Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan: “Türkiye bir deprem ülkesidir, ancak bir felaketler ülkesi olmamalıdır”
6 Şubat Depremlerinin ikinci yılında Hatay’a giden Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Biz depremin ikinci yılında bölge ziyaretlerimizde pek çok yaranın sarıldığını ümit ediyorduk. Hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar bizlere bunu işaret ediyordu. Fakat bugün karşılaştığımız tablo bunun tam aksine karşımızda sadece bir doğal afet değil, birbirine eklemlenmiş ihmaller zinciri, siyasi menfaatlere kurban edilmiş şehirler ve belirsizliklerle dolu kocaman bir yıkım tablosu var.” dedi.
(ANKARA)- 6 Şubat Depremlerinin ikinci yılında Hatay’a giden Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Biz depremin ikinci yılında bölge ziyaretlerimizde pek çok yaranın sarıldığını ümit ediyorduk. Hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar bizlere bunu işaret ediyordu. Fakat bugün karşılaştığımız tablo bunun tam aksine karşımızda sadece bir doğal afet değil, birbirine eklemlenmiş ihmaller zinciri, siyasi menfaatlere kurban edilmiş şehirler ve belirsizliklerle dolu kocaman bir yıkım tablosu var.” dedi. 6 Şubat Depremlerinin ikinci yılında Hatay’a giden Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Uzunçarşı esnafı ve vatandaşları ziyaret ederek konteyner kentlerde yaşayan depremzede ailelerle bir araya geldi. Deprem bölgeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Arıkan şunları ifade etti: "Biz depremin ikinci yılında bölge ziyaretlerimizde pek çok yaranın sarıldığını ümit ediyorduk. Hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar bizlere bunu işaret ediyordu. Fakat bugün karşılaştığımız tablo bunun tam aksine karşımızda sadece bir doğal afet değil, birbirine eklemlenmiş ihmaller zinciri, siyasi menfaatlere kurban edilmiş şehirler ve belirsizliklerle dolu kocaman bir yıkım tablosu var. "Deprem bölgelerinde hayat normale dönmüş değil" Tam arkamda konteyner kent var, insanlarımızı dinledik, esnaflarımıza uğradık, dertlerini dinledik. Manzara şu; 6 Şubat depremlerinin oluşturduğu mağduriyetler maalesef Hatay'da da diğer illerimizde de büyük oranda devam ediyor. Elbette medyaya yansıyanlar kadarıyla yapılan konutlara yerleşen vatandaşlarımız var. Yapılan bazı çalışmaları da burada gördük ama büyük oranda bölgede hayat henüz normale dönmüş değil.Konteynerler maalesef üzülerek ifade ediyorum kalıcı hale gelmiş vaziyette. Konteynırlarda yaşayan insanlarımızın sayısında düşme söz konusu değil. Konteyner sayılarımızda düşme söz konusu değil. Konteyner kentlerde elektrik, su, altyapı problemleri hala devam ediyor. TOKİ’nin şehirdeki diğer ihalelerin dağıtımında süreç şeffaf değil, ihaleleri kim alıyor, neye mal oluyor açıklanmıyor. "Hatay adeta bir şantiye alanına dönmüş durumda" Şehirde gün boy gördük. Çok ciddi bir trafik problemi var. Bölgede yapılan çalışmalar sonucu özellikle ağır vasıta araçların yoğunluğu ve trafiği aksatması gözümüzden kaçmadı. Hatay'da yapılan faaliyetler nedeniyle şehir çok ciddi bir şekilde toz bulutuna bürünmüş vaziyette. İşletmelerin hemen yanında taş ocakları, hazır beton tesisleri ciddi mağduriyetlere yol açıyor. Hatay adeta bir şantiye alanına dönmüş durumda. "Esnaflarımız vergilerini ödemek için büyük sıkıntılar çekiyorlar" Bölgedeki bugün dikkatimizi çeken bir diğer husus mücbir sebep uygulaması. Esnaflarımız vergilerini ödemek için büyük sıkıntılar çekiyorlar. Ancak Maliye Bakanlığı üç ay gibi altı ay gibi uzatmalarla esnaflar arasında ciddi problemler oluşturuyorlar. Bu durum esnaf ve iş insanlarının geleceğe matuf kaygılarını artırmakta. Hatay ve diğer deprem illerinde iş sorunu işsizlik sorunu da her geçen gün artarak devam ediyor. Esnaf konteyner çarşılarda iş yapmaya çalışıyor. Eğer bu iş yerleri muhafaza edilmezse, bu esnafların sıkıntıları giderilmezse birçok esnafımız hatayı terk edeceğini bugün bizlere ifade ettiler. "Deprem bölgesinde insanların umudu kalmadı Deprem bölgesinde belki de en önemli sıkıntı umutsuzluk, insanların geleceğe dair umutsuz olması. Hatay'da hiç kimse 3 yıl sonrasını hayal edemiyor. Belirsizlik nedeniyle insanlar gelecek planı yapamıyorlar. Şehirde güvensizlik her geçen gün artıyor. Sürekli belirsiz açıklamalar insanlarımızı karamsarlığa itmeye devam ediyor. Bugün burada, 6 Şubat'ta kaybettiklerimizi anacak vatandaşlarımızın acılarını paylaşacağız. Ama bugün buraya, bölgeye bir hafta boyunca yaptığımız ziyaretlerde sadece bunlar için gelmedik. Verilen sözleri unutturmamak, yerine getirilmesini sağlamak, takipçisi olmak için bölgeyi ziyaret ediyoruz. Yeni acıların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması için çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Buradan 6 Şubat'ın ikinci yılında bütün Türkiye'ye Hataylıların. Adıyamanlıların, Kahramanmaraşlılar, sesimi duyan var mı feryadıyla seslenmek istiyorum. "Hataylının sesini duyan var mı?" Hataylının sesini duyan var mı? Adıyamanlının sesini duyan var mı? Kahramanmaraşlının sesini duyan var mı? Malatyalının sesini duyan var mı? Depremde çocuğunu kaybetmiş babanın sesini duyan var mı? Hala cenazesine ulaşamamış insanların feryadını, sesini duyan var mı? Her depremden sonra enkazın başında canla başla gayret eden görevlilerin cılız da olsa bir karşılık bulabilmek, bir yaşam belirtisi bulabilmek için ağızlarından dökülen bu çağrıyı, bu soruyu, bu haykırışı ben de henüz deprem olmadan, afetten sonra değil, öncesinden haykırıyorum. Sesimizi duyan var mı hepimize büyük bedeller ödeten, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin ardından iş başına gelen, 23 yıldır ülkeyi yöneten ancak Türkiye'yi depremleri dirençli hale getirmek için üzerine düşeni yapmayan iktidara sesleniyorum. Sesimizi duyan var mı? "Bir kere de felaketten önce milletimizin sesini duyun" Felaket ve katliama dönüşen her büyük depremden sonra duyduğumuz bu haykırışı bundan sonraki depremlerde duymamak için bu kez depremden önce bunu yapmak istiyorum. Bir kere de felaketten önce milletimizin sesini duyun. Bir kereden önce insanların sesine kulak verin, bilim insanlarının uyarılarına kulak verin. Biz Saadet Partililer olarak, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılında insanlarımızın sesini duyurmak için haykırıyoruz. "Türkiye bir deprem ülkesidir. Ancak bir felaketler ülkesi olmamalıdır" Türkiye bir deprem ülkesidir. Ancak bir felaketler ülkesi olmamalıdır. Bizim aziz milletimiz bizim Hataylı, Adıyamanlı hemşerimiz en iyisini hak etmektedir. Bunun temeli için, bunun temini için son takatimize kadar çalışacağız. 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Geride kalanların acılarını paylaşıyorum. Depremde etkilenen tüm illerimizi düğün evi gibi cıvıl cıvıl yapana kadar, bu çocuklarımızın yüzlerini güldürene kadar, esnafımızı gününden emin olana kadar, şehirde rahat bir nefes alabilene kadar Saadet Partisi olarak çalışacağımıza sizlerin huzurunda söz veriyoruz.” Arıkan, konteyner kent ziyaretinin ardından deprem şehitleri mezarlığını ziyaret etti.