Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal: "İktidar yalnızca Erdoğan’ın bir dönem dahası için strateji geliştirmiş uygulamaya koymuş"
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, "Bugün özellikle PKK lideri Öcalan’ın barış çağrısı diye lanse edilen açıklaması etnik bölücü cephesinden bir siyasi manevra, AKP iktidarı cephesinden ise geçmişte başta çözüm süreci denen planda da olduğu gibi aslında kaybettiği oyları başka sahalardan ikame etme teşebbüsü olarak değerlendiriyoruz... Öcalan’ın çağrısının strateji, lojistik, konvansiyonel güç itibarı ile daha büyük hale getirilen PYD üzerinde bir hükmü olmadığı, iktidarın Suriye’de yaptığı hatalarla PKK/PYD örgütünün artık Batı'nın özel güvenlik kuvveti haline geldiği de artık herkesin malumudur. Dolayısı ile bu gerçekler ortada iken iktidar yalnızca Erdoğan’ın bir dönem dahası için strateji geliştirmiş uygulamaya koymuş ve kendi geleceğinin hesabını yapmıştır" dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, "Bugün özellikle PKK lideri Öcalan’ın barış çağrısı diye lanse edilen açıklaması etnik bölücü cephesinden bir siyasi manevra, AKP iktidarı cephesinden ise geçmişte başta çözüm süreci denen planda da olduğu gibi aslında kaybettiği oyları başka sahalardan ikame etme teşebbüsü olarak değerlendiriyoruz... Öcalan’ın çağrısının strateji, lojistik, konvansiyonel güç itibarı ile daha büyük hale getirilen PYD üzerinde bir hükmü olmadığı, iktidarın Suriye’de yaptığı hatalarla PKK/PYD örgütünün artık Batı'nın özel güvenlik kuvveti haline geldiği de artık herkesin malumudur. Dolayısı ile bu gerçekler ortada iken iktidar yalnızca Erdoğan’ın bir dönem dahası için strateji geliştirmiş uygulamaya koymuş ve kendi geleceğinin hesabını yapmıştır" dedi. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İzmir Milletvekili ve Parti Sözcüsü Haydar Altındaş ile birlikte Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Gültekin Uysal, şunları kaydetti: "Etnik bölücü hareketlerin nihayi programı değişmez" "Sayın Özgür Özel’in de ifade ettiği gibi yürütülen bir sürecin bir yılı aşkın süredir yürütüldüğüne dair bilgilerin sürecin sözcüsü olan ve kamuoyundaki açıklamalarına göre Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarından da anlayabiliyoruz. Kamuoyuna sunulurken böyle bir teşebbüsün en önemli amacının özellikle Suriye iç krizi sonrasının ortaya çıkmış, iktidar boşluğundan yararlanarak ABD gözetiminde bir iktidar sahası oluşturmuş bir PKK uzantısı PYD örgütünün yok edilmesine yönelik olarak ifade edilmişken bu beyanlardan da anlaşılıyor ki 8 Aralık’ta Suriye’de Esad rejiminin çökmesi sonrası anlam bulacak bu ifadelerin çok önceden başlamış bu süreçle beraber bu iddialarla da örtüşmediğini görüyoruz. Bugün özellikle PKK lideri Öcalan’ın 'barış çağrısı' diye lanse edilen açıklaması etnik bölücü cephesinden bir siyasi manevra, AKP iktidarı cephesinden ise geçmişte başta çözüm süreci denen planda da olduğu gibi aslında kaybettiği oyları başka sahalardan ikame etme teşebbüsü olarak değerlendiriyoruz. Bu ifade edemedikleri adı konulamayan bir sürecin sözcüsü DEM Parti sözcüsü sayın Önder’in, PKK lideri Öcalan’ın bildirisi ardından yaptığı açıklamalardan da teyit edilebileceği gibi AKP sözcüleri tarafından aksi ilan edilse bile süreç kayıt ve şarta bağlı yeni anayasa ile zaman ayarlıdır. Etnik bölücü hareketlerin nihai programı değişmez. Artık değişen uluslararası ve bölgesel şartlar dolayısı ile kirlenmiş PKK adı altında sürdürülemez noktaya gelmiş etnik bölücü siyaset ileri bir faza geçerek hayatını devam ettirecektir. Türkiye sınırları içinde teknolojik gelişmelerle birlikte güvenlik güçlerimizin alan hakimiyeti ile etkisizleşen PKK’nın özellikle iç savaş sebebiyle Suriye’de oluşan iç iktidar boşluğu neticesinde ABD gözetiminde otonom bir alan işgal etme fırsatı yakalamasıyla stratejik odaklanmasını zaten Suriye’ye kaydırdığı dönemde bu süreç başlamıştır. PKK lideri Öcalan’ın adına açıklanan bildirinin hemen ardından YPG yöneticisi Mazlum Abdi tarafından ortaya konulan silah bırakma çağrısının YPG’yi kapsamadığı ilanı ile kamuoyuyla paylaşılmıştır. "Etnik bölücü problem başkalaştırılarak daha fazla çetrefilli hale getirilecektir" AKP - MHP ortak yapımı ve Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla kamuoyuna lanse edilen sürecin propagandası yapılırken asıl ve ana hedefi Suriye’de AKP’nin yanlış ötesi yanlış politikalarının neticesinde ortaya çıkan tehdittin bertaraf edilmesi olarak ifade edilmişken Mazlum Abdi’nin ivedi açıklaması ile bu iddia da yok hükmüne gelmiştir. Ayrıca bu teşebbüs uluslararası alanda terör örgütü olarak da tanınan PKK ile illiyeti sorgulanan PYD’nin yok olmasına değil meşruiyetini de arttırmasına vesile olacaktır. Öcalan’ın çağrısının strateji, lojistik, konvansiyonel güç itibarı ile daha büyük hale getirilen PYD üzerinde bir hükmü olmadığı, iktidarın Suriye’de yaptığı hatalarla PKK/PYD örgütünün artık batının özel güvenlik kuvveti haline geldiği de artık herkesin malumudur. Dolayısı ile bu gerçekler ortada iken iktidar yalnızca Erdoğan’ın bir dönem dahası için strateji geliştirmiş uygulamaya koymuş ve kendi geleceğinin hesabını yapmıştır. Bir kez daha hatırlatmak gerekir ki Türkiye’de tek bir ayrımcılık vardır; hak ile haksızlık, iktidar ile muhalefet, doğru ile yanlış arasındadır. Türkiye’nin dirliği, huzuru ve istikrarından daha ziyade her şeyin merkezine bir kişinin iktidarının devamını koymuş AKP iktidarını ve Cumhur İttifakı'ndan doğru sonuç çıkması beklenmez. Beklenemez. Türkiye’de her sorunun çözümü ancak ve ancak daha fazla hürriyet, daha fazla adalet ile olur. AKP’nin müsaade ettiği kadar demokrasiyle değil işleyen tam demokrasiyle mümkündür. Amaç milyonlarca vatandaşımızın üzerinden PKK vesayetini kaldırmak olmalıyken; PKK’nın isim ve ambalaj değiştirerek vesayetinin kurumsallaştırılmasını sağlamakla hedeflenen huzur tahkim edilemez. Bu anlayışla endişe etmekteyiz ki; Karşı karşıya kaldığımız etnik bölücü problem başkalaştırılarak daha fazla çetrefilli hale getirilecektir."