Özgür Özel, DEVA Partisi'ni ziyaret etti... Ali Babacan: "Herhangi bir partinin kendi iç süreciyle ilgili dışarıdan bir yorum yapmamız mümkün olmaz"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ziyaret etti. Babacan, "Biz CHP olarak yola devam ediyoruz adayımız da budur, gelin bize katılın ortak olun tutumu ilerideki olası ittifakları zora sokabilir" yorumuna ilişkin olarak, "Kuşkusuz her siyasi partinin kendi cumhurbaşkanı adayı belirlemeyle ilgili süreci kendi iç sürecidir. Ve her partide birbirinin kendi iç sürecine saygı duyar. Ve izler. Yani bizim herhangi bir partinin kendi iç süreciyle ilgili dışarıdan bir yorum yapmamız mümkün olmaz. Ama öte yandan da ittifaklar, ortak adaylıklar bunlar 2018 ve 2023 seçimlerinin gerçekleri. Benim ifadelerim DEVA Partisi veya CHP'ye özel değil genel bir değerlendirmeydi" dedi.
(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ziyaret etti. Babacan, "Biz CHP olarak yola devam ediyoruz adayımız da budur, gelin bize katılın ortak olun tutumu ilerideki olası ittifakları zora sokabilir" yorumuna ilişkin olarak, "Kuşkusuz her siyasi partinin kendi cumhurbaşkanı adayı belirlemeyle ilgili süreci kendi iç sürecidir. Ve her partide birbirinin kendi iç sürecine saygı duyar. Ve izler. Yani bizim herhangi bir partinin kendi iç süreciyle ilgili dışarıdan bir yorum yapmamız mümkün olmaz. Ama öte yandan da ittifaklar, ortak adaylıklar bunlar 2018 ve 2023 seçimlerinin gerçekleri. Benim ifadelerim DEVA Partisi veya CHP'ye özel değil genel bir değerlendirmeydi" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi'ne hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Özel'e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftci ve Ensar Aytekin eşlik etti. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyet ise Özel'i kapıda karşıladı. Ziyaretin ardından Özel ve Babacan açıklamalarda bulundu. Babacan, ziyarete ilişkin olarak, "Değerli Genel Başkanın genel başkan seçildikten sonraki genel merkezimize yapmış olduğu ilk ziyaret. Biliyorsunuz geçtiğimiz temmuz ayında ben bir hayırlı olsun ziyaretine gelmiştim. Bugün de ekim ayında gerçekleştirdiğimiz kongremizden sonra bir iadeyiziyaret olmuş oldu bugün. Türkiye'nin sorunları oldukça büyük, gittikçe büyüyor. Her geçen ay mevcut sorunlara yenileri ekleniyor. Bugünkü görüşmemizde ülkenin genel durumunu karşılıklı olarak değerlendirdik. Ortak kaygılarımızı paylaştık. Gerçekten vatandaşlarımızın aslında bir numaralı gündemi şöyle sokağa çıkıp kime sorsanız 100 kişiye sorun en az yarısı geçim sıkıntısıyla ilgili, ekonomiyle ilgili sorunlardan bahsediyor. İşsizlik diyorlar, fakirlik, fukaralık çok çok yaygınlaşmış durumda ülkede. Ve ülkemizin aslında gerçek sahici gündemi bu. Bir numaralı gündemi bu. Ama sebeplere dönüp baktığımızda, niye bu sorunları yaşıyor Türkiye diye baktığımızda, hukuk ve adaletle ilgili ne kadar sorun varsa bu dönüyor dolaşıyor mutlaka ekonomiyi vuruyor. Hukuk ve adaletle ilgili neredeyiz diye baktığımızda da son iki haftada biliyorsunuz hukukun üstünlüğü endeksli açıklandı, şeffaflık endeksi açıklandı uluslararası endeksler ve her ikisinde de Türkiye diplerde" diye konuştu. "Bu baskılar hiçbirimizi yıldırmayacak" Babacan şöyle devam etti: "Hukukta ve adalette belli bir performansı, belli bir noktayı yakalayamayınca ekonomide başarı elde etmek mümkün değil. Olmadı, olmayacak da. Özellikle bu son aylarda gittikçe yoğunlaşan bir şekilde iktidarın yargı yoluyla muhalefet üzerinde oluşturduğu baskı, belediyeler üzerinde oluşturduğu baskı, medya üzerinde, gazeteciler üzerinde oluşturduğu baskı, sivil toplum ve iş dünyası üzerinde oluşturduğu baskı ve nihayetinde sanat camiası üzerinde oluşturduğu baskı kabul edilebilir değil. Bir ülkede demokrasinin iyi işleyip işlemediğinin en önemli iki göstergesi; bir özgürlüklerdir yani ifade özgürlüğü, basın özgürlüğüdür. Bir de hukuk yargı, işliyor mu, işlemiyor mu, demokrasinin en önemli belki iki ölçütü bu. Ve bir iktidar özellikle yargı yoluyla yani güçler ayrılığını yok sayarcasına, denge kontrol sistemini tamamen çöpe atmış bir vaziyette iktidarını sürdürme için yargıyı kullanıyorsak, yargı sopasını muhalefetin üzerinde, medyanın üzerinde sürekli tutuyorsa bu kabul edilebilir bir durum değil. Ve bu konularda biz kategorik bir şekilde hangi parti olursa olsun, hangi parti üzerinde bir yargı süreci, haksız, hukuksuz bir yargı süreci işletilirse işletilsin mutlaka biz o partinin yanında yer alıyoruz. Desteğimizi açık bir şekilde ortaya koyuyoruz. Gerek fiili etkinliklerde bulunarak gerek güçlü hukukçu ekibimizin verdiği destekler hep duruşumuzu açık şekilde ortaya koyuyoruz. CHP'nin gerçekten geçtiğimiz süreç içerisinde yargı yoluyla yoğun bir baskı altına alınmaya çalışıldığını görüyoruz. Belediyelerle ilgili belediye meclis üyeleriyle ilgili gittikçe yoğunlaşan bir baskı var. Başka partiler üzerinde baskı var. Ama bu baskılar hiçbirimizi yıldırmayacak. Ne kadar çok baskı gelirse gelsin Türkiye'de demokrasinin, hukukun, adaletin savunucusu olmak zorundayız. Muhalefetteki siyasi partilerinin en önemli varlık sebebi kim ne derse desin Türkiye'de özgürlükleri savunmak, yaşatmak hukuk ve adalet mücadelesinden de asla vazgeçmemek. Bu konularda güzel bir görüş alışverişinde bulunduk. Aslında yaklaşımlarımızın ne kadar birbirine yakın olduğunu da bu görüşmemizde tekrar teyit etmiş olduk." "Bizim herhangi bir partinin kendi iç süreciyle ilgili dışarıdan bir yorum yapmamız mümkün olmaz" Ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Babacan, "Biz CHP olarak yola devam ediyoruz adayımız da budur, gelin bize katılın ortak olun tutumu ilerideki olası ittifakları zora sokabilir" yorumu ve "CHP'nin ön seçim sürecine ilişkin iki partinin bir müzakere, iş birliği süreci olabilir mi" sorusuna şu yanıtı verdi: "2017'de anayasa değişti. 2018'de mevcut sistemle bir seçime gidildi. Arkasından kanun değişikliği yapıldı. Ve daha sonra 2023 seçimlerine gidildi. Bu yeni sistemde kuşkusuz cumhurbaşkanlığı adaylığı son derece önemli bir konu. Eskiden eski sistemde başbakanlık gerçekten önemli bir görevdi. Siyasi partiler ve genel başkanlar ülkenin başbakan olma hedefi ve iddiasıyla yarışıyordu. Kuşkusuz her siyasi partinin kendi cumhurbaşkanı adayı belirlemeyle ilgili süreci kendi iç sürecidir. Ve her parti de birbirinin kendi iç sürecine saygı duyar. Ve izler. Yani bizim herhangi bir partinin kendi iç süreciyle ilgili dışarıdan yorum yapmamız mümkün olmaz. Ama öte yandan ittifaklar, ortak adaylıklar bunlar da 2018 ve 2023 seçimlerinin gerçekleri. Benim ifadelerim genel bir değerlendirmeydi. DEVA Partisi veya CHP'ye özel değil genel bir değerlendirmeydi. Sözlerim belki o genel değerlendirme içerisinde anlaşması daha uygun olur diye düşünüyorum." " Erdoğan'ın tekrar aday olmasının biz doğru olmadığını düşünüyoruz" Babacan, mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sonraki seçimde aday olup olamayacağı yönündeki soruya şu yanıtı verdi: "Hukukun olmadığı, hukukun yok sayıldığı bir demokrasi eğer sadece sandıktan ibaret görürsek ülkeyi kaosa bile götürebilir. Yani seçilmişlerin, ben seçilmişim, hukuk tanımam istediğimi yaparım tarzıyla ülkeyi yönetmesi bu ülkeyi gerçekten büyük bir bataklığa sürükleyebilir. İlkesel açıdan baktığımızda burada bir anayasa var. Ve bu anayasaya göre değerlendirmemiz Sayın Erdoğan'ın şu anda üçüncü dönemi. Ve biz bununla ilgili YSK'ya dilekçe vermiş bir siyasi partiyiz. YSK başka türlü değerlendirdi. Biz katılmıyoruz. Hukuki açıdan değerlendirme yaptığımızda tekrar adaylık hakkının erken seçimle dahi olmayacağı konusunda tutarlı bir çigimiz var. Yakın tarihimizde dünyanın pek çok coğrafyasında tespit edilmiş bir gerçek ki devlet gücünü uzun süre kullanmak güç zehirlenmesine sebep oluyor. Ve bu sürenin aslında AK Parti'nin kuruluş ilkelerinde üç dönem olarak tanımlanmış olduğunu unutmuyoruz. AK Parti'nin kuruluş tüzüğünde üç dönem vardır ve bu üç dönem kuralı genel başkan için konmuştur. Erdoğan'ın altında imzası vardır. Ve biz bunları öngörerek üç dönem kuralını o zaman koymuştuk. Tekrar aday olmasının biz doğru olmadığını düşünüyoruz." "Bu ülke için, hukuk için, adalet için geri dağılımının düzelmesi için sesin daha yüksek çıkması gerekiyor" Babacan, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın “Tutuklamalara sürekli yenileri ekleniyor. Ancak infial yaratan olaylarda suçlular kolayca serbest bırakılıyor” sözlerinin sorulması üzerine şunları kaydetti: "Hükümet iş dünyasını da ciddi bir baskı altına almış durumda. Ne kadar çok işçi çalıştırıyorsan ne kadar büyük işin varsa bu baskı o kadar büyük olabiliyor. Fakat önemli olan şu; yani Türkiye'de biz bir avuç zengin insan mı olsun istiyoruz ya da Türkiye topyekun zenginleşsin mi istiyoruz? Bu yargı sopasının kullanıldığı sadece hükümet destekli firmaların iş yapabildiği, diğerlerinin gittikçe işlerinin zorlaştığı bir ülke. Ancak gelir dağılımının bozulduğu, fakir fukaralığının arttığı ama bir avuç renginin kaldığı bir ülke haline gelir. Dolayısıyla burada iş dünyası gerçekten şeffaf, rekabet içerisinde bir iş ortamı istiyorsa, hukukun, adaletin işlediği bir iş ortamı istiyorsa ve ülkenin topyekun zenginleşmesini istiyorsa o zaman memleket meseleleriyle ilgili biraz daha seslerinin güçlü olması lazım. Dolayısıyla TÜSİAD'ın bugünkü yaptığı açıklama olumludur. Belki evet diyoruz ama yetmez diyoruz. Daha güçlü ses istiyoruz. Çünkü esnafın KOBİ'lerin sesi bu ülkenin yarınlarının sesidir. Bu ülke için, hukuk için, adalet için geri dağılımının düzelmesi için bu sesin daha yüksek çıkması gerekiyor."