaları için bizim üzerimize ne düşüyorsa bütün siyasi parti temsilcilerimizle burada sonuna kadar arkalarındayız. Umuyorum aklıselim galip gelir ve bu insanlar aileleriyle birlikte tekrar mutlu bir şekilde dönerler" dedi.
Çayırhan ilçesinden Ankara merkeze yürüyüş başlatan maden işçileri, Çankaya'daki Anıtpark'a geldi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nın özelleştirilmesine karşı çıkan termik santral işçileri ile maden işçilerine destek verdi.
Anıtpark'a gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, burada yaptığı konuşmada, Çayırhan maden işçilerinin gelecekleri ile ilgili garanti istediklerini belirterek, şunları söyledi:
"Bu kadar emek vermişler. Ben orada yaşayan işçilerden biliyorum, onların birçoğu bedenleriyle çalışıyorlar ve birçoğu sonrasında hasta oluyor. Bu kadar meşakkatli bir iş ve bu insanlar yıllardır orada çalıştılar. Şimdi onları bir kenara atmak olmaz. Dolayısıyla bir an evvel onların güvenliği yani kendi istedikleri iş bakımından güvenliklerinin sağlanması lazım. Halen sağlanmadı. 4 ay önce kendilerine bir iyileştirme yapılacağı konusunda söz verilmesine rağmen, bugüne kadar bir gelişme olmaması üzerine direnişe devam ediyorlar. Biz de sonuna kadar destekliyoruz kendilerini. Haklarını almaları için bizim üzerimize ne düşüyorsa bütün siyasi parti temsilcilerimizle burada sonuna kadar arkalarındayız. Umuyorum aklıselim galip gelir ve bu insanlar aileleriyle birlikte tekrar mutlu bir şekilde dönerler."
"Devletimizin malını sattırmayacağız, işçimizin hakkını yedirmeyeceğiz"
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan da şöyle konuştu:
"Dün TBMM’de AK Partili milletvekilleri bizim yaptığımız konuşmalar üzerine işçilerin hakkını vereceklerini, bunun teminatı olduklarını söylediler. Ancak bu ihalenin sözleşmesinde işçilerimizin haklarıyla ilgili bir durum söz konusu değil. Bunu görüyoruz ama işin ikinci bir boyutu var, AK Parti temsilcileri şunu açıklayamıyorlar; burası zarar eden bir kurum değil. Burası az kar ettiği için satılıyormuş. Az kar ediyor olabilir, hepimiz bir araya geliriz ve buranın nasıl daha çok kar edeceğini hep birlikte konuşuruz. Burası bir ekoldür, burası bir okuldur. Çayırhan Termik Santrali önemli bir yerdir. Burada kömür garanti çıkıyor. Kömür garanti çıktığı için elektrik garanti çıkıyor. Bunun alımı devletin garantisinde. Dolayısıyla birilerinin iştahını kabartması çok normal. Burada iş iki boyutludur; birincisi sonuna kadar işçilerimizin hakkını savunacağız, ikincisi devletin malını enerjiyi ve madeni sattırmayacağız. Bu da işin ikinci boyutu. Bu da yüzde 83 boyutunda elektriğin özele satılması söz konusu, stratejik bir ürün. Devletimizin malını sattırmayacağız, işçimizin hakkını yedirmeyeceğiz."
"Milletin malı haraç mezat satılmamalıdır"
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç da şunları kaydetti:
"Burada şunu net bir şekilde ifade etmek lazım; devletin elinde kalan bütün varlıklar haraç-mezat satılıyor. Biz öncelikle termik santrale konu olan kömür madenlerinin satışına karşıyız. Türkiye’nin elinde nerede hangi maden kaldıysa bu madenler maalesef hızlı bir şekilde ederinin de çok altında ve aynı alıcılara verilmek suretiyle elden çıkartılıyor. Bu özelleştirmeye karşıyız, bu net. İkincisi ise milletvekilimizin de ifade ettiği gibi burada kömür rezervi garanti. Bu kömüre dayalı elektrik garanti ve bu elektriğin de üretildiğinde müşterisi garanti alıcı olarak devlet. Garanti paranın belirli holdinglere aktarılmasına kesinlikle muhalifiz, bir. İkincisi işçi emekçi kardeşlerimizin özlük hakları, varlıkları ve emeklerinin karşılığı işçi haklarının hiçbir şekilde korunmayacağını biliyoruz. İşçilerin özlük hakları korunacak deniliyor ama zaten işçilerin yüzde 95’i devlet tarafından özel sektöre aktarılmış durumda sözleşmeliye çevrilmiş, taşerona çevrilmiş durumda. Hal böyle olunca verilen sözlerin tutulmayacağı, işçi haklarının korunmayacağı da apaçık ortadadır. Çözüm nettir, devletin varlıkları devlete kalmalıdır. Bu mal milletin malıdır, milletin malı haraç-mezat satılmamalıdır. Milletin emekçi evlatlarının da emeğine, gözyaşına, alın terine el konulmamalıdır."
"Arkadaşlarımız 4 gündür sıfırın altında eksi 5 derece yürüyorlar"
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da "Çayırhan, Beypazarı, Nallıhan’ın bir bölümün dörtte üçü, bir bölümünün ise yarısı satılıyor. Bizim dışımızda spor tesisleri, cami, okul, hastane bu kapsamın içinde. Burada bizim arkadaşlarımızın talebi ne? Diyorlar ki ‘Özelleştirmeden vazgeçin.' Bugüne kadar olan özelleştirmelerin işçiye, ülkeye hiçbir faydası yok. Patronların büyük bir bölümü, iyi olan bir iki tanenin dışında para vermiyor, işçiyi köle gibi kullanmaya devam ediyorlar. Şimdi baktığın zaman onun yan tarafında bir ocak var, üç aydır işçinin parasını vermiyor. Sorduğun zaman ‘Zarar ediyorum’ diyor. Zannediyorum bir ihaleye onlar da giriyor. Onun için bu yol çıkmaz bir yol. Bundan vazgeçsinler, bu arkadaşlarımız 4 gündür sıfırın altında eksi 5 derece yürüyorlar. Bu meselenin sonu nereye giderse gitsin arkadaşlarımız netice alana kadar bu mücadeleyi sürdürecekler. Biz de onların önünde gideceğiz.” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: