Vatan Partisi: "İklim kanunu teklifi derhal geri çekilmelidir"
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü, "AK Partili milletvekilleri tarafından sunulan 'İklim Kanunu Teklifi' milli bağımsızlığımıza, üretimimize ve ülke ekonomimize yönelik ciddi bir tehdittir. Bu yasa Türkiye'mizin geleceğinde büyük sorunlara neden olacaktır" dedi.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü, "AK Partili milletvekilleri tarafından sunulan 'İklim Kanunu Teklifi' milli bağımsızlığımıza, üretimimize ve ülke ekonomimize yönelik ciddi bir tehdittir. Bu yasa Türkiye'mizin geleceğinde büyük sorunlara neden olacaktır" dedi. Üsküplü, partisinin İstanbul İl Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında AK Parti tarafından geçen hafta TBMM'ye sunulan İklim Kanunu Teklifi'nin geri çekilmesini istedi. Üsküplü, "AK Partili milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan ve 'İklim Kanunu Teklifi' adı altında kamuoyuna duyurulan düzenleme, milli bağımsızlığımıza, üretimimize ve ülke ekonomimize yönelik ciddi bir tehdittir. Bu yasa Türkiye’mizin geleceğinde büyük sorunlara neden olacaktır. 'Yeşil büyüme' gibi süslü ifadelerle masum bir çevreci çaba gibi sunulsa da gerçekte 'Net sıfır emisyon' hedefi ve 'Emisyon Ticaret Sistemi' gibi mekanizmalar, Batılı emperyalist güçlerin kontrolündeki küresel finans sisteminin yeni sömürü araçlarıdır. Dünyaya dayatılan 'İklim Yasaları' batılı ülkelerin kendi kirli üretimlerini gizleyerek, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasını engellemeyi ve onları emperyalizme bağımlı hale getirmeyi amaçlamaktadır. Sözde 'Yeşil Projeler' küresel batı merkezlerinin çıkmaza giren ekonomilerine yeni bir saha açmak için dünyanın gündemine getirdikleri sahte çözümlerdir. Üretim gücümüz, bağımsızlığımızın temel taşıdır; bu yasa ise milli sanayicilerimizi ve çiftçilerimizi, ABD ve AB’nin belirlediği kurallara uymaya zorlayarak milli ekonomimizi teslimiyet zincirine vurmaktadır. Sanayicimiz ve üreticimiz milyonlarca lirayı bulan ağır ceza yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakılmaktadır. Yükselen üretim maliyetleriyle uluslararası rekabet şartları ortadan kaldırılmaktadır. Teklifte yer alan 'Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması', Türkiye’nin ihracatını kısıtlayarak sanayimizi ve tarımımızı uluslararası karbon vergilerine mahkûm edecek bir tuzaktır. Avrupa Birliği dayatmalarıyla kurulan 'İklim Değişikliği Başkanlığı', yerli üretimi desteklemek yerine, dış kaynaklı standartları dayatan bir denetim mekanizması olarak tasarlanmıştır. Kamu kurumları ve özel sektörün bu başkanlığın emirlerine uyma zorunluluğu, halkımızın alın teriyle inşa ettiği üretim kapasitesini, yabancı danışmanların ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet eden bir bürokrasiye teslim etmektedir.'Karbon fiyatlandırması' ve 'gönüllü karbon piyasaları' gibi araçlar, Türkiye’nin enerji ve hammadde kaynaklarını kendi ihtiyaçları için kullanmasını engelleyerek, emperyalist sermayenin spekülasyonuna açmaktadır. Bu, bağımsızlığımıza vurulan bir darbedir. "Adil geçiş değil, adaletsiz teslimiyet" Teklifte söz edilen 'adil geçiş' ve 'iklim adaleti' kavramları, gerçekte emperyalist ülkelerin tarihsel sorumluluklarını örtbas eden birer kandırmacadır. Sanayi Devrimi'nden beri atmosferi kirleten ve kaynakları talan eden Batılı devletler, şimdi Türkiye gibi ülkeleri kendi sömürü düzenlerine uyum sağlamaya zorlamaktadır. 'Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar' ilkesi, kâğıt üzerinde eşitlik vaat etse de uygulamada Türkiye’nin üretim gücünü kısıtlayarak bizi kalkınma hakkımızdan mahrum bırakmaktadır. Adalet, halkımızın emeğini ve toprağını emperyalist çıkarlara peşkeş çekmek değil; kendi ihtiyaçlarımız için üretme özgürlüğümüzü korumaktır. Yasa, 'yenilenebilir enerji kullanımının artırılması' ve 'düşük karbonlu yakıtlar' gibi hedeflerle, Türkiye’nin enerji politikalarını dışa bağımlı hale getirme riski taşımaktadır. Yerli kömür, doğalgaz ve tarım kaynaklarımızdan vazgeçmeye zorlanmamız, enerji güvenliğimizi ve gıda üretimimizi tehdit etmektedir. 'Karbon yutağı' adı altında orman ve tarım arazilerimize el konulması, köylümüzün toprağını kaybetmesine, sanayimizin hammaddeye erişiminin kısıtlanmasına yol açacaktır. Bu, emperyalist merkezlerin çıkarlarına hizmet eder. 'Ulusal Katkı Beyanı' ve 'net sıfır emisyon' hedefleri, Türkiye’nin kalkınma önceliklerini değil, küresel merkezlerin dayatmalarını merkeze almaktadır. Yerel yönetimlerin ve vatandaşların katılımı, göstermelik bir 'şeffaflık' ve 'katılım' palavrasıyla sınırlanmış; gerçek karar alma yetkisi ise emperyalist kurumlara bırakılmıştır. Küresel merkezlerin dayatması olan bu yasa derhal geri çekilmeli, Türkiye’nin üretim kapasitesini esas alan, bağımsızlık odaklı bir çevre politikası benimsenmelidir. Milli kaynaklarımızı kullanarak enerji ve gıda güvenliğimizi sağlamak, çiftçimizi, sanayicimizi ve işçimizi emperyalist dayatmalardan korumak zorundayız. Türkiye, 'yeşil büyüme' adı altında küresel sermayenin uydusu olmayı değil; Üreten Türkiye olmayı hak etmektedir. AK Partili milletvekilleri tarafından TBMM’ye getirilen 'İklim Kanunu Teklifi' derhal geri çekilmelidir. Yaşasın Üreten Türkiye."