İliç maden faciasının birinci yılı... Deniz Yavuzyılmaz: "Bir yıllık süre içinde bu felaketin üzerindeki sis perdesi aralanamadı. Bilirkişi raporunda Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusuru buharlaştırıldı"

Yayınlanma: 13.02.2025 14:04 Güncelleme: 13.02.2025 14:04

Erzincan'ın İliç ilçesinde 13 Şubat 2024'te meydana gelen ve 9 işçinin liç kayması sonucu toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği faciayla ilgili TBMM'de kurulan araştırma komisyonunda görev alan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, "O günden bugüne geçen bir yıllık süre içinde bu felaketin üzerindeki sis perdesi aralanamadı. CHP olarak dört kez Meclis Başkanlığına ve Komisyon Başkanlığına resmi başvurularda bulunduk ancak bugüne kadar değil raporun tamamlatılması, taslak rapor bile hazırlanmış değil. Dolayısıyla İliç faciasıyla ilgili olarak mahkeme süreçlerine AK Parti'nin etki etmesine dönük bir zaman kazanılması hedeflendi. Bilirkişi raporunda da Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusuru buharlaştırılmış oldu" dedi. 

Haber:  Emine DALFİDAN / Kamera: Uğur DEMİRCİ Erzincan'ın İliç ilçesinde 13 Şubat 2024'te meydana gelen ve 9 işçinin liç kayması sonucu toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği faciayla ilgili TBMM'de kurulan Araştırma Komisyonunda görev alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, "O günden bugüne geçen bir yıllık süre içinde bu felaketin üzerindeki sis perdesi aralanamadı. CHP olarak dört kez Meclis Başkanlığına ve Komisyon Başkanlığına resmi başvurularda bulunduk ancak bugüne kadar değil raporun tamamlatılması, taslak rapor bile hazırlanmış değil. Dolayısıyla İliç faciasıyla ilgili olarak mahkeme süreçlerine AK Parti'nin etki etmesine dönük bir zaman kazanılması hedeflendi. Bilirkişi raporunda da Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusuru buharlaştırılmış oldu" dedi. Yavuzyılmaz, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, İliç'te 13 Şubat 2024'te meydana gelen maden faciasının üstünden bir yıl geçtiğine işaret ederek, "9 işçimiz İliç altın madeni sahasında yaşanan felakette hayatını kaybetti. Ancak o günden bugüne kadar geçen bir yıllık süre içinde bu felaketin üzerindeki sis perdesi aralanamadı" ifadesini kullandı. TBMM’de faciayla ilgili araştırma yapmak üzere kurulan komisyonun çalışmalarını Haziran 2024'te tamamladığını belirten Yavuzyılmaz, "Bir komisyon raporu çıkacaktı. 5 Ekim 2024 tarihi itibarıyla TBMM Başkanlığına sunulması gereken komisyon raporu, Komisyon Başkanlığı tarafından tamamlatılmadı. Hala sunulabilmiş değil. 127 günlük bir gecikme var. Bu sürecin içinde CHP olarak dört kez Meclis Başkanlığına ve Komisyon Başkanlığına resmi başvurularda bulunduk ancak bugüne kadar değil raporun tamamlatılması, taslak rapor bile hazırlanmış değil. Dolayısıyla bu konunun İliç faciasıyla ilgili olarak mahkeme süreçlerine AK Parti'nin etki etmesine dönük bir zaman kazanılması hedeflendi" diye konuştu. "AK Parti Murat Kurum’un asli kusurunu ortadan kaldırmak için önce bilirkişi heyetini değiştirdi" Yavuzyılmaz, olayın ardından oluşturulan bilirkişi heyetinin rapor hazırladığını belirterek, "Bu bilirkişi raporuna göre altın madeni sahasında ikinci kapasitesine artışına ÇED olumlu kararı veren yetkililer asli kusurlu olarak gösterildi. Bu yetkililerin başında dönemin Çevre Bakanı Kurum geliyor. Murat Kurum, bilirkişi raporunda atıf yapılan izni veren, o evrakta ÇED olumlu kararı verilmesi için 'olur' veren yetkili olarak bizzat imza atmış durumda. Bu nedenle asli kusurlu olarak işaret edilen kurum yetkililerinin başında geliyordu. Ancak AK Parti Murat Kurum’un asli kusurunu ortadan kaldırmak için önce bilirkişi heyetini değiştirdi, ardından yeni bir bilirkişi raporu hazırlattı ve bu bilirkişi raporunda da Murat Kurum’un asli kusuru buharlaştırılmış oldu" dedi. "Altın madeninin bulunduğu saha aynı zamanda Türkiye'deki en yüksek deprem riskine sahip bölgelerden biri" Felaketin ardından hızla İliç'e gittiklerini ve maden sahasında incelemelerde bulunduklarını söyleyen Yavuzyılmaz, CHP olarak bir rapor hazırlayarak kamuoyuyla paylaştıklarını anlattı. Maden sahasındaki deprem riskine ve yaşanabilecek çevre felaketine değinen Yavuzyılmaz, şöyle devam etti: "Altın madeninin bulunduğu saha aynı zamanda Türkiye’deki en yüksek deprem riskine sahip bölgelerden birisi. Altın madeni sahası üç ayrı fay hattının tam ortasında bulunuyor ve tam altından yine fay hattı geçiyor. Bu fay hatlarından birincisi Ovacık fay hattı ve yaklaşık 7,4 büyüklüğünde deprem bekleniyor. Malatya fay hattı var, bir diğer tarafında 7,5 büyüklüğünde deprem bekleniyor. Aynı zamanda kuzeybatısında da Divriği fay hattı bulunuyor. Altın madeni sahasının ortasından geçen atık havuzu ile bu kaymanın yaşandığı yığın liç sahasının tam arasından geçen bir fay hattı daha var, o da Ovacık fay hattının Munzur segmenti. Dolayısıyla böyle depremselliği yüksek olan bir yerde bu gibi kimyasal içerikli madenciliğin yapılması büyük tehlike arz ediyor. Diğer yandan yine altın maden sahasının bir komşusu da Fırat Nehri. Fırat havzasıyla birlikte onlarca şehir ve çok sayıda ülkeden geçen bu nehirle birlikte burada yaşanacak felaketin tüm bölgeyi tehdit etmesi söz konusu. Böyle bir bölgede yığın liç yöntemiyle altın madenciliği yapmak felaketlere davetiye çıkarmak anlamına geliyor." "Sorumluluğu üzerlerine almıyorlar" Yavuzyılmaz, İliç'te felaket yaşanan altın madeni sahasını işleten Anagold şirketi'nin 28 Ocak 2025 tarihinde internet sitesinden bir basın duyurusu yayınladığını belirterek, şunları söyledi: "Bu duyuruya göre diyor ki 23 Mayıs 2024 tarihli bilirkişi raporu, ayrıca çeşitli üniversitelere sipariş usulüyle aslında hazırlattıkları, bilimsel olduğunu iddia ettikleri raporlar ve yine yurt dışında parasını vererek hazırlattırdıkları raporlara göre bu felaket yaşanan sahada bir 'tasarım hatası' var. O nedenle de sorumluluğu üzerlerine almıyorlar. Basın duyurusunda 'Bu sonuçlar Anagold’un sektördeki teknik mükemmeliyet anlayışını ve sorumluluk bilincini bir kez daha güçlü bir şekilde kanıtlamaktadır' diyerek utanmazca bir açıklama yapıyorlar. Oysaki ifade ettikleri 'tasarım hatası' dedikleri projelerin tüm aşamasında onay veren bir kurum var, bu kurumun adı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı." Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca onaylanan proje ile ilgili yazıyı gösteren Yavuzyılmaz, "Bilirkişi raporunda yer alan, Faz 4B adı verilen ve 'Faz 4B’de çeşitli eksiklikler olduğu ve bu felakete giden yolu döşeyen bir etki yarattığı' ifadesindeki projeleri onaylayan, tasarımı onaylayan yine Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı. Bu elimde gördüğünüz de burada Çevre Bakanlığının yetkililerinin attığı imzaları gösteren Faz 4B ile ilgili onayın verildiğini kanıtlayan belge. Belgenin altında dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum adına atılmış imza var" şeklinde konuştu. Faciaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna işaret eden Deniz Yavuzyılmaz, raporda yer verilen "2021 yılı ortalarından sonra madende önemli düzeyde farklılaşan bir uygulamaya başlanmıştır. Çok az yeni cevher serilen yığına çözelti verilmeye artarak devam edilmiştir. Yüksek miktarda ve yığın içerisinde filtrasyonun sağlanamayacağı düzeyde çözelti verilmesi sonucu yığın içerisinde sıvı birikimi gerçekleşmesine neden olmuştur. Bunun doğal bir sonucu olarak hem yığın malzemesinin mekanik özellikleri kaymaya karşı direnç gösterme kapasitesi açısından zayıflamış hem de ciddi şekilde boşluk suyu basınç artışı oluşarak yığının genel duraylılık koşulları statik güvenlik koşullarında bile 1’in altına düşmüş ve kayma gerçekleşmiştir" tespitlerini okudu.  "Daha fazla altın elde etmek amacıyla fazla solüsyon verilmiş, solüsyon liç dağının kaymasına neden olmuş" Rapordaki tablolarda da daha fazla altın üretmek için solüsyon miktarının 2022 yılından itibaren artırıldığının açıkça görüldüğünü vurgulayan Yavuzyılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Raporda yer alan şekillerde de yıllar içinde yığındaki cevher miktarının yüksek olduğu ve bu cevherde uygulanan solüsyon miktarının ondan çok daha az olarak uygulandığı görülüyor. Ancak 2022 yılı itibarıyla buradaki cevher miktarının neredeyse sabit kaldığı, ancak verilen solüsyon miktarının çok daha fazla olduğu görülüyor. Bu solüsyonun daha fazla verilmesinin nedeni daha fazla altın elde etme amacı taşıyor. Yani burada açıkça görülüyor ki bir üretim zorlaması var. Ve verilen solüsyon miktarı, çözelti miktarı fazla olduğu için yığın liç sahasının, o 256 metre yüksekliğe ulaşan o yapay yığın dağın içindeki sıvılaşma artıyor ve böylelikle de sıvı bir ağırlık yaratarak bu yığın liç dağının kaymasına neden oluyor. Dolayısıyla burada bilirkişi raporunda gösterilen tablodan da anlaşılıyor ki burada bir üretim zorlaması var. Burada fazla altın elde etmek amacıyla fazla solüsyon verilmiş durumda. Ne zamandan itibaren olduğu da buradaki tablodan açık bir şekilde gösteriliyor. Ve ayrıca bilirkişi raporu 'Grafiklerin değerlendirilmesi sonucunda madende kaymanın gerçekleştiği tarihten, yaklaşık 2 yıl öncesinden itibaren başlayan bir üretim stratejisi değişimi olduğu anlaşılmaktadır. Bu üretim stratejisi değişikliğine kimlerin ve hangi düzeyde karar vermiş olduğunun ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi şarttır' diyor. Bu şirkette çalışan alelade mühendislerin, alelade işçilerin bu konuyla ilgili sorumlu tutulamayacağını, çünkü üretim stratejisi belirleme yetki ve sorumluluğuna sahip olanların şirketin üst düzeyde olduğu ifade edilmiş. Dolayısıyla Anagold şirketinin basın duyurusunda ilan ettiği şekilde ne teknik bir mükemmeliyet var ne de sorumluluk bilincinin gereğini yerine getirmiş. Bilirkişi raporundan anlaşılıyor ki daha fazla altını daha kısa sürede elde etmek için yaptıkları bir strateji değişikliğiyle birlikte maalesef buradaki solüsyon miktarını artırmışlar, oradaki sıvıyı yönetememişler ve neticesinde de 9 işçimize mezar olan bir felaket  yaşanmış oldu." "Yeni atanan bilirkişi heyeti yeni rapor yayınladı ve Murat Kurum'un aslı kusuru buharlaştırıldı" Olayın ardından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan fezlekeye de değinen Yavuzyılmaz, şöyle konuştu: "Yayınlanan fezlekede Faz 4 B olarak kapasite artışına gidilmiş olmasının ve hazırlanan projelerdeki tasarım eksiklik hatalarının bulunduğu ifade ediliyor ve felaketin gerçekleşmesinin nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. işte bu 'Faz 4B’de tasarım hatası ve eksikleri var' denilen Faz4B uygulama projesinin onayını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri imzalıyor. Bilirkişi raporunda 2021 yılında altın maden sahasında ikinci kapasite artışına ÇED olumlu kararı veren yetkililer asli kusurlu olarak gösterilmişti ve dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’un bu ÇED olumlu kararına olur verilmesi için bizzat imzaladığı belgeyi açıklamıştık. Ancak daha sonra yeni bilirkişi heyeti atandı yeni bilirkişi heyeti yeni rapor yayınladı ve Murat Kurum’un asli kusuru buharlaştırıldı. Faz 4B adı verilen bir kapasite artışına gidildiği tespiti yapılıyor ve bu Faz 4B kapasite artışının tasarımında eksiklikler ve hatalar bulunduğu ifade ediliyor. İşte tam bu noktada bir kez daha dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum yine karşımıza çıkıyor çünkü bu felaketin yaşanmasının nedenlerinden biri olarak fezlekede gösterilen faz4B kapasite artışına yine Murat Kurum’un onay verdiği belgeyi kamuoyuyla paylaşmış bulunuyoruz." 

Devamını Okumak İçin Tıklayınız