CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez: "Demokrasiyi, barışı bir teröristin ağzından dinleyecek ve uygulayacak durumda değiliz"

Yayınlanma: 04.03.2025 17:56 Güncelleme: 04.03.2025 17:56

Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, "Meclise belki terörist başını getirmediler ama Meclis'i de bir şekilde İmralı’ya göndererek, Meclis Başkanvekilini, aslında Meclis'i onun ayağına götürdüler. O yüzden biz demokrasiyi, barışı bir teröristin ağzından dinleyecek ve uygulayacak durumda değiliz" dedi.

(TRABZON) - Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, "Meclise belki terörist başını getirmediler ama Meclis'i de bir şekilde İmralı’ya göndererek, Meclis Başkanvekilini, aslında Meclis'i onun ayağına götürdüler. O yüzden biz demokrasiyi, barışı bir teröristin ağzından dinleyecek ve uygulayacak durumda değiliz" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'ne düzenlediği ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısına ilişki olarak, şunları kaydetti: "Bir şeffaflık bir açıklık yok nasıl başladığını biz bilmiyoruz milletvekilleri olarak. Bu sürecin nasıl devam ettiğini de bilmiyoruz, sizin gibi basın aracılığıyla yapılan açıklamaların basına yansıtılmasıyla haberimiz var. Dolayısıyla şeffaflığın olmadığı bir süreçten başarılı çıkılmasının da mümkün olmadığını düşünüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iki kırmızı çizgimizin olduğunu başından beri söylüyoruz. Bir barış ve demokratlık lafı üzerinden bu süreç yürütülmeye çalışılıyor dolayısıyla sürecin doğru yürümediğini söyleyenlerde baskı altına alınmaya çalışılıyor. 'Barışa mı karşısınız? Demokrasiye mi karşısınız?' diye. "Barış karşısında hangi pazarlıkların yapıldığı, barış karşısında nelerin verildiği bizim için çok önemli" Kimse barışa karşı değil barışın neye karşı yapıldığı bizim için çok önemli. Barış karşılığında hangi pazarlıkların yapıldığı, barış karşısında nelerin verildiği bizim için çok önemli. O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi’nin kırmızı çizgisi olan meclise de gelmeli, konuşulmalı taraflar şeffaf bir biçimde konuyu anlatmalı hangi pazarlıkların nasıl yapıldığını ortaya koymalılar. Bu bir sabah sayın Bahçeli kalktı ve böyle bir 'Gelsinler Meclis'e konuşsun' diyecek kadar basit bir olay değil kimse bizim aklımızla alay etmeye kalkmasın. Belli ki uzunca süre süren görüşmeler yapılmış zaten biz Meclis'te 1 Ekim'de Meclis açıldığında farklı bir havanın olduğunu gördük Meclis'te. Devamında da açıklamalar geldi. "Meclis başkanvekillerinin siyasi oluşumlara katılma yasakları var ama buna rağmen o heyetin içerisinde olduğunu görüyoruz" Bir başka kırmızı çizgimiz var 40 bin can verdik, şehit verdik. Şimdi gazi ve şehit yakınlarının onayı alınmadan, desteği alınmadan onlara bilgi verilmeden yürütülecek hiçbir sürecin içerisinde olmayacağımızı Sayın Genel Başkanımız çok açık ve net biçimde ifade etti. Şimdi Sayın Bahçeli ilkin 'Gelsin Meclis'te konuşma yapsın' dedi. Bir tepki olunca Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder o heyetin içerisinde yer aldı. Sırrı Süreyya Önder’in normalde kendi partisinin yapılan bir kurultaya katılma durumu yok, yasak. Meclis Başkanvekillerinin siyasi oluşumlara katılma yasakları var ama buna rağmen o heyetin içerisinde olduğunu görüyoruz. Meclise belki terörist başını getirmediler ama Meclis'i de bir şekilde İmralı’ya göndererek, Meclis Başkanvekilini, aslında Meclis'i onun ayağına götürdüler. O yüzden biz demokrasiyi, barışı bir teröristin ağzından dinleyecek ve uygulayacak durumda değiliz." "Sayın Erdoğan’ı kadınlar getirmişti, Sayın Erdoğan’ı şimdi kadınlar götürüyor" İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adaylığının açıklanmasından sonra hakkında açılan davalar hakkında konuşan Sibel Suiçmez, şu ifadeleri kullandı: "Trabzonlu bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilmenin bu zor süreçte yönetilmenin zamanı geldi diye düşünüyoruz. Sayın Ekrem İmamoğlu da geçen gün açıkladı tek adam değil tekrardan güçlü parlamenter rejime dönülmek üzere demokrasinin ortaya çıkarıldığı çocukların, kadınların korunduğu emeklilerin artık ölmekten kurtulduğu işçinin ve emeklinin hakkının verildiği bir düzen yaratmak üzere yola çıktık dedi. Sayın Erdoğan’ı kadınlar getirmişti, Sayın Erdoğan’ı şimdi kadınlar götürüyor ve Sayın İmamoğlu’nu da kadınlar getiriyor. Sayın İmamoğlu’nun adaylığının çok ciddi şekilde ortaya çıkmasından sonra zaten tek aday gözüküyor, iktidarın Sayın İmamoğlu’nun önünü kesmek üzere ondan da öte itibarını sarsmak üzere bir seri davaları yönlendirdiğini görüyoruz. Ülkemiz hızlı bir hukuk devleti olmaktan uzaklaşıyor bu da ortada ben bazen diyorum ki bu kararları veren hakim ve savcılar hangi hukuk fakültesinden mezun oldu. Bizim okuduğumuz Hukukun Evrensel İlkeleri, Türk Ceza Kanunu’yla bunların okudukları herhalde farklı. Bakın bir etki ajanlığı yasa teklifi getiriyorlardı geri çektiler. Geçen gün bir savcı henüz daha geçmemiş bir yasa üzerinden soruşturma açtı bundan daha vahim bir şey olabilir mi? Biz yargılama aşamasında Sayın İmamoğlu’nun bu suçlamalardan beraat edeceğini aslında suçlanmaması gerekirken bir kere bir dava açılacaksa o bilirkişiye dava açılmalı çünkü bilirkişi görüş bildirdiği dava sona erse bile ömrü boyunca o konu da görüş bildirmemeyle yükümlüdür."

Devamını Okumak İçin Tıklayınız