İzmir Kadın Platformu’ndan iktidara ‘6 Şubat’ mesajı: Unutmayacağız, affetmeyeceğiz
İzmir Kadın Platformu, 6 Şubat felaketinin ikinci yılında düzenlenen eylemle iktidara seslendi. Platform adına açıklamayı yapan Nuray Öztürk, 6 Şubat faillerinin hala cezalarını almadığını belirterek “Yıkılan binalarla ilgili soruşturma ve dava süreçleri hala devam ediyor. Depremde yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışı bile isteye uzatılıyor. Yitirdiğimiz binlerce canın hesabını sorana dek ne unutacak ne de affedeceğiz” dedi.
(İZMİR) – İzmir Kadın Platformu, 6 Şubat felaketinin ikinci yılında düzenlenen eylemle iktidara seslendi. Platform adına açıklamayı yapan Nuray Öztürk, 6 Şubat faillerinin hala cezalarını almadığını belirterek “Yıkılan binalarla ilgili soruşturma ve dava süreçleri hala devam ediyor. Depremde yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışı bile isteye uzatılıyor. Yitirdiğimiz binlerce canın hesabını sorana dek ne unutacak ne de affedeceğiz” dedi. İzmir Kadın Platformu, Kahramanmaraş merkezli, 11 iyi etkileyen, 53 bin 500 kişinin hayatını kaybettiği ve 100 binin üzerinde vatandaşın yaralandığı asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin ikinci yılı nedeniyle basın açıklaması ve yürüyüş düzenledi. Kıbrıs Şehirleri Caddesi’nde bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünden Alsancak Liman’a yürüyen kadınlar, ‘Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok” sloganıyla sorumların yargılanması çağrısında bulundular. İzmir Kadın Platformu adına açıklamayı Nuray Öztürk okurken Öztürk, deprem sonrasında yaraların sarılmadığını, yaşam koşullarının iyileşmediğini ve mevcut durumun en çok kadınlar ve çocuklar üzerinde olumsuz etki yarattığını söyledi. "Deprem davalarında da beraat ve iyi hal indirimleri uygulanıyor" Deprem bölgesinde hala konteynerde yaşayanların olduğunu hatırlatan Öztürk, yürütülen davalarda sanıklara uygulanan iyi hal indirimlerine de tepki göstererek şunları söyledi: “Depremin üzerinden tam iki yıl geçmesine rağmen başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere bölge halkı sağlıklı bir yaşama kavuşmadı. Bir doğa olayını felakete dönüştüren sorumlular da hala hesap vermedi. Hala kaybolmuş yakınlarını arayanlar, hala çadır ve konteynırlarda yaşayanlar, teslim edilmemiş konutlar, yenisi yapılmamış okul, hastane ve kamu binaları, bile isteye uzatılan adalet arayışları… Deprem yıkıntıları arsında ranta alan açmada sınır tanımayan AKP iktidarı… Defalarca kez çıkarılan imar afları ile bu felaketin sorumlusu olanlar, Meclis’e sundukları kanun teklifleriyle yeni imar afları çıkarma peşinde! Rezerv alan adı altında halkın elinde kalan az sayıda konuta, tarım alanlarına, zeytinliklere göz dikmiş durumdalar. Depremde ortadan kaybolanlar, başta Hatay olmak üzere deprem illerinde halkın karşısına; evlerini terk etmezlerse elektrik ve sularını kesme tehdidiyle çıkıyor. Yıkılan binalarla ilgili soruşturma ve dava süreçleri hala devam ediyor. Depremde yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışı bile isteye uzatılıyor. Tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi deprem davalarında da beraat ve iyi hal indirimleri uygulanıyor.” “Kadınlar ya işsizlik ya da güvencesizlikle karşı karşıya” Deprem sonrasında verilen sözlerin yerine getirilmediğini belirten Öztürk, kadın ve çocukların en çok etkilenen kesim olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Deprem bölgesindeki bütün illerde barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve güvenlik ihtiyaçları hala giderilebilmiş değil. Yıkılan 680 bin konut, 170 bin işyeri yerine yapılan sadece 75 bin konut teslim edildi. 2024 yılında yapımı tamamlandığı iddia edilen konutların ise ne zaman teslim edileceği belirsiz. Kurası çekilen konutların bir kısmı henüz oturulacak şekilde tamamlanmadığı gibi altyapı hizmetleri de eksik, maliyeti bilinmeyen boş senetlere imza attırılıyor insanlara. Kurada ismi çıkanlar konteynırlardan kapı dışarı edilirken, kira yardımları ise geçtiğimiz yıl nisan ayında kesildi. İşsizlik ve yoksulluk had safhada… Bütün bunlardan yine en çok etkilenen kadın ve çocuklar. Kadınlar depremin ikinci yılında da artan bakım emeği yükü ile karşı karşıya. Barınma alanlarındaki tüm işler kadınların üzerine yıkılmış durumda. Kadınlar bir yandan yoksullukla, diğer yandan çadır ve konteynırlarda artan bakım yükleriyle birlikte yaşam savaşı veriyor. Kadınlar ve kız çocukları için barınma alanları, sokaklar ve olmayan caddeler güvenli değil. Konteynır kentler ve çadır alanlarının çoğunda güvenlik görevlileri yok, çoğu yerde sokak lambaları bile yanmıyor. Şiddet gören kadınların başvurabileceği danışma merkezleri, acil durumlarda sığınabileceği güvenli alanlar yok. Konteynır bölgeleri ya da çadır kentlerin çoğunda kreş ve oyun alanları yok, var olanlar ise yetersiz. Kadınlar ya işsizlik ya da güvencesizlikle karşı karşıya.” “Okul çağındaki çocuklar, eğitimden kopuyor” Eğitim başta olmak üzere birçok alanda yoksunluk çekildiğinin altını çizen Öztürk, şöyle konuştu: “Kadınların mücadelesiyle okul öncesi öğrenciler için kazanılan bir öğün ücretsiz yemek hakkının ‘deprem maliyetleri’ gerekçesi ile sadece bölgede uygulanacağını söyleyen iktidar, tasarruf tedbirleri kapsamında deprem bölgesinde de uygulamayı kaldırmış durumda. Bölgede yıkılan okulların yerine yarısı bile yapılmış değil. Okul ve personel ihtiyacı giderilemediği, beslenme sorunu çözülmediği için okul çağındaki çocuklar, eğitimden kopuyor. Ve hızla çocuk işçiliği artıyor. 6 Şubat ve sonrasında yaşananlarla “güçlü Türkiye” söylemlerinin neye rağmen olduğu gerçeğini yüzümüze çarpan bir tablo var karşımızda! Biz kadınlar bu tabloyu değiştirmek üzere de deprem bölgesindeki kız kardeşlerimizin eşit, güvenli, insanca yaşam ve çalışma koşulları talebini bir kez daha yükseltiyoruz. Ne OVP ile sermayeye köle, ne de aile yılı masalınızla aileye kul olmayacağız. Karanlık sokaklarınız, şiddet dolu yuvalarınızı kabul etmiyoruz. Biz kadınlar güvenli bir yaşam ve güvenli kentler istiyoruz. Yitirdiğimiz binlerce canın hesabını sorana dek ne unutacak ne de affedeceğiz.” “Taleplerimizi hep birlikte her yerde haykırmaya devam ediyoruz” Deprem bölgesi ve depremzedelere ilişkin taleplerini dile getiren Öztürk, şunları söyledi: “Taleplerimizi hep birlikte her yerde haykırmaya devam ediyoruz. Deprem bölgesinde kadınların hızla ulaşabileceği yerlere kadın danışma merkezleri, şiddete karşı koruma ve önleme merkezleri, sığınma evleri kurulsun. Esnek çalışma uygulamalarına son verilerek, kadınlara güvenceli iş olanakları yaratılsın. Kadın hastalıklarıyla ilgili ücretsiz ve kapsamlı taramalar yapılsın. Ücretsiz psikolojik destek noktaları derhal hayata geçirilsin. Eğitim hakkı elinden alınan çocuklara, gençlere parasız, nitelikli eğitim sağlansın. Bütün eğitim kademelerinde ücretsiz servis, bir öğün ücretsiz yemek sağlansın, yıkılan okul ve hastane binalarının yerine derhal yenileri yapılsın. Deprem bölgesindeki tüm üniversiteli kadınlara KYK bursu verilsin. Barınma alanları içine veya yakınlarına ücretsiz kreşler açılsın. Elektrik kesintilerinin son bulması, yangınların önüne geçilmesi için etkili çalışma başlatılsın. Şehir içinde yaşanan ulaşım sorunu acilen iyileştirilsin. Zeytinliklere, arazilere, tarlalara istimlak adı altında el koyma yasaları kaldırılsın. İmar affı yasa teklifi geri çekilsin.”