TBMM Kadına Karşı Şiddeti Araştırma Komisyonu Başkanı Cevizoğlu'ndan, Zahide Yetiş sitemi: "Konuğumuza kadın vekillerimizin sembolik şiddet uygulaması hoş olmadı"
TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu Başkanı Hulki Cevizoğlu, komisyonun dünkü toplantısında, sunucu Zahide Yetiş ile ilgili polemiklere tepki göstererek, "Konuğumuza başka kadınların, kadın vekillerimizin sembolik şiddet uygulaması hoş olmadı" dedi.
TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu Başkanı Hulki Cevizoğlu, komisyonun dünkü toplantısında, sunucu Zahide Yetiş ile ilgili polemiklere tepki göstererek, "Konuğumuza başka kadınların, kadın vekillerimizin sembolik şiddet uygulaması hoş olmadı" dedi. TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplandı. Komisyonda TRT, ATV, Show TV, Kanal D, Star TV, NOW TV ve TV 8 yetkilileri katılarak sunum yaptı. DEM Parti ve CHP'li milletvekilleri komisyona bugün de katılmadı. Komisyonda konuşan Başkan Cevizoğlu, "Yeniden Başlasak" adlı gündüz kuşağı programı sunucusu Zahide Yetiş'in, dün yapılan toplantıdaki, "Kadınlar da şiddet uyguluyor..." şeklindeki sözleri üzerine DEM Parti milletvekillerinin komisyonu terk ettiğini hatırlattı. Komisyonda dün, kadına karşı şiddeti, şiddetin kaynaklarını, nedenlerini, alınması gereken ek tedbirleri konuştuklarını, bunlar tartışılırken dün yaşanan olayın "hoş" olmadığını söyleyen Cevizoğlu, şöyle konuştu: "Toplantıdan ayrılmak da demokratik bir tavır ancak bir kadın konuşmacıya üstelik de çağırdığımız çok sayıda benzer formatta program yapan kişiler arasından gelen tek kişi olan konuğumuza başka kadınların, kadın vekillerimizin sembolik şiddet uygulaması hoş olmadı. Burada biz konuşurken Genel Kurul'da başka bir erkek milletvekilimiz 'efendim falanca kişiden komisyon ne öğrenecek' dediği konuşması bana göre çok basit, sığ bir konuşmaydı. Biz gelen konuklarımızın görüşüne katılmak zorunda değiliz ancak bizim kimseye hakaret etme hakkımız yok, ne milletvekili olarak ne de insan olarak bu hakka sahibiz. Dün Sayın Zahide Yetiş, 'Kadına yönelik şiddet dendiği zaman şiddetin kaynağı olan genel olarak erkek anlaşılıyor ama kadınların da kadına şiddet yaptığı gerçeğini görelim' deyince buna cevap verilebilir. Bu söylem 'çok cinsiyetçi bir söylem' denildi, ben anlamadım. Ben sosyoloğum, aynı zamanda akademisyenim. 'Cinsiyetçi söylem' kavramının o anlama gelmediğini akademik olarak da biliyoruz ve yapılan davranışla Zahide Yetiş'in söylediği olay kanıtlanmış oldu. Biz sosyal gerçekleri araştırıyoruz, katılmak zorunda değiliz. Gelin kaynana kavgasında da sembolik olarak da olsa bazen fiziken de oluyor, kadının kadına uyguladığı şiddeti görüyoruz. Biz burada erkekleri genelleyelim ve kolektif olarak erkekleri kötüleyelim peşinde değiliz. Ne erkek ne kadın ne çocuk herhangi bir canlıya kötü davrananları eleştiren, kınayan, bunların olmaması için önlemler düşünülen bir komisyonuz. Dün bir erkek milletvekilinin 'Zahide Yetiş'ten bu komisyon ne öğrenecek' demesi inanılmaz abes bir ifade. Kadıncağız dedi ki; 'bizi yönlendirebilirsiniz'. Hiç beklemediğim bir cümleydi. Yani bu müthiş bir şeyi o da öğrenmeye gelmiş." "İnsanlar sadece izlediği için şiddete meyilli olmuyor, bu da bir etken olarak karşımıza çıkıyor" Komisyonda konuşan TRT Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Ziyad Varol da TRT'nin, kamu yayıncılığı sorumluluğu ile hareket ederek, kamera önünde ve kamera arkasında, faaliyet alanlarının tamamında kadın çalışanların varlığını önemsediklerini söyledi. Varol, şöyle konuştu: "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın kadına yönelik şiddete ilişkin içeriklerini yayınlamaktayız. Programlarımızda kadınların yaşamlarını ve mücadelelerini görünür kılıyoruz. Belgesel kanalımızda kadınları, aileyi ön plan çıkartan birçok yapımımız var. Spor kanalımızda kadın sporcularımıza yer verirken özellikle voleybol, hentbol mücadelelerini yayınlıyoruz. Kadına yönelik haberlerde ise kadının toplumda yerini güçlendirmeye öncelik veriyoruz. Kadına ne kadar önem verdiğinizi hissettikçe şiddete yönelik sonuçlar da azalıyor. TRT'de yüzde 34'ü kadın çalışan, elbette bu oran hala düşük bunu da yükseltmek istiyoruz. Yönetimde yer alan kadınların yüzde 28'i orta ve üst düzey yönetici pozisyonunda. Geleceğe dair perspektifimizi kamuoyunu bilinçlendiren ve kadının yerini yücelten bir şekilde sürdürüyoruz. Medyada şiddetin normalleştirilmemesi adına farkındalık çalışmalarımızı sürdürüyoruz." Komisyon Başkanı Cevizoğlu'nun, "Size göre medyanın kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı arttırmada bir fonksiyonu var mı, yoksa medya sadece olanı mı gösteriyor?" sorusuna Varol, "Şiddet öğrenilen bir şey. Hayat bizi bir şekilde dönüştürüyor. Bu nedenle izlediklerimizin bu dönüşümde etkisi olduğunu düşünüyorum. Elbette yayıncılar olarak çocuklarımın neyi izlediğini çok önemsiyorum. Bir kamu yayıncısıyız, bunun da önemli bir sorumluluğu var. Çocuklarımıza izleteceğimiz şeyleri yayınlamak önemli bir yol gösterici olmalı. İnsanlar sadece izlediği için şiddete meyilli olmuyor, bu da bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bazen kötüyü göstererek iyiyi var ediyoruz programlarımızda. Bu noktada da eleştiriye tabi olduğumuzu söyleyebilirim. Elbette haklılık anlamında bir gerekçe değil ama mukayeseli bir çalışma yapılabilir" yanıtı verdi. "Ana akım medyanın Türkiye'de şiddeti azalttığını düşünüyorum" Demirören Genel Yayın Müdürü Murat Yancı ise medyadaki şiddette asıl sorumlunun dijital mecralar olduğunu söyledi. Yancı, yaptıkları haberlerde özenli bir dil kullanmaya çalıştıklarını, dizilerinde de kendi ayakları üzerinde duran, güçlü kadınlara yer vermeye çalıştıklarını belirterek, "Ana akım medya kadına şiddet konusunda en hassas yayıncılığı yapan yer. Üst düzey yöneticilerimizin de çoğu kadın, kadın eli var. Diğer taraftan sınırları belli olamayan yerler var; Youtube, Instagram, Netflix gibi. Biz bu kadar kural içinde yayın yaparken haksız eleştirilere maruz kalıyoruz. Bir sahnemiz yüzünden fırtınalar kopuyor. Diziler, televizyonların ayakta kalması için çok önemli. Bazılarının Türkiye'de ya bir temsilcisi var, bazen o da yok. Hiçbir kurala tabi olmadıkları gibi tepki de almıyorlar" diye konuştu. Şarkıcı Umut Akyürek'in kızının, "Benim uyuşturucuya başlamamın en önemli nedeni Netflix" dediğini belirten Yancı, şu görüşleri savundu: "Ortalığın birbirine girmesi lazım değil mi? Herhangi bir ana akım kanalı beni uyuşturucuya yönlendirdi denilse herkes üstüne gider. RTÜK kurallarına uymakta şikayetimiz yok. Denetimsiz bir yayıncılık yapalım talebimiz yok ama ulusal medya bu şekilde dövülürken sosyal medyada o kadar rezil şeyler var ki. Bana göre bu bir kapitülasyondur. Burada hiçbir yatırım yapmadan zarar veriyorlar ve övgü alıyorlar. Çifte standart var. Bizim tartışmamız gereken bunlar değil mi? Bunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde devam ederse Türkiye'de konuşabileceğiniz ulusal medya kalmayacak. Geçen sene reklam pastasının yüzde 71'i bunlara gitti. Ben ana akım medyanın Türkiye'de şiddeti azalttığını düşünüyorum. 70'lerde 80'lerde şiddet çok legaldi. Evde anne baba döver, sokakta akranı döver, okulda öğretmeni döver. Hiçbir şey olmuyordu. Şiddeti önleyeceksek yasalarla bunu ciddi bir noktaya getirmemiz lazım. Şu an şiddetin azaldığını düşünüyorum, çok iyi bir noktadayız. Kontrolsüz platformlar arttırıyor ama." "Toplumda altta yatan bir şiddet varsa bunun dille tetiklenebileceğini düşünüyorum" Show TV Genel Müdürü Esra Baydar, şu ifadelere yer verdi: "Şiddette medyanın etkisi olduğunu düşünüyorum. Toplumda altta yatan bir şiddet varsa bunun dille tetiklenebileceğini düşünüyorum. Fakat hiçbir şey tek başına etken olmaz. Ülke olarak ciddi bir kadına şiddet problemi var. Bu yüzden dizi ve programlarda bunu nasıl ele aldığımız daha önemli bir hale geliyor. Haberlerde ise ülkede olanları vermek zorundayız. Bahar dizimizin ana hedefi güçlü bir kadın hikayesini aktarmaktı. Türkiye'de kadınların dizi izleme pratiklerinde odaklanmış olduğunu gösteriyor bu yüzden dizideki sahnelerin önemli olduğunu düşünüyorum. Kendi üzerimize düşeni çoğunlukla yapmaya çalışan sorumlu bir yayıncılık yaptığımızı düşünüyorum." "Şiddet konusunda çok kötü bir gidişat olduğunu düşünüyorum" TV 8 Genel Müdürü Aslı Çini Yaşaroğlu ise şunları söyledi: "Bugün geldiğimiz noktada şiddet konusunda çok kötü bir gidişat olduğunu düşünüyorum. Şiddet psikolojisi ile yaşayan insanlara dönüştük. Çok denetimsiz bir sosyal medya var ama şiddet gösteren insanların anında salıverilip sosyal medya örgütlenmesi ile tekrar hapse girdiği de bir dönemdeyiz. İş sadece medyaya değil devlet kurumları ile ortak bir çalışma ile çözülebilir. Bizim kanalımız eğlence üzerine. Bunu yaparken de toplumsal sorunları atlamamaya özen gösteriyoruz. Cinsiyetten ziyade ne kadar çalıştığınız çok önemli diye düşünüyorum ben bir ayrımcılık yaşamadım. Sadece medya biraz kadınları dişilikten uzaklaştıran bir sektör. O da bir anlamda kadınların işine de yarıyor ve ayrımcılığı önlüyor." "Yeni medya araçları şiddeti sadece göstermiyor deneyimlenmesine de olanak sağlıyor" ATV Genel Müdürü Ali Türkaslan, şunları söyledi: "Kadınların potansiyellerini tam olarak kullanabilmesi daha aydınlık bir gelecek sunacaktır. Medyanın işlevi de eğitim, eğlendirme, sosyalleştirme gibi adımlar taşır. Medya ve kültür birbirine bağlı iki kavramdır. Aile de kültürün aktarılmasında merkezi bir rol oynar. Aile bireylerinin sağlıklı ilişkiler geliştirmesi kadına şiddetin önlenmesinde en önemli basamaktır. Medyanın rolünün farkındayız. İçeriklerimizde aileyi korumak, adalet ve eşitlik ilkelerini koruyan yaklaşımlar gösteriyoruz. Şiddet ve istismar konularında içeriklerimizi dikkatle inceliyoruz. Kadınların haklarını savunması için medya içerikleri önemli bir sorumluluk taşıyor. Mağdurlara hak arama konusunda yardımcı olmanın önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Projelerimizde kadın erkek ilişkilerine özen gösteriyoruz. Ancak bunların ticari içerikler olduğu unutulmamalıdır. Şiddetin cezasız kalmayacağı mesajını vermeye özen gösteriyoruz. Denetimsiz yeni medya araçları şiddeti sadece göstermiyor deneyimlenmesine de olanak sağlıyor. Bu nedenle ailelerin ve devletin daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Çocuklara medya okuryazarlığı kazandırılmalı. Dijital oyunların etkisi çok önemli bir konu. Bunun psikolojik sonuçları üzerinde durulabilir. Kadına şiddeti yok saymak yerini varlığını kabul ederek medya desteği de sağlanmalıdır. Mağdurların yalnız olmadığı gösterilmelidir." "Dizilere ilişkin son iki aldığımız ceza doğruydu yani, alırdık" Star TV Televizyon Yayınları ve Programlarından Sorumlu Müdürü Şebnem Açıkalın ise "Türkiye, Dünya'da en fazla televizyon izleme süresine sahip olan ülkelerden birisi bu yüzden çok önemli. Bazen niyetler böyleyken gündüz kuşağında ya da dizilerde sahnenin şehvetine engel olmayınca da cezasını ödüyoruz. Hepimiz bu şiddetten şikayet ediyoruz ama topluca bir sorumluluk duygusu yaratma seferberliği içinde değiliz" diye konuştu. "Şiddeti asla romantize etmiyoruz, meşrulaştırmıyoruz" NOW TV Türkiye Programlama ve İçerik Alımları Direktörü Fulya Tiryakioğlu Baykal, şunları söyledi: "Şiddet görmezden gelemeyeceğimiz bir konu. Gerçekçi ve etkileyici içerikler ile farkındalık yaratmayı istiyoruz. Şiddeti asla romantize etmiyoruz, meşrulaştırmıyoruz. Hikaye bütünlüğü kapsamında yayınlanan sahnelerde de altyazı olarak '184'ü arayın' yazısı geçiyoruz ve hikaye sonunda bu karakterleri asla kahramanlaştırmıyoruz. Gündüz kuşağında ise sağlık, yaşam, yemek programlarımız var. Bu programların ana amacı izleyicilerin keyifli vakit geçirmesi ve saygılı içerikler üretmek. Farklı şiddet türlerine de dikkat çektiğimiz sahnelere yer veriyoruz. Hikayelerimizde kadın karakterlerin güçlenme süreçlerine de yer veriyoruz." NOW Haber Ankara Temsilcisi Tülay Ünal Öçten ise, "Üçte ikisi kadın muhabirlerimiz, yöneticilerimiz, editörlerimizle kadınların mücadelesinde yanlarındayız. Rehberimiz tabi ki insan hakları. Şiddete sıfır tolerans ile hareket ediyoruz. Sistemde aksaklık varsa ona dikkat çekerek takip ediyoruz. Kadınların şüpheli ölümleri durumunda adalet arayışını konu ediniyoruz. Koruma kararlarına rağmen işlenen cinayetleri, cezasızlık algısını güçlendirecek yargı kararlarını gündeme taşıyoruz. Hukukçulara, siyasetçilere, sivil toplum örgütlerine yer veriyoruz. Seslerde son derece seçiciyiz. Cinayeti haklı gösterecek ifadelere yer vermiyoruz. Kadına yönelik şiddet haberlerinde RTÜK tarafından herhangi bir ceza ile karşılaşmadık" dedi. Cevizoğlu'ndan 'açık mikrofon kazası' önlemi Geçtiğimiz haftalarda TBMM’de Dijital Mecralar Komisyonu'nda, Komisyon Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, toplantı yeter sayısının olmadığını görünce komisyon üyesi vekilleri telefonla aramış, bir milletvekiline telefonda söylediği, "Muammer Abi, komisyon yeter sayısını bulamadık geç kapanınca. Yakındaysan gel, sonra yine çıkarsın… Tamam abi bekliyoruz" sözleri tepkilere neden olmuştu. Genel Kurul'un dün geç saatte bitmesi nedeniyle bazı milletvekillerinin geç kaldığı Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu'nda, Başkan Hulki Cevizoğlu'nun yanındaki vekil ve görevlilerle kağıda yazarak haberleşmesi, "benzer bir mikrofon kazasının yaşanması önlemek" olarak yorumlandı.