Türk Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Şen: "Bu devletin kendi iç sisteminde devletin üstünden daha fazla bir güç mü var"

Yayınlanma: 07.02.2025 10:24 Güncelleme: 07.02.2025 10:24

Türk Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Turgay Şen, Ayancık ilçesine vekaleten gelen İlçe Milli Eğitim Müdürünün iki kadın memura mobbing uyguladığını iddia etti. Şen, "Bu devletin kendi iç sisteminde devletin üstünden daha fazla bir güç mü var? Bu ekip, bu söylediğim insanlar ertesi gün boy boy fotoğraf veren insanlar kendilerini babasını mülkü, çiftliği mi sanıyorlar milli eğitimi veya devlet kurumlarını? Şimdi, siz bunu oraya meydan okurcasına gelirseniz bu ayıptır, bu günahtır, bu yazıktır. Gidin kendi özel okullarınızı, kendi şirketlerinizi açın. Ne yapıyorsanız orada yapın" dedi.

(SİNOP) - Türk Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Turgay Şen, Ayancık ilçesine vekaleten gelen İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Küçük'ün iki kadın memura mobbing uyguladığını iddia etti. İki memurun da şikayette bulunduklarını belirten Şen, "Bu devletin kendi iç sisteminde devletin üstünden daha fazla bir güç mü var" diyerek tepki gösterdi. İlçe Milli Eğitim Müdürü Küçük ise, "Devam eden idari bir süreç var. Üzerime atılmış olan iftiralar var. Bunlarla ilgili yasal süreç devam ediyor" dedi. Türk Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Turgay Şen, Sinop’un Ayancık ilçesinde, vekaleten gelen İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Küçük'ün iki kadın kadrolu memura mobbing uyguladığını belirtti. Ayrıca Şen, mobbing uygulayan ilçe milli eğitim müdürünün yanında olup sosyal medyada ona destek verip "tam destek, hep destek" paylaşımı yapan AK Partili üyelere de tepki gösterdi. "Artık bu olaylardan tahammül sabrımız, sınırımız kalmadı" Turgay Şen, şöyle konuştu: "Aralık ayının 13’ünde Ayancık ilçemizde şube müdür olan hoca hanım, ilçe milli eğitim müdürü odasına çağırmadan önce şunu söylüyor; 'bir yazı var, bunu yazdınız mı'? Bana aktarılanı söylüyorum. O da yazının hazırlanacağını ifade ediyor. İlçe milli eğitim müdürü ise 'sen aptal mısın, sen hafızanı mı kaybettin buraya gel' diyor. Hoca hanım odasına gidiyor. İçerde hışımla bir tartışma, bir bağırma derken 'yazıyı neden yazmadın' diyor. O anda da yazı yazılıyormuş zaten. Daha sonrasında hoca hanıma 'seni sürerim, seni buradan gönderirim' diyerek bir sürü hakaret ediyor. Hoca hanım da kap rahatsızlığı olan biri. O anda kalp çarpıntısıyla baygınlık geçiriyor ve düşüyor. Ambulans falan da çağıran yok. Sonrasında hoca hanım kendisini toparlayıp kendisi çağırıyor ambulansı. Hoca hanım hastaneye kaldırıldıktan sonra kendisine doktor tarafından 2 gün iş göremezlik raporu veriliyor. Daha sonrasında şube müdüremiz hem adli hem de idari yönden şikayet dilekçesi veriyor. Biz kendisini olaydan 3-4 gün sonra ziyarete gittik ve bilgileri aldık. Sonrasında da ilçe milli eğitim müdürünü gidip olayı ondan dinlemek istedik. Gittiğimizde ise bize 'ben müfettişlere bilgi veririm, siz bana hesap mı sormaya geldiniz' dedi. İşin ilginç tarafı ise bunun mevzuatta yeri yoktur, odasında köşeye kamera koymuş. Hatta benim konuşmalarım varsa eğer, hesap sormam varsa onu da yayınlayabilir. Sorun yok. "Gerekli tepkimizi gösterdik ve hala yanlıştan dönülmesini bekliyoruz" İki gün sonra bir şey dikkatimi çekiyor. İlçe milli eğitim müdürünün içinde olduğu, siyasetçi, dernek, vakıf bir fotoğraf. Bu fotoğraf birilerinin sosyal medyasına paylaşılıp 'tam destek, hep destek' deniyor. Bu nedir, siz kimsiniz, oraya ne yapmaya geldiniz? Orada mağdur bir şube müdürü var. Hadi hepsini geçtim. Derneği de, vakıfı da geçtim. Bir siyasi partinin, iktidar partisinin ilçe başkanı, bilakis ilçe milli eğitim müdürünü bireysel olarak ziyaret edebilir. Niyet bu değil. Böyle bir mantık yok. Ortalığa meydan okuma, kavga, gürültü, dövüş eğitim ve öğretimin önemseneceği bir noktada bir grup kalkıp gelip meydan okurcasına fotoğraflar paylaşıyorlar.  Bu devletin kendi iç sisteminde devletin üstünden daha fazla bir güç mü var? Bu ekip, bu söylediğim insanlar ertesi gün boy boy fotoğraf veren insanlar kendilerini babasını mülkü, çiftliği mi sanıyorlar milli eğitimi veya devlet kurumlarını? Şimdi, siz bunu oraya meydan okurcasına gelirseniz bu ayıptır, bu günahtır, bu yazıktır. Gidin kendi özel okullarınızı, kendi şirketlerinizi açın. Ne yapıyorsanız orada yapın. Siz, devletin üstünde misiniz ki adeta Külhan bey gibi oralarda poz verip 'biz arkasındayız' diyorsunuz? Neyin arkasındasın? Zalimin arkasında olmayacaksın, zulmün arkasında olmayacaksın, sizin de kızınız var, sizin de karınız var, sizin de çocuğunuz var. Allah size yaşattığınızı yaşatır. Artık bu olaylardan tahammül sabrımız, sınırımız kalmadı. Yazıklar olsun. Böyle bir şey olamaz. Ben 32 yıllık devlet memuruyum. Ben hayatımda böyle şeyler görmedim. Nasıl olur da, bir ilçe müdürüne kendi etrafındakilere zorbalık yapan bir ilçe milli eğitim müdürüne birileri gelir destek verir? "Ayancık’ın eğitim öğretimle anılması gerekiyor" Sonuç itibariyle buradan bir dönüş, yanlışın ortadan kalkması. Ayancık’ın eğitim öğretimle anılması gerekiyor. Sayın kaymakamımıza da bir iki kelime söylemek istiyorum. Sayın kaymakamım ilçe milli eğitim müdürünün verdiği bir tutanağı mahkeme kararı da sizde mevcutken vali beye gönderiyorsunuz. Mahkeme kararından Vali bey haberdar mı? Olsa bunu uygulamaz. Uygulaması mümkün değil. Biz, devletin bürokratına güvenmek istiyoruz, güveniyoruz zaten. Bu olumsuzlukların bir daha yaşanmaması temennimiz, isteğimiz. Ama artık bu zulmün ortadan kalması lazım." "Devam eden idari bir süreç var"Konu ile ilgili konuşan Ayancık İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Küçük ise, "Devam eden idari bir süreç var. Üzerime atılmış olan iftiralar var. Bunlarla ilgili yasal süreç devam ediyor. Zaten benim koltuk merakım falan da yok. Ancak, şöyle bir durum var. Sendikaların gelmesini ben istemedim. Kendileri geldikleri zaman sorun olmuyor da diğer sendikalar geldiği zaman mı sorun oluyor? Dediğim gibi süreç devam ediyor. Ben hukuki ve idari olan sürece herhangi bir yorum yapmak istemem" diye konuştu. 

Devamını Okumak İçin Tıklayınız