Türkiye Belediyeler Birliğinden ''afet bölgesi'' raporu: "İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta"

Yayınlanma: 05.02.2025 11:52 Güncelleme: 05.02.2025 11:52

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 6 şubat depremlerinin ardından mevcut durum ve gelişim önerilerine ilişkin "Afet Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporu"nu yayınladı. Raporda, ''Tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik riskler öne çıkmıştır. Veri ve bilgi eksiklikleri belirsizliklere neden olmakta, koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır" denildi.

(ANKARA) - Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 6 şubat depremlerinin ardından mevcut durum ve gelişim önerilerine ilişkin "Afet Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporu"nu yayınladı. Raporda; ''Tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik riskler öne çıkmıştır. Veri ve bilgi eksiklikleri belirsizliklere neden olmakta, koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır" denildi. 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 2 yıl geçti. TBB, afet bölgesindeki mevcut durumu değerlendiren ve gelişim önerilerini içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen 18 ayın ardından kentlerin mevcut durumu, toplum ve insan refahı, belediyeler ve genel kamu yönetimi ile paydaş ilişkileri gibi birçok ana konunun incelendiği "6 Şubat Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporu"nda afet risk yönetimi sürecinde merkezi planlamaların bölgenin ihtiyaçlarını yeterince yansıtamadığının altı çizildi. Raporda, şu tespitler yer aldı: ''Tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik riskler öne çıkmıştır. Veri ve bilgi eksiklikleri belirsizliklere neden olmakta, koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır.'' "Depremin Türkiye ekonomisine yükü yaklaşık 2 trilyon TL"Depremden en çok hasar alan bölgelerde afetin etkilerinin halen hissedildiğine dikkati çekilen raporda, ''Bu felaketin Türkiye ekonomisine yükünün yaklaşık 2 trilyon TL (103,6 milyar dolar) olduğu tahmin edilmektedir. Strateji ve Bütçe Başkanlığının (SBB) raporuna göre, ekonomik kayıpların en büyük kısmı, konut hasarlarıyla ilgili olup, toplamı 1.073,9 milyar TL (56,9 milyar dolar) olarak belirlenmiştir. Kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkım ise 242,5 milyar TL (12,9 milyar dolar) zarara neden olmuştur. Ayrıca, özel sektör, imalat sanayii, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim gibi alanlarda ciddi hasarlar meydana gelmiş ve bu sektörlerdeki kayıplar 222,4 milyar TL (11,8 milyar dolar) olarak hesaplanmıştır'' denildi."Deprem sonrası harcamalar 950 milyar TL’ye ulaştı"Şubat 2024 tarihi itibarıyla konteyner kentlerde 691 bin 959 kişi yaşadığı belirtilen raporda TOKİ tarafından 11 ilde toplam 45 bin 901 konut inşa edilmesi planlandığı aktarıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Ocak 2024 itibarıyla açıkladığı verilere göre, deprem sonrası harcamaların yaklaşık 950 milyar TL’ye ulaştığı ifade edilen raporda, şöyle denildi:''Bölgenin yeniden inşa süreci uzun vadeli bir planlamayı gerektirirken, TOKİ ve diğer ilgili kuruluşlar tarafından yürütülen konut inşa projeleri kapsamında, 2025 yılı 4 sonuna kadar tüm kalıcı konutların tamamlanması hedeflenmektedir. Ocak 2024 itibarıyla, 46 bin kalıcı konut sahiplerine teslim edilmiş, her ay 25-30 bin konutun tamamlanması planlanmıştır. Deprem bölgesinde inşa edilen konutlar ve ticari alanlar için ise merkezi bütçeden 811 milyar TL tahsis edilmiştir. Ayrıca, Dünya Bankası tarafından finanse edilen acil inşa projeleri kapsamında hak sahiplerine yönelik konut yapım çalışmaları devam etmektedir.'' "Hukuki durumları zarar görmesin diye bu şehirlere ikamet değişikliği yapmıyorlar" Merkezi planlamaların, bölgenin ihtiyaçlarını yeterince yansıtamadığı vurgulanan TBB raporunda, bölgede tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik risklerin öne çıktığı kaydedildi. Yapılan toplantı ve ziyaretlerde TBB heyetine en çok iletilen hususlardan birinin “hak sahiplerinin hukuki durumları hakkında yeterince bilgilendirilmediği” olduğu ifade edilen raporda, “Öyle ki hak sahipleri başka şehirlere taşınmış olsalar bile, hukuki durumları zarar görmesin diye bu şehirlere ikamet değişikliği yapmıyorlar. Bu durum, deprem nedeniyle göç alan belediyelerin resmi nüfusundan çok daha fazlasına hizmet sunmasına neden olurken bu belediyelerin aynı oranda gelirlerinin artmamış olması kamu hizmetlerinde aksamaya neden olabilmektedir'' denildi. Raporda, iyileştirme süreçlerinden sorumlu kurum ve kuruluşların birbirinden farklı bilgiler paylaşıyor olmasının vatandaşları ümitsizliğe ve belirsizliğe sevk ettiği vurgulandı. "İmar affının çıkarılacağı ve yapılarının yasal zemine kavuşacağı inancı hakim" Ayrıca kalıcı konutların teslim edilmeye başlandığı yerlerde alt yapının aynı hızla ilerlemediği aktarılan raporda, “Konutlar hak sahiplerine teslim edilse bile kullanmanın mümkün olmadığı bildirilmektedir” denildi. Deprem sonrası kaçak yapılaşmanın arttığına da değinilen raporda, “Söz konusu yapıların sahiplerinde, bir gün elbet imar affının çıkarılacağı ve yapılarının yasal zemine kavuşacağı inancı hakimdir'' değerlendirmesine yer verildi. "Depremzede belediyeler için mücbir sebep süresinin uzatılması gerekmektedir"Deprem bölgesinde gerçekleştirilecek birçok faaliyetin, tasarruf tedbirleri ile ilgili genelge hükümlerine takıldığına dikkat çekilen raporda, ''Depremden doğrudan etkilenmemiş belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamalar da kısıtlamaya maruz kalmaktadır. Belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamaların Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kapsamı dışına çıkarılması, depremzede belediyeler için mücbir sebep süresinin uzatılması gerekmektedir” görüşü savunuldu.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız