CHP grup toplantısı... Özgür Özel: “Cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçimin 23 Mart'ta yapılacağını açıklayarak, "Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: İçimizi karıştıramayacaksın. Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın. Yargı aparatlarıyla önümüzü kesemeyeceksin. Bizi yenmenin tek yolu sandıkta yenmektir. Seni rekabete, namuslu bir yarışa, korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum” ifadesini kullandı.
(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçimin 23 Mart'ta yapılacağını açıklayarak, "Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: İçimizi karıştıramayacaksın. Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın. Yargı aparatlarıyla önümüzü kesemeyeceksin. Bizi yenmenin tek yolu sandıkta yenmektir. Seni rekabete, namuslu bir yarışa, korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum” ifadesini kullandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de partisin grup toplantısında konuştu. Özel, şunları kaydetti: "Bu iktidar Türkiye’yi adaletten ekonomiye bir çoklu krizin içine soktu, çıkaramıyor. Milletten yetki alanlar, milleti unuttu. Onların tek derdi koltuklarında biraz daha oturabilmek. Bunun için de milletin dertlerinin çözüleceği sandıktan kaçıyorlar. Milletin derdinin konuşulduğu konteyner kente gelemeyip, milletin yangını gördüğü pazara gidemeyip milletin hatrını soramıyorlar. Ve sürekli seçimlerin ileride olacağını, o güne kadar kimsenin seçim beklememesini, neredeyse seçim istemenin bir terör suçu olduğunu hissettirmeye ve 12 yıl öncesinden videolara bakmaya, ‘Sakın mitinge gitmeyin, sokağa çıkmayın’ demeye bakıyorlar. Ama bundan bir yıl önce erken seçim talebini yüzde 28 ölçen firma, bu ay yüzde 70 ölçtü. 65’ten aşağı ölçen yok, yüzde 75 ölçen çok. Bir erken seçim talebi var. “Talebimiz YSK’nın takvimini bekleyemeyecek durumda olan milletin acısını dindirecek sandığı getirmektir” Bizim talebimiz YSK’nın takvimini bekleyemeyecek durumda olan milletin acısını dindirecek sandığı getirmektir. Muhtemel rakiplerine karşı saldıran, muhtemel rakibini saf dışı bırakmaya çalışan, bunun için CHP’li belediyelere, belediye meclis üyelerine saldıran birisine karşı; her türlü konvansiyonel siyasetin gösterebileceği her tepki gösterilmiştir. Söylenmesi gereken her söz, yapılması gereken miting, eylem, her şey yapılmıştır. Ancak millet artık kendi derdini söyleyen, asgari ücrette, emekli maaşında, çay, fındık, pamuk fiyatında, narenciyede derdini söyleyen, maliyetleriyle inleyen ya da işsiz çocuğunun iş sorununu ya da o çocuğun yurt dışına kaçış sorununu dertlenenler ya da bu derdi içinde hisseden gençler sandığı istemektedir. Seçim takvimlerini YSK başlatmaz, millet başlatır. Milletin seçim takvimi başlamıştır. “180 bin sandık görevlisi tatbikat yapacak” Tabii ki biz erken seçim istiyoruz. Erken seçim istiyorsak görevlerimiz var. Biz sandıkları nasıl koruyacağız? Örgüt 180 bin sandık görevlisi atıyor. Hatta birkaç ay sonra, yapılacak erken seçimde sandıklara sahip çıkacak 180 bin kişilik ordu, sabah tatbikat yapacak, 06.00’da kalkacak, o okula gidecek. Önünde bekleyen okul sorumlusunun elindeki karekodu okutacak. Sınıfının kodunu okulun dışından okutacak, makul süre bekleyecek, ona verdiğimiz birleştirme tutanağının fotoğrafını sisteme yükleyecek. O 180 bin kişiden sabah kalkamayan, tatbikata gelmeyeni en büyük demokrasi savaşında saflarda tutmayacağız, onu değiştireceğiz. Bu işin program çalışması yapılıyor. Birkaç ay içinde hükümet programına, iktidar programına evrilecek. Parti programını milletimize arz ediyor, son halini onunla tartışıyor olacağız. “Erken seçimin hazırlığı erken olur. Erken seçimin adayı erken açıklanır” Seçim ve Hukuk İşleri çalışıyor. Erken seçimin hazırlığı erken olur. Erken seçimin adayı erken açıklanır. Biz 2014, 2018 ve 2023 seçimlerinde adayı çok geç açıklamanın, son anda açıklamanın, hele son tecrübede iki-üç yıl her ay ‘Aday belirlenecek mi’ deyip belirleyememenin, ortaya bir somut adaylaşma koymamanın, ‘Erdoğan belli, karşısındaki belli değil’ denip sürekli bir belirsizlik üzerinden tartışmayı yürütmenin, son süreçte krizler yaşamanın, çözülse de travmasının seçmenin aklında çok yeniyken ‘Bize güvenin. Hep birlikte kalabalık da olsak yöneteceğiz’ demenin zorluklarını yaşadık. O özeleştiriyi yaptık. O kısımlara dönüp söyleyecek hiçbir şey yok. Zaten o süreçlerde masum değiliz hiçbirimiz. Ama önemli olan, biz milletin karşısına çıktık ve dedik ki ‘Biz ders aldık. Biz bir özeleştiri yaptık ve şöyle yöneteceğiz.’ “Her gün, normal günlerin 20 katı üye kaybediyoruz” Ben nasıl yöneteceğimizi söylerken cumhurbaşkanı adayı dahil ön seçim yöntemini kullanacağımızı, soruyu bütün üyelerimize soracağımızı ve onların verdiği cevabı baş tacı yapıp sonuçlarına uyacağımızı ifade etmiştim. Bunun için belli bir süredir; ne zaman, hangi yöntemle, ne şekilde, hangi tedbirleri alarak bu ön seçimi yapacağımızı, yetkili kurullarımızla tartıştık. 40 günde yapılan sayısız toplantıyla bir demokrasi şölenini başlatmaya, bir demokrasi devrimi gerçekleştirmeye, adayımızı yerel seçimlerde yaptığımız gibi kazanacak güçte olan adaylar içinden son sözü örgütümüze sormaya, kimlerin aday olacağının şartlarını sadece ve sadece Meclis grubumuzun belirleme yetkisine bırakmaya ve partimize üye olmuş herkesin gelecek cumhurbaşkanı adayını belirlemede sözünün olacağına, o sürecin başladığına işaret etmiştik. Büyük bir memnuniyetle gününe göre; en az olan günde 16 kat, çok olan günde 40-42 kat fazla online üye kaydediyoruz. Örgütlerimiz yedi gün, gece 21.00’e kadar açık. CHP’nin ilçe ve il başkanlıklarında her gün, normal günlerin 20 katı üye kaybediyoruz. Büyük bir heyecanla insanlar ‘Ben ne yapabilirim’ sorusuna kendi cevaplarını veriyorlar. ‘Gidip adayı belirleyebilirim, bu iradeyi koyabilirim’ diye. “‘Adayımızın arkasında biz varız’ demek için yola çıkıyoruz” Karşımızdaki iktidar yürüyüşümüzü durdurmak isteyen ittifak Kasım 2023’te büyük bir değişimi yaşayan 31 Mart yerel seçimlerinde, 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’nin önünü kesmek için elinden geleni yapıyor, tek amacı bu. Bunu ahlaklı bir siyasetle adil bir yarışla yapmak yerine, yargıyı kullanarak, herkesi yargı sopasıyla sindirerek mücadele ediyor ve CHP’yi eski model, sığ tartışmalarla medyada boğmak; ‘Aday kim olacak? Kriz mi çıkacak? Masadan mı kalakacak’ diyerek CHP’ye ve ondan ümidi olan seçmeni meşgul etmek ve ümitsizliğe sevk etmek istiyor. Bunun için biz kararlı adımları atmak için bütün hazırlıklarımızı yaptık. Her geçen gün bizim daha çok güçlendiğimizi, ilk seçimde tecelli edecek millet iradesinden korktuklarını, rekabetten korkan, kaçan bu iktidarın karşısında cesaretle dimdik ama bir-iki kişi değil; onun karşısına kimi dikeceksek arkasına önce 1 milyon 600 bin CHP’liyi, sonra da bu sistemden, bu rejimden, bu zulümden, bu açlıktan şikayet eden herkesi dikip ‘Hadi bakalım, arkasında biz varız’ demeye niyetliyiz ve onun için yola çıkıyoruz. “Pazar akşamki fotoğraf Türkiye’de yavaş yavaş körelen umutları yeniden canlandırmıştır” Geçen hafta Çağlayan’da umut olan fotoğraf, bu hafta pazar akşamı biraz önce gösterdiğim o fotoğraf, Türkiye’de yavaş yavaş körelen, azalan umutları yeniden canlandırmıştır. Ve önemli bir toplantı yaptık. Pek çok konuyu konuştuğumuz toplantının sonundaki fotoğrafı biraz önce gördünüz. O gülen yüzlerden bile bir kriz çıkarmaya çalışan bir akıl pazartesi sabahı başladı. Ne yalanlar... Dün akşam, ‘Mansur Yavaş masadan kalktı. Kavga ettiler’ yandaş basın. Bugün sabah dahil. Yine bir saygın televizyon kuruluşu, ‘Mansur Yavaş dün akşam, her şartta, her durumda aday olduğunu söyledi.’ Biz fotoğrafı çekiyoruz, çektiren biziz, çeken belli. Orada olmayanlar, ‘Nereden, nasıl yeniden bu umudu söndürürüz, yeniden bu kabaran, yükselen duyguları dindiririz, yeniden yükselen bu erken seçimle ilgili heyecanı dizginleriz’ diye yalana başvuruyorlar. “Türkiye’ye umut olmuş iki ismin ön seçim yarışına girerek birbirini yıpratmaması konusunda fikir birliğine vardık” Her iki başkanım da nasıl o gün fotoğrafı paylaştık, ikisi birden aynı fotoğrafı paylaşıp o duyguyu paylaştılar. Başkanlarımızla yaptığımız o görüşmede vardığımız sonuçları birinci ağızdan, partinin Genel Başkanı olarak ben söylüyorum. Mansur Bey ile de biraz önce görüştük. O da yılmış bu iki gündür dezenformasyondan. ‘Siz anlatın. Ben de Genel Başkanımızın söylediklerini bizzat teyit edeyim. Bu kara propaganda bitsin’ dedi. Şimdi o gerçekleri konuşma vakti. O görüşmede bir: Partinin başarısı için herkesin elinden geleni yapacağı, parti kararlarına uyacağı ve milletimizin hayal kırıklığına uğratılmaması noktasında çok hassas bir sürecin yürütülmesi gerektiği konusunda tam mutabakat sağladık. İki: Türkiye’ye umut olmuş iki ismin ön seçim yarışına girerek birbirini yıpratmaması konusundaki talep ve öneriyi konuştuk ve bu konuda fikir birliğine vardık. Sayın Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçime girmeyeceğini bize bildirdi ve şu cümleyi kurdu, bunun bilinmesini istedi: ‘Hepsi bizim partililerimiz, bizim üyemiz, elbette onların verecekleri karara ben de saygılıyım, hepimiz saygılıyız.’ Ve üç: Ön seçim süreci dahil, tüm bu süreçlerin hep birlikte ortak akılla yürütülmesi, bundan sonra daha çok bir araya gelinmesi konusunda hemfikiriz. “Mansur ve Ekrem Başkan’ın ‘Milleti kurtaralım da ne olacaksa olsun’ yaklaşımlarına yürekten teşekkür ediyorum” Amacımız net: Yargı sopasıyla karşımıza dikilenlere karşı, içimizi karıştırmaya çalışanlara karşı, hep birlikte dimdik duracağız. Partide bir kaos arayanlar, devlet imkanlarıyla karşımıza dikilip önümüzü kesmeye çalışanlar avuçlarını yalayacaklar. Benim için en büyük kazanım, yıllardır CHP’yi hiziplerin, ayrışmaların, kavgaların merkezi gibi gösterenlere inat, her iki belediye başkanımızın da göstermiş olduğu birlik ve beraberlik görüntüsüdür. Bu öylesine bir görüntü değildir, suni bir görüntü değildir. Bu samimi, ahlaklı ve milleti merkeze alan bir tutumdur. Partimizin bir ve beraber, bu birlik görüntüsünün bozulmaması için her iki başkanımızın da olağanüstü çabalarına, ben buradan hem Mansur Başkan’ın hem Ekrem Başkan’ın birbirleriyle kurdukları samimi abi-kardeş ilişkisine ve ‘Milleti kurtaralım da ne olacaksa olsun’ yaklaşımlarına yürekten teşekkür ediyorum. “Cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz” Ve son olarak dün PM’de, ardından MYK’da ön seçim süreciyle ilgili nihai kararı vermiş durumdayız. Belirlenen seçim takvimine göre, 11 Şubat 2025 bugün, kararın alınması ve ilanıyla birlikte takvimin birinci günüdür. Takvimin tüm detaylarını Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız kamuoyuyla bir özel basın toplantısıyla paylaşacaktır. Ancak ben iki kritik tarihe dikkat çekmek isterim. Bunlardan birincisi 28 Şubat Cuma günü, saat 17:00’ye kadar Türkiye’yi yönetecek bir sonraki cumhurbaşkanının belirleneceği ön seçimin seçicisi, seçmeni olmak isteyen Türkiye’nin başta bütün gençlerini, harıl harıl partiye online kayıt olan bütün gençlerini ve Türkiye’nin bütün demokratlarını, büyük Türkiye İttifakı’nın, CHP’nin adayını belirlemekte görev almak üzere, baba evine gelmeye, kaydolmaya ve yapılacak seçimde oy kullanmaya davet ediyorum. Aldığımız karar gereğince cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz, hayırlı uğurlu olsun. “Erdoğan’a sesleniyorum: Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın. Seni korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum” Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: İçimizi karıştıramayacaksın. Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın. Yargı aparatlarıyla önümüzü kesemeyeceksin. Bizi yenmenin tek yolu sandıkta yenmektir. Seni rekabete, namuslu bir yarışa, korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum. Salon adamı Erdoğan, halkın adayı karşında olacak. Sana meydan okuyoruz. Yönetemediğin ülkeyi o yönetecek, biz yöneteceğiz. Krizi bitirecek, zaferi getireceğiz. Adayı belirlemeye, meydanlara çıkmaya, Türkiye İttifakı’nı meydan meydan büyütmeye, bir olmaya, birlikte olmaya, hiç ayrılmamaya, Türkiye İttifakı’nı kazandırmaya, Türkiye’ye kazandırmaya kararlıyız. Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak.” (SON)