Erdoğan'ın Özel'e yönelik sözleri...Turhan Çömez: ''Bu tartışmalardan, bu tür üsluptan, bu tür değerlendirmelerden Türkiye fayda görmez''
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sayın Özel, Başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz” ifadeleriyle ilgili, “Bu üslubun daha hassas, daha dengeli, Türkiye’nin en saygın kurumlarının başında olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamına layık olmasını gerektiğini düşünüyorum. Bu tartışmalardan, bu tür üsluptan, bu tür değerlendirmelerden Türkiye fayda görmez" dedi. Çömez, Beykoz Belediye Başkanı'nın göz altına alınmasıyla ilgili de "Gece yarısı baskınlarıyla, insanların yatak odalarından kaldırılarak derderst edilmesi, bir korku iklimi yaratılması niyetinin emareleridir" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sayın Özel, Başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz” ifadeleriyle ilgili, “Bu üslubun daha hassas, daha dengeli, Türkiye’nin en saygın kurumlarının başında olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamına layık olmasını gerektiğini düşünüyorum. Bu tartışmalardan, bu tür üsluptan, bu tür değerlendirmelerden Türkiye fayda görmez" dedi. Çömez, Beykoz Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasıyla ilgili de "Gece yarısı baskınlarıyla, insanların yatak odalarından kaldırılarak derderst edilmesi, bir korku iklimi yaratılması niyetinin emareleridir" ifadelerini kullandı. Çömez, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Suriye’de önemli gelişmeler yaşanmasına karşın son birkaç haftadır, Türkiye’den, Dışişleri Bakanlığından ciddi bir açıklama, yorum ve değerlendirme yapılmadığını söyleyen Çömez, Suriye’nin geleceği konusundai farklı ülkelerde gerçekleştirilen önemli toplantılara Türkiye'nin çağrılmadığını, dışlandığını ve karar verici mekanizmalarda yer almadığını belirtti. Çömez, “Biz içede hep Emevi Camisi’nde kılınmış namazla gurur duyduk, Kasiyun Dağı’nın eteklerinde içilmiş çayla gurur duyduk, şimdi de Gaziantep’te üretilmiş halıların Emevi Camisi’ne serilmesiyle meşgulüz. Bu arada Amerika ve İsrail askeri güçleri Suriye’deki bütün silah kaynaklarını, bütün üsleri tahrip ettiler, kullanılabilir bütün silahları Fırat’ın doğusuna PYD’nin YPG’nin inisiyatifine verdiler” dedi. İsrail’in Suriye’nin güneyini, Golan Tepeleri’ni işgal ettiğini anlatan Çömez, “Orta Doğu’da bu kadar önemli gelişmeler yaşanırken, Erdoğan’dan ve Türkiye’den net bir tavır göremedik. Trump’ın son derece yakışıksız bir videoyla dünya gündemine Gazze’yi taşıması, orada kendilerine ve avanelerine bir rant alanı oluşturması, 2 milyon Gazzeli Müslümanı sürgün edeceğine dair ortaya koyduğu tehditler Türkiye tarafından sessizlikle karşılandı. Orta Doğu’daki gelişmelere dair Türkiye’nin bir tavır aması gerektiğini, gerçek dış politik gündemlere dair kalıcı gerçekti ve uzun vadeli stratejiler üretmesi gerektiğini vurguluyoruz” şeklinde konuştu. ''Meclis'te sahte pusula skandalı'' TBMM’de iki gün önce bir “sahte pusula skandalı” yaşandığını söyleyen Çömez, şunları kaydetti: ''Önemli bir yasa teklifi görüşülecekti ve iktidarın bizden talebi bu yasanın görüşülmesi konusunda parlamentonun buna destek vermesi ve katılımın sağlanması yönündeydi. İYİ parti olarak diğer muhalefet partileriyle birlikte katılalım, doğruları yanlışları dile getirelim ve Meclis’in çalışmasını temin edelim dedik. Ancak ilerleyen zaman diliminde gördük ki parlamento eksik, iktidar sıraları boş. Bir yoklama istedik Yeni Yol Partisi ve İYİ Parti olarak. İlk yoklamanın yetersiz olduğunu gördük ve bir süre ara verilmesi gerekti. İktidar milletvekillerinin toplanamayacağını görmüş olmalı ki o günün TBMM Başkanvekili AKP’li Bekir Bozdağ, tam 18 dakika bekledi AKP’li milletvekilleri gelsin diye. İkinci bir yoklama yapıldı ve oylamada 203 oy ortaya çıktı. Fakat şüpheli ve şaibeli bir durum vardı çünkü okunan isimler ve verilen pusulaların bir kısmı Meclis’te bulunan milletvekillerine ait değildi. Biz Başkanlık Divanı’ndan oy pusulalarının tek tek sayılması ve kontrol edilmesi gerektiğini söyledik ve acı gerçek ortaya çıktı. Önemli miktarda pusula sahibi yoktu Meclis’te ve kendileri adına sahte imza atılmıştı. Bununla da yetinmemiş iktidar cephesi, bir taraftan parmak iziyle oy verirken, bir taraftan da sahte oy pusulası tanzim ederek iki defa oy kullanmıştı. Tüm bunları tek tek saydık ve yetersiz olduğunu ortaya koyduk ve maalesef Meclis kapandı. Her dakikası ve her saati TBMM’ye ve aziz Türk halkına yüksek maliyetlere mal olan Meclisimizin çalışması mümkün olmadı. Çünkü iktidar partisi milletvekilleri meclisi sarayın onay makamı olarak örmüşler ve gelmeye gerek bile duymamışlardı. Bununla da yetinmemişler ne yazık ki sahte oy pusulalarıyla bu yüce çatıyı ifsad ettiler ve demokrasinin yüzüne kara bir leke sürdüler. Kendilerini Türk milletine şikayet ediyorum.'' "78 kişi alevlerin ve dumanların arasında can vermiş, sorumlu arıyoruz muhatap yok" TBMM’deki Kartalkaya’daki otel yangınını araştırma komisyonunda dün yaşananlara da değinen Çömez, “Dün gördük ki 12 iktidar partisi milletvekilinin sadece 5’i gelmiş, 7’si yok. 78 kişi alevlerin ve dumanların arasında can vermiş, sorumlu arıyoruz muhatap yok, iktidar partisi milletvekilleri, sorumluluk alması gerekenler, hesap sorması gerekenler komisyona gelmiyorlar. Arkadaşlar çok haklı olarak, bu işin birinci dereceden sorumlusu ve muhatabı olan Kültür ve Turizm Bakanını komisyona davet ettiler. Komisyona müteaddit defa yapılan çağrılar karşılıksız kalmış hesap vermesi gereken, konuşması gereken Bakan komisyona lütfedip gelmemiştir bile. Bu yaşanan tabloyu Türk milleti, TBMM hak etmiyor. İktidar sahiplerini artık Saray’a değil milletin gözünün içine bakmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu. "9,4 milyar doların, milletin cebine ağır bir faturası olacak" TÜSİAD yöneticilerinin açıklamalarından sonra 13 Şubat’ta yaşanan gözaltılara da değinen Çömez, ''14 Şubat’ta Merkez Bankası verilerine göre hızlı döviz satışı başlamış. Bir hafta içinde 9,4 milyar dolarlık bir döviz satışı gerçekleşmiş. Bu döviz zaten bize ait değil, tefeci parası. 9.4 milyar doların hesabını sormak zorundayız. Niye sattınız bu dövizi? Öğrendik ki dövize bir iç talep olmuş, ardından dış yatırımcıda bir gerginlik ve endişe ortaya çıkmış. Dış yatırımcı parasını çekmesin diye 9,4 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleşmiş. Bunun tabii ekonomiye ve milletin cebine ağır bir faturası olacaktır'' ifadesini kullandı. "Ekonomik kriz sebebiyle Türkiye'nin aile dokusu ve istikbali risk altında" Çömez, Türkiye’de boşanma oranlarının dramatik şekilde artığını, doğum oranlarının ise hızla azaldığını vurgulayarak “Bunun temel sebebi, ülkenin içinde bulunduğu buhran, içinde bulunduğu travmatik durum, ekonominin giderek derinleşen krizi ve insanların gelecekle ilgili kaygısı. Elimizdeki rakamlar son derece vahim. Bu rakamlar Türkiye’nin aile dokusunun ve istikbalinin ne kadar risk altında olduğunu gösteriyor” diye konuştu. “Devlet imkanları siyasi amaçlar uğruna kullanılıyor” Turhan Çömez, Telekom’un “30 GB, 1200 dakika ve 250 SMS" içeren paketi Memur Sen üyelerine 178 liraya satmaya karar verdiğini, ancak bu paketin normal vatandaşlar için 500 TL olduğunu belirterek, “İktidar yandaşı bir sendikanın Memur Sen üyelerine bu hizmet veriliyor. Bu, devlet ve millet imkanlarının siyasi birtakım amaçlar uğruna kullanılmasıdır” diye tepki gösterdi. TRT’nin, haberlerde İYİ Parti’ye yer vermediğini kaydeden Çömez, bu konudaki soru önergesine Cevdet Yılmaz’ın verdiği cevabı aktararak tepki gösterdi. Çömez, “TRT’nin başıdaki zatı muhterem bizim burada yaptığımız son derece önemli açıklamaları kayda değer bulmamış ki bizim açıklamalarımıza yer vermiyor. Buradan milletin paralarıyla, vergileriyle semiren ve büyüyen TRT’nin iktidar Borazan’ı haline gelmesini reddediyoruz” şeklinde konuştu. "Bu üsluptan Türkiye fayda görmez" Soruları da yanıtlayan Çömez, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Erdoğan’ın Özgür Özel’e yönelik, “Başkomutan olarak sesleniyorum ayağını denk al” açıklamasına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Sayın Erdoğan’ın, bugün seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve devletin başı kimliğiyle bu kimliğe uygun değerlendirmeler yapmasını tercih ederim. Bu üslubun daha hassas, daha dengeli, Türkiye’nin en saygın kurumlarının başında olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamına layık olmasını gerektiğini düşünüyorum. Bu tartışmalardan, bu tür üsluptan, bu tür değerlendirmelerden Türkiye fayda görmez. Zaman zaman birbirimizi çok sert dille eleştiriyoruz. Bu, demokrasinin gereği. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Biz de eleştireceğiz, biz de eleştirileceğiz. Bu, demokrasinin vazgeçilmez prensibi. Ancak bütün bunları yaparken biz devlet kurumlarının saygınlığını korumak, devletin varlığını, bütünlüğünü muhafaza altına almak ve yarın bu ülkede bu aziz milletin, iktidarı destekleyen, desteklemeyen herkesin gönül gönüle, kucak kucağa, el ele kardeşçe ve dostça yaşaması gerektiğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamak mecburiyetindeyiz.” "Bir korku iklimi yaratılması niyetinin emareleridir" İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Beykoz Belediye Başkanı’nın gözaltına alınmasını ilişkin ise şunları söyledi: “Biz Türkiye’de demokrasinin kurum ve kurallarının işlemesi gerektiğini savunuyoruz. Türkiye’nin bir hukuk devleti olması gerektiğini savunuyoruz. İktidarın kendi paydaşlarının ifadesiyle yargının bir militan yargı olmaması gerektiğini savunuyoruz. Esenyurt ile başladı, Beşiktaş ile devam etti ardından Beykoz ile bir başka aşamaya geçti. Bunların üçü de milletin oylarıyla seçilmiş belediye başkanları. Bu sayın başkanlar, suçlu veya suçsuz bunun tartışmasına girmeden şunun altını çiziyorum, çağırsalar gelecek ve davet etseler icabet edecek siyasal kimlikler. Özellikle gece yarısı baskınlarıyla, saat 04.00’te evlere operasyonlarla insanların yatak odalarından kaldırılarak derderst edilmesi bir korku iklimi yaratılması niyetinin emareleridir. Türkiye bunları gördü ve yaşadı, Ergenekon kumpaslarında yaşadı. O kumpaslarda onlarca polis tarafından evi basılmış, saat 04.00-05.00’te ailesi bu baskından derip ıstırap görmüş, çocukları büyük eziyet çekmiş biri olarak söylüyorum bunlar doğru değildir. Türkiye bunları hak etmiyor. Türkiye FETÖ döneminden edinilmiş tecrübelerle siyaset kurumunun tanzim edilmiş anlayışını hak etmiyor. “