Yeni Yol Partisi'nin "Ekonomik krizin bireyler üzerindeki etkilerinin araştırılması" önerisi TBMM Genel Kurulu'nda reddedildi
Yeni Yol Partisi'nin TBMM Genel Kurulu'nda ekonomik krizin ve borç sarmalının bireyler üzerindeki etkilerinin araştırılması ve çözüm yollarının geliştirilmesi amacıyla verdiği grup önerisi reddedildi. Yeni Yol Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, "Öyle ağır bir kriz ki iki yıldır enflasyonla mücadele kaplumbağa hızıyla gerçekleşiyor. Türkiye'yi etrafınızda öbeklenen 300-400 bin kişiden ibaret zannediyorsunuz. Eğer öyle olmasaydı, millet yokluk içindeyken vereceği üç kuruşu zalimane bir şekilde enflasyon hesaplamalarının içine katmanın utancını yaşardınız" dedi.
(TBMM) - Yeni Yol Partisi'nin TBMM Genel Kurulu'nda ekonomik krizin ve borç sarmalının bireyler üzerindeki etkilerinin araştırılması ve çözüm yollarının geliştirilmesi amacıyla verdiği grup önerisi reddedildi. Yeni Yol Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, "Öyle ağır bir kriz ki iki yıldır enflasyonla mücadele kaplumbağa hızıyla gerçekleşiyor. Türkiye'yi etrafınızda öbeklenen 300-400 bin kişiden ibaret zannediyorsunuz. Eğer öyle olmasaydı, millet yokluk içindeyken vereceği üç kuruşu zalimane bir şekilde enflasyon hesaplamalarının içine katmanın utancını yaşardınız" dedi. Yeni Yol Partisi'nin yurttaşların kredi ve borç yükünün ulaştığı boyutun belirlenmesi, yaşanan ekonomik krizin ve borç sarmalının bireyler üzerindeki etkilerinin araştırılması ve çözüm yollarının geliştirilmesi amacıyla TBMM Genel Kurulu'nda verdiği araştırma önerisi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz alan Yeni Yol Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, şöyle konuştu: "Enflasyon, faiz, borç ve ahlak, bunlar kan kardeşler, ilk 3'ü varsa ahlaki yozlaşmayı engellemek mümkün olmuyor. Hangi eğitim programını uygularsanız uygulayın, hangi dine, hangi felsefeye sarılırsanız sarılın, enflasyon, faiz, borç sarmalı yozlaşmayı katmerliyor. 2017'den sonra altı yıl boyunca enflasyon, faiz kur sarmalı içinde her 3'üne de tavan yaptırarak hem ülke darboğaza sokuldu hem vatandaşın cebi, sofrası tarumar edildi hem de ülkeyi bir müsilaj ağı gibi saran toplumsal yozlaşma katmerlendi. Öyle ağır bir kriz ki iki yıldır enflasyonla mücadele kaplumbağa hızıyla gerçekleşiyor. Öyle büyük bir yük ki kriz çalmadık vatandaş kapısı bırakmıyor. Sadece son iki haftada yasal takibe düşen tüketici kredisi borcu 3,2 milyar liraya, kredi kartı borcu 3,6 milyar liraya yükseldi. Yılbaşından bu yana yasal takibe düşen toplam batık kredi miktarı 328 milyara fırladı, geçen yıla göre yüzde 70 oranında artmış demek bu. Bireysel kredisini ödeyemeyen, yasal takibe düşenler geçen yıla göre yüzde 56 arttı, 303 bin kişi oldular. Karşılıksız çek senet tutarları yüzde 250 artış gösterdi. İstanbul'da kredi kartı sahiplerinin yarıdan fazlası borcunun tamamını ödeyemiyor, yüzde 35'i de asgarisinden ödeyebiliyor ancak. İcradaki dosya sayısı yüzde 14 arttı, 22 buçuk milyon icra dosyası demek arkadaşlar, icralık olmayan hanemiz yok demektir. Ülkede sınıflar arasında öyle bir uçurum oluştu ki tüketim çılgınlığı da bununla beraber geldi. Geçtiğimiz günlerde, bir iktidar yöneticisi sıkılmadan 'Vatandaşa zam verirsek enflasyon azar' demişti. Peki, servet transferleriyle, gelir adaletsizlikleriyle azdırdığınız imtiyazlı kesimler ne olacak? Türkiye'yi etrafınızda öbeklenen 300-400 bin kişiden ibaret zannediyorsunuz. Eğer öyle olmasaydı, millet yokluk içindeyken vereceği üç kuruşu zalimane bir şekilde enflasyon hesaplamalarının içine katmanın utancını yaşardınız. Maaşlara doğru düzgün zam vermediğiniz, emekliyi süründürdüğünüz hâlde enflasyonla mücadele edememenin mahcubiyetini yaşardınız." "Demokrasiden bahsediyorsunuz ama demokrasiyi ülkene, milletine değil, terör örgütüne vadediyorsun" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2025'te yaptığı çağrının ardından başlayan süreçte PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın bildirisinin DEM Partili milletvekili tarafından kamuoyuyla paylaşılmasını eleştiren İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, süreci 'ihanet senaryosu' diye niteleyerek şunları söyledi: "Kahraman Türk milletinin önünde kirli bir oyun daha oynanıyor; tıpkı 1999'da 'Silahları bırakın, yurt dışına çıkın' çağırısında olduğu gibi, tıpkı 2013'te 'Silahları bırakın, dağdan inin' talimatında olduğu gibi, tıpkı birinci açılım sürecinde olduğu gibi. Milletimizin gözünün içine baka baka baştan sona yalan kurgulu bir ihanet senaryosu daha yazılıyor. İmralı canisinin mektubunun meale ihtiyacı yoktur. Mektup ve ayakçıları mektubun mealcilerinin ağızlarını büzüşlerinden 'Ömer' diyecekleri bellidir. İş iki millet, iki dil, federasyon, genel af gibi taleplere evrilmektedir. Bugünlerdeki ihanet projesini de utanmadan demokrasi gibi, özgürlük gibi, barış gibi kutsal değerler üzerine bina ediyorsunuz. Buradan ilan ediyorum ki bütün bu olup bitenler AKP iktidarını iflas eden ekonomi ve 10 küsur milyon sığınmacının işgaliyle teslim alınan emperyal güçlerin Türk milletine dayatması AKP'nin de iş birliğidir. Dikkat edin, barıştan bahsediyorsunuz ama bu barış milletle değil, teröristle barışmak; demokrasiden bahsediyorsunuz ama demokrasiyi ülkene, milletine değil, terör örgütüne vadediyorsun. Memlekette iyi kötü var olan demokrasinin dibine darı ektin, adaleti yok ettin, kişi hak ve özgürlüklerini kuruttun, cumhuriyetin tüm değerlerini yok ettin. Bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten nefret ettin; gittin, bebek katili Apo'yu 'muteber adam' ilan ettin. Terörsüz Türkiye yutturmacasıyla yapmalarına utanmadan, sıkılmadan da taşeronluk ediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Türklerin devletidir, resmi ve eğitim dili yalnızca ve sadece Türkçe'dir, sonsuza kadar da böyle kalacaktır." "Haberdar olmak istedikleri holdinglerin şıngırtısı olduğu için bunu da duymayacaklar" İcralık olan yurttaş sayısının giderek arttığını belirten DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, öneri üzerine şu açıklamayı yaptı: "Bu ülkede icralık olan insan sayısı giderek artıyor ve icralık olan bu insanlar işçi sınıfından insanlar. Geçtiğimiz yıl icra borcu sebebiyle kara listeye alınan insan sayısı 3 milyon 853 bin ve bu rakam her altı ayda bir yarım milyon, en az yarım milyon artıyor. Bu esnada, hâlen holdinglerin vergi borçları sıfırlanıyor, hâlen holdinglere, büyük sermaye gruplarına özel uygulamalarla sanayilerde, sanayi bölgelerinde alanlar açılıyor, teşvikler veriliyor ve bu teşvikler de zaten bölgesel adaletsizliklerle dağıtılıyor. Bu anlamıyla, Yeni Yol grubunun sunduğu bu önergenin bu Meclis tarafından sırf iktidar vekilleri bir şeyden haberdar olsun diye kabul edilmesi lazım ama haberdar olmak istedikleri holdinglerin şıngırtısı olduğu için bunu da duymayacaklar." "Suni gündemlerle gün geçiyor ama halk yine tabanda inim inim inliyor" Halkın bir numaralı sorunun geçim sıkıntısı olduğunu belirten CHP Mersin Milletvekili Talat Dinçer; emeklilerin, işçilerin ve esnafın sorunlarına ilişkin şunları söyledi: "Halkın bir numaralı sorunu geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı; insanlar zor durumda, insanlar geçinemiyor. Emeklilerimizin hâline bakacak olursak; 14 bin 469 lira parayla bırakın ay sonunu getirmeyi, sadece ev kirasını bile ödeyemiyorlar. Dolayısıyla, mutfaklarında gıda masraflarını bile karşılayacak herhangi bir gelirleri yok. Diğer taraftan işçilerimize bakın, işçilerimiz her geçen gün işverenler tarafından kıyıma uğruyor çünkü adaletli bir sistem kurulmadı. Esnaf, borcu borçla ödüyor, devlete olan borçlarını bile kredi çekerek ödemek zorunda kalıyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu'nun verilerine göre son beş yılda 550 bin esnaf iş yerine kilit vurdu. İktidar partisi sürekli gündem değiştiriyor, bütün bunların üzerini örtmek için sürekli bir gündem değişikliği içerisinde ama halkın umurunda değil, halk bunların hiçbirini umursamıyor bile. Halk neye bakıyor? Geçimine bakıyor, huzuruna bakıyor, çocuğunu okula gönderecek, eğitim masrafını karşılayıp karşılamadığına bakıyor, huzura bakıyor ama ne hikmetse iktidar sürekli bir gündem değiştirerek bu işlerinin üstünü örtbas etmek istiyor. Ne yazık ki suni gündemlerle gün geçiyor ama halk yine tabanda inim inim inliyor." "Bir taraftan fabrikalar gidiyor, insanlarımız işsiz kalıyor, diğer taraftan, mücbir sebep nedeniyle esnaf mağdur durumda" İYİ Parti'nin sanayi sektöründe yaşanan sorunların tespit edilerek gerekli tedbirlerin alınması ve yapılabilecek düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla verdiği öneri üzerine söz CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise, büyüme rakamları üzerinden iktidarın ekonomi politikasına ilişkin şu eleştirileri yaptı: "'Ekonomik büyüme var' deniyor. Sektörün amiral gemisi imalat sanayisi geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,4 büyürken ikinci çeyreğinde yüzde 2,8, üçüncü çeyrekte de yüzde 2,9 küçülmüş durumda. En büyük küçülme ise tekstil sektöründe ve biz bunu çok derinden hissediyoruz. Malatya gibi tekstil sanayisinin ağırlıklı olduğu illerde maalesef insanlar fabrikalarını Mısır'a taşıyor. Bizim Malatya'da bir çok fabrika Mısır'a taşındı ve Mısır bugün ihracatını artırmış durumda. Türk yatırımcılarının Mısır'daki yatırım miktarı 3 milyar doları aşarken gelecek yıl 4 milyara yükseleceği öngörülüyor ve maalesef sanayici artık üretim yapamaz durumda. Bir taraftan derin yoksulluk, işsizlik Türkiye'yi vururken diğer taraftan tekstilcilerimiz, ihracatçılarımız maalesef Mısır'a gitmek için fırsat kolluyorlar, hiç istemedikleri hâlde Mısır'a gitmek için fırsat kolluyorlar. Bunun üzerine deprem bölgesinde maalesef AK Parti'nin duymadığı bir mücbir sebep problemi var. Aynı mücbir sebep Van depreminde altı ay uzatılmıştı, maalesef deprem bölgesinde mücbir sebep uzatılmadı, bir kısıtlamayla ne denildi? '2022 yılında toplam cirosu 2,5 milyon liranın altında kalan işletmeleri kapsayacak' denildi. 2,5 milyon kimin cirosu? Bakkalın cirosunu, daha küçük esnafın cirosu. Dolayısıyla burada da deprem bölgesinde büyük mağduriyet var. Bir taraftan fabrikalar gidiyor, insanlarımız işsiz kalıyor, diğer taraftan, mücbir sebep nedeniyle esnaf mağdur durumda."