Madımak Katliamı'nın faillerinin salıverilmesine Aleviler'den tepki: "Bu dava, insanlık davası olarak devam edecek ve biz 'bitti' demeden bitmeyecek"
Madımak Katliamı'nın faillerinin salıverilmesine tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, "Bu dava Sivas davası, insanlık davası olarak devam edecek ve biz bitti demeden bitmeyecek" ifadelerini kullandı.
(ANKARA)- Madımak Katliamı'nın faillerinin salıverilmesine tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, "Bu dava Sivas davası, insanlık davası olarak devam edecek ve biz bitti demeden bitmeyecek" ifadelerini kullandı. 1993 yılında Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin radikal İslamcı bir grup tarafından yakılması sonucunda çoğunluğu Alevi olan 33 insanın yanarak ve dumanda boğularak can verdiği katliam olarak bilinen Madımak Katliam’ı nın faillerinden ağırlaştırırmış müebbet ile hükümlü Yunis Karataş, ''koşullu salıverilme'' hükümlerinden yararlanmak için başvurduğu Anayasa Mahkemesi, "terör suçlusu" sayılamayacağına hükmederek tahliye yolunu açtı. Bu karar doğrultusunda Madımak Katliam’ından 32 yıl sonra ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 23 kişiden 17’si tahliye edildi. Cezaevinde olan hükümlü sayısı 6’ya düştü. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, katliamın faillerinin tahliyesine tepki koymak amacıyla Ankara’daki Karşıyaka Mezarlığı’nda bulunan Anıt Mezar önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması için toplanan Alevi vatandaşlar ''Sivas’ın ışığı sönmeyecek'', ''Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar'' ve "AKP, halka hesap verecek" sloganları attı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, yapmış olduğu basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "2 Temmuz 1993'te yakılan Madımak Oteli'nin ne ışığı söndü, ne ateşi söndü, ne de dumanı dağıldı bu ülkeden. O gün o katliamı tezgahlayanlar, o gün 33 canımızı 8 saatlik canlı yayınlarda katledenler bugün aramızda serbest bir şekilde dolaşıyorlar. O günden bugüne Sivas için adalet, herkes için adalet şiarıyla vermiş olduğumuz mücadele devam ediyor. Ancak sloganımız sadece bu değildi. Sloganımız, 'Madımak'ı, Sivas'ı yakanlar AKP'yi kuranlardır' demiştik. O gün o katillerin eline çakmağı verenler, benzin bidonunu tutuşturanlar, daha sonra mahkemelerde o katilleri savunanlar her biri devletin önemli kademelerinde görev aldılar almaya devam ediyorlar. Şimdi de onlardan geriye kalan katilleri serbest bırakan aynı zihniyet. Yakanlar da, aklayanlar da, serbest bırakanlar da aynıdır. Sivas için sağlanamayan adalet, Sivas için sağlayamadığımız adalet hiçbir şey için sağlanamadı. Dolayısıyla biz eğer Sivas için adaleti sağlayabilseydik, Sivas'la yüzleşilmesini sağlayabilseydik, Sivas öncesi ve Sivas sonrası bütün katliamlarla yüzleşebilecektik. Bugün bu ülkede demokrasinin yoksunluğu, demokrasinin olmayışı, açlığın, sefaletin, yoksulluğun diz boyu olması, yaşanan krizler, adaletin olmaması, eşitliğin olmaması ve yaşadığımız tüm çürümüşlüğün ana nedeni Sivas ile hesaplaşamamaktır. Çünkü biz Sivas'ta katili kuyruğundan yakalamıştık ve peşini bırakmayacaktık. Bırakmayacağız da sözümüz var. Onlar Sivas-Madımak davasını zaman aşımına uğratmış olabilirler. Biz uğratmadık, uğratmayacağız. Bu dava Sivas davası, insanlık davası olarak devam edecek. Biz 'bitti' demeden bitmeyecek sevgili canlar. Bugün buradan bunun başlangıcını bir kez daha veriyoruz. Bugün yeniden başlıyoruz. Sevgili canlar, asla ve asla Sivas'la hesaplaşmaktan, onun öncesinde ve sonrasında yaşanan katliamlarla hesaplaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu ceberut yapılara, bu ırkçı, bu faşist, hani çok kızıyorlar ya, o nedenle hakkımızda soruşturmalar açıyorlar ya, buradan bir kez daha söylüyorum; bu gerici, bu ırkçı, bu şeriatçı, bu faşist düzen, bu faşist anlayışla mücadele etmekten asla geri durmayacağız. Bir kez daha ikramımızı burada tazeliyoruz. Yarından itibaren bütün kurumlarımıza pankartlarımızı asacağız ve genel merkezimizde yarından itibaren nöbet başlatacağız. Türkiye'nin dört bir yanına, dünyanın dört bir yanına bu eylemleri devam ettireceğiz." "Ölene kadar bu sanıkların tutuklu kalması gerektiği terörle mücadele yasasında açıkça yazıyor" Erçe'den sonra söz alan Madımak Katliamı'nda hayatını kaybedenlerin ailelerinin avukatlığını yapan Şenal Sarıhan, faillerin terör suçlusu olduğunun açık bir biçimde ortada olduğunu ve bu nedenle de faillerin ölene kadar cezevinde kalmaları gerektiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Açıkça eylemin insanlığa karşı suç olmasına rağmen, açıkça bir terör eylemi olduğu belli olmasına rağmen, hiçbir şey yoksa bugün bu sabah televizyonlarda yanmakta olan otel ve çığlık atmakta olan bir takım saldırganların fotoğrafları bile bu eylemin bir terör eylemi olduğunu açıkça göstermişken şimdi hukukun açıklarından yola çıkılarak sanıklar bir bir değil, artık toplu toplu salındılar. Biliyorsunuz iki sanık daha bırakılmıştı. Cumhurbaşkanlığı affıyla. Biz onun peşine düştük. Danıştay'da dava açtık. Dava halen yürüyor. Şimdi şartlı salınma gibi aslında bu sanıkların yararlanmaması gereken bir maddeden şartlı salınma kararı çıktı. Bu kararın yolunu Anayasa Mahkemesi açtı ve infaz hakimlikleri farklı kararlar vermelerine rağmen sonuç olarak sanıkların bildiğimiz kadarıyla on yedisini tahliye etti. Eğer şartlı salınma olarak hakları olduğu inancında iseler ki alınan ceza biliyorsunuz ki idamdı. İdama da karşıyız, onu da ifade etmek isterim. Ağırlaştırılmış müebbete dönmüştü. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına herhangi bir biçimde indirim olmayacağı ve ölene kadar bu sanıkların tutuklu kalması gerektiği terörle mücadele yasasında açıkça yazıyor olmasına rağmen bunlar normal, örgütsüz bir biçimde eylem yaptılar gibi, katliam yaptılar gibi değerlendirildi. Sanıklar şartlı salınma hakkından yararlandırıldı." "Ülkeyi yönetenlerin utancı olmalı" Sarıhan'dan sonra söz alan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, faillerin salıverilmesinin bir utanç olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Utanç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bu ülkede insan yakmak, insan katletmek, canilik yapmak, katilik yapmanın utancını yaşıyoruz ve bunların hukuk önünde, adalet önünde gerçek anlamda yargılanmamasının utancını yaşıyoruz. Bu ülkeyi yönetenlerin utancı olmalı bu. Bu ülkeyi yönetenlerin Sivas'ta 33 canımızı yakarken, Maraş'ta, Çorum'da ve nice katliamlarda canlarımızı yakarken onların utanması lazım." "Devlet hesap vermelidir" Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eşit Başkan Hüseyin Mat, Alevilerin can verdiği katliamlara ilişkin devletin hesap vermesi gerektiğini belirterek, " "Burada bizim tek talebimiz katillerin hesap vermesi değildir. O katilleri koruyan, kollayan, oraya götüren, organize eden, eline avucuna çakmağı veren, benzin bidonunu veren, onların avukatlığını yapan asıl resmi devlet ideolojisidir. Burada hesap vermesi gereken sadece o katiller değildir. Dersim soykırımından bugüne kadar yaşanan bütün katliamların sorumlusu olan bizzat devlet hesap vermelidir" ifadelerini kullandı. "Barış isteniyorsa Aleviler ile de barışmak zorundalar" ''Eğer toplumsal bir barış isteniyorsa Aleviler ile de barışılması gerektiğini'' kaydeden Mat, "Barıştan bahsediliyor. Bu ülkede barışı en çok da Aleviler ister. Çünkü alevilerin tanrısı da peygamberi de topraklardan, bayraklardan devletlerden daha kutsal olan insanın yaşam hakkıdır. Böyle bir inanca öğretiye sahip olan Aleviler tabii ki barışı ister. Ama şunu herkes de bilsin, Türkiye'nin barışı sadece Diyarbakır'dan geçmez. Dersim'den Hacı Bektaş'tan, Sivas'tan, Maraş'tan, Çorum'dan da geçtiği bilinmeli. Toplumsal, onurlu bir barış isteniyorsa Aleviler ile de barışmak zorundalar" dedi. "Meclis'te kendilerine yer buldular" Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, ''Aleviler'e yönelik yapılan katliamların faillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kendilerine yer bulduklarını ve katledilen Alevilerin suçlu konuma getirildiğini'' savundu. Geçmez, "12 Eylülcüler, Turgut Özal'lar, Tansu Çiller'ler bu günleri hazırlayanlardı biz o günde itiraz ediyorduk, bugün de itiraz ediyoruz. Maraş'ın katliamını yapanlar, Çorum'un katliamını yapanlar Meclis'te kendilerine yer buldular, birçok yere geldiler. Maraş'ta katledilen canlarımız, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi'de katledilen canlarımız ne yazık ki suçlu konuma getirildiler. Türkiye bu şekil davranmakla asla kendisini bir yere taşıyamaz" ifadelerini kullandı.