CHP, Köy Kanunu'ndaki değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı... Günaydın: "Yürürlüğünün durdurulması kararını vermekten kaçınmayınız"

Yayınlanma: 07.02.2025 16:08 Güncelleme: 07.02.2025 16:08

 CHP, "7534 sayılı Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un yürütmesinin durdurulması  ve iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Türkiye’de adalet önemli ölçüde yıprandı. Anayasal yargının karar vermede geç kaldığını, yürürlük durdurma istemlerimizi reddettiğini biliyoruz. Bir kez daha Anayasa Mahkemesi önünden üyelerine ve kuruma seslenmek istiyoruz. Öncelikli kanunları, kamu yararını doğrudan ilgilendiren düzenlemeleri öncelikle inceleyiniz. Yürürlüğünün durdurulması kararını vermekten kaçınmayınız. Kamu yararına aykırı düzenlemelerin iptali verdikten sonra oralarda geçiş için zaman tanımayınız" ifadesini kullandı.

(ANKARA) -  CHP, "7534 sayılı Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un yürütmesinin durdurulması  ve iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Türkiye’de adalet önemli ölçüde yıprandı. Anayasal yargının karar vermede geç kaldığını, yürürlük durdurma istemlerimizi reddettiğini biliyoruz. Bir kez daha Anayasa Mahkemesi önünden üyelerine ve kuruma seslenmek istiyoruz. Öncelikli kanunları, kamu yararını doğrudan ilgilendiren düzenlemeleri öncelikle inceleyiniz. Yürürlüğünün durdurulması kararını vermekten kaçınmayınız. Kamu yararına aykırı düzenlemelerin iptali verdikten sonra oralarda geçiş için zaman tanımayınız" ifadesini kullandı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın başkanlığındaki CHP milletvekillerinden oluşan heyet, Anayasa Mahkemesi'ne "7534 sayılı Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" hakkında yürütmeyi durdurma ve iptal istemiyle başvuruda bulundu. Başvuru sonrasında açıklama yapan Günaydın, “Meclis’teki Cumhur İttifakı çoğunluğu, Anayasa ve kamu yararına aykırı düzenlemeleri Genel Kurul’dan geçirdiği sürece, CHP bir hukuk bürosu gibi çalışarak ilgili düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi’ne taşımaya devam edecek'' dedi. "CHP grubu, kendisine Anayasa’nın verdiği görevi ve yetkiyi millet adına kullanıyor. Çünkü yapılanlar nihayetinde hukuku katletme ve milletin çıkarlarına, yararlarını hiçe sayma, onları önemsizleştirme durumudur" diyen Günaydın, şöyle konuştu: "Köy Kanunu, 1924 yılında ilk kez TBMM’de çıkartılmış, Cumhuriyet’in ilk kanunlarındandır. Yani yüz yıllık bir kanundan bahsediyoruz. Çeşitli torba kanunlarla, bu kanuna ekledikleri maddelerle Köy Kanunu’nu amacından uzak, son derece olumsuz bir içeriğe taşıdılar. Yeni düzenleme, TBMM’de komisyona geldiğinde ve Genel Kurul’a indirildiğinde hem CHP grubunun hem de diğer muhalefet partilerinin bizlere eşlik etmesiyle etkin bir çaba gösterdik ve bazı düzenlemelerin kapsamdan çıkartılmasını sağladık. "Fonksiyon ve imar planı değişikliği sonrası malikten yüzde 90 oranında değer artış payı alınacak" Örneğin alıcı ve verici parselin farklı illerde bulunduğu, başka bir deyişle imar hakkı aktarımının iller arasında yapılabilmesine olanak tanıyan düzenleme, muhalefetin ciddi çabasıyla kapsamdan çıkarıldı. Benzer bir şekilde kendisi de Anayasal bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin mevzuat yapma yetkisini elinden alan ve bu yetkiyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devreden düzenleme de kapsamdan çıkartıldı. Ancak geriye kalan düzenlemeler de olumlu değildi. Bu düzenlemeleri 12 Aralık 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe soktular. Bugün Anayasa Mahkemesi’ne ilgili dilekçe teslim edildi. İmar hakkı aktarımı, iller arasında artık yapılamıyor bu açık. Ancak alıcı ve verici parselin il içinde olması durumunda imar hakkı aktarımı yapılabiliyor. Bu mülkiyet ve barınma hakkına aykırı bir düzenleme. Hangi kanuni ölçüte göre bu imar hakkı aktarımını yapacaksınız. Burada iktisadi, siyasi bazı olumsuz saikler çalışmayacak mı? Bu düzenlemenin Anayasal mülkiyet ve imar hakkına ve barınma hakkına aykırı içeriği nedeniyle iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istiyoruz. Fonksiyon ve imar planı değişikliği sonrası malikten yüzde 90 oranında değer artış payı alınacak. Peki bu malik dediğimiz kimdir? Hangi iktisadi zenginliğe sahiptir? En yoksuldan da alacak mısınız? Yoksa, en zenginden her zaman yaptığınız gibi bunu muaf mı tutacaksınız? Düzenlemenin içeriğinde buna ilişkin bir belirleme ve kesinlik yok. Bunu da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. "Türkiye, iktidar daha ne zaman yaşadıklarından ders alacak?" Yerel yönetimlerin ve kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların yetkilerini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na aktaran düzenlemelerin iptalini istiyoruz. Elektronik haberleşme için kule ve direkler dikiliyor. Peki bunun demokratik katılımcılık ilkesine göre insan sağlığını önemseyen bir düzen içerisinde yapılması gerekmez mi? Bu şirketlerin birbirleriyle rekabet etmek için gereksiz kule, direk israfına neden olacak şekilde bir kirlilik yaratmasına, insan sağlığını hiçe saymasına izin mi vereceğiz. Elbette bunun da yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini istiyoruz. Güneş ve rüzgar enerjisi santrallerini yapı denetiminden çıkartıyorlar. Neden? Güneş enerjisi santrali bir yapı değil mi? Rüzgar enerjisi santrali bir yapı değil mi? Türkiye’de denetim eksikliğinin nelere yol açtığını görüyoruz. Hala iktidar, yapı denetiminden yapıları çıkartmaya çalışıyor. Yapı denetim kuruluşlarını, yapı sahipleri seçiyor. Yapı sahibinin seçtiği bir yapı denetim kuruluşunun, o denetlemeyi hakkı ile yapabilmesi mümkün müdür? Türkiye, iktidar daha ne zaman yaşadıklarından ders alacak? Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedelleri, ölçüsüz bir biçimde belirleniyor. Bunların yatıracakları teminatlarda kanuni bir ölçüt yok. İdareye, keyfiliğe varacak şekilde bir takdir tanınıyor. Elektronik dağıtıma göre belirlenen yapı denetim kuruluşları da cezai hükümlerden istisnai tutuluyor. Neden diğerleri ceza yükümleri içerisinde de bunlar istisna? Bu düzenlemelerin içerisinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na ve bunun isteme hakkına aykırı çok sayıda düzenleme var. "Hangi şirketlerin nasıl kayrıldığını bu memleket çok gördü" Coğrafi bilgi sisteminde yer alan veriler, üçüncü kişilerce paylaşılabiliyor. Oysa bu sistem, insanların özel yaşamına, kişisel yaşamına ilişkin çok sayıda veriyi içeriğinde tutabiliyor. Daha garibi, akıllı şehir uygulamaları kapsamında coğrafi veri toplayan sensörleri, belirlilikten çıkartıyorlar. Nerelerde veri toplayacaksınız? Bunun ilkesi ne? Kişilerin özel yaşamını, kişisel güvenliğini nerede ihlal ediyorsunuz, nerede bunun bir durması olacak. Bütün bunlar Anayasa’ya aykırıdır. Türkiye Çevre Ajansı’nın ortak olacağı şirketleri kanuni bir ölçüt olmaksızın, Cumhurbaşkanı belirliyor. Cumhurbaşkanı’na bu yetkiler bir ölçüt tanınmaksızın verildiği zaman hangi şirketlerin nasıl kayrıldığını bu memleket çok gördü. Kanuni ölçüt yoksa, verilen yetki keyfiliğe dayanan biçimde kullanılabilecektir. Bunun da iptalini talep ediyoruz. Türkiye Çevre Ajansı Teşkilatı’nın ve istihdam edilecek personelin özlük haklarının yine kanuni ölçüt aranmaksızın idarece belirlenmesi durumunu da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. "Devlet Denetle Kurulu ile ilgili bölümü özel olarak Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağız" Neredeyse her hafta CHP grubu, Anayasa’ya aykırı düzenlemeleri yürürlüklerinin durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor. Şunu da ifade edeyim, Devlet Denetleme Kurulu’na herhangi bir demokratik devlette olmayacak yetkiler tanıdılar. Rütbesi ve görevi ne olursa olsun, kamu görevlilerini bir Devlet Denetleme Kurulu üyesi ya da denetçisi, kamu hizmetine aykırı bulduğu gerekçesiyle görevden uzaklaştırabiliyor. Bu kabul edilebilir değildir. İlgili yasa maddesi oldukça uzundur. Torba kanun içerisinde çokça düzenleme vardır. Biz Devlet Denetle Kurulu ile ilgili bölümü, 60 günlük süreyi beklemeden, iki haftalık bir zaman dilimi içerisinde diğer maddelerden kopartarak, özel olarak Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Türkiye’de adalet önemli ölçüde yıprandı. Anayasal yargının karar vermede geç kaldığını, yürürlük durdurma istemlerimizi reddettiğini biliyoruz. Bir kez daha Anayasa Mahkemesi önünden üyelerine ve kuruma seslenmek istiyoruz. Öncelikli kanunları, kamu yararını doğrudan ilgilendiren düzenlemeleri öncelikle inceleyiniz. Yürürlüğünün durdurulması kararını vermekten kaçınmayınız. Kamu yararına aykırı düzenlemelerin iptali verdikten sonra oralarda geçiş için zaman tanımayınız. Başka bir deyişle Anayasa’ya üç yıldır aykırı olan bir düzenlemeyi, bir de düzeltmek için onlara bir yıl fazladan ilave süre vermeyiniz. Türkiye yeniden adalete ve yeniden anayasal düzene kavuşuncaya kadar CHP grubumuzun ve tüm milletvekillerimizin mücadelesi devam edecek."

Devamını Okumak İçin Tıklayınız