CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş: İktidar öğrenciler için 190 milyar vermedi, yandaşına 701 milyar lira verdi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Türkiye'de hükümetin bu yıl kendi yandaşlarından almamaya karar verdiği vergi 701 milyar liradır. Her öğrenci bir öğün sıcak yemek yerse ek ücret olarak neye ihtiyacımız var? 190 milyar lira. 190 milyar lira. 19 milyon çocuğu beslenmek için 190 milyar bulamıyor. Tam cahiliye dönemi! Para var. Peki iktidar neyi tercih ediyor? Yandaşına vermeyi tercih ediyor" dedi.
(MANİSA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Türkiye'de hükümetin bu yıl kendi yandaşlarından almamaya karar verdiği vergi 701 milyar liradır. Her öğrenci bir öğün sıcak yemek yerse ek ücret olarak neye ihtiyacımız var? 190 milyar lira. 190 milyar lira. 19 milyon çocuğu beslenmek için 190 milyar bulamıyor. Tam cahiliye dönemi! Para var. Peki iktidar neyi tercih ediyor? Yandaşına vermeyi tercih ediyor" dedi. CHP Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Manisa İl Başkanlığı’nın düzenlediği Tevhid-i Tedrisat Yasası'nın kabulünün 101'inci yılında Öğretim Birliği Panelinin kapanışında konuştu. Eğitim sisteminde topyekun değişim mesajı veren Özçağdaş, dijital dünyaya uygun pratiklerin geliştirilmesi gerektiğini belirterek, eğitime ilişkin farklı kesimlerin farklı isteklerine ‘ortak akılla’ çözüm bulunması gerektiğini ifade etti. Özçağdaş, "Yaklaşık 28-29 milyon yurttaşımız eğitim sistemi içinde. Devasa bir sayı bu. Bizim asli görevimiz ülkemizin yurttaşlarını kendi yaşamlarında mutlu, huzurlu ve dünyayla rekabet edebilir bireyler olarak yetiştirmek. Dolayısıyla çok işimiz var. Örneğin yurttaşlarımızın bir kısmı çocuklarının din öğretimi konusunda daha hassaslar. Bunu istiyorlar. Okul yılları boyunca daha kuvvetli bir din eğitimi almasını istiyorlar. Bir grup yurttaşımız bunu öğrenmesini ama bunun, okul sisteminin içerisinde daha az görünür olmasını istiyorlar ya da bu konuyla ilgili bir talepleri yok. Farklı tercihler var. O tercihleri bir potada eritebilmemiz lazım. Birlikte ve uzlaşı kültürü içinde. Dolayısıyla birbirini duyan toplumsal yapılara ihtiyacımız var" ifadesini kullandı. “Onlar itaatkar, kanaatkar, dindar ve kindar nesiller istiyor” Özçağdaş, şunları söyledi: “Milli Eğitim Akademisi 1970’lerin sonunda 4'üncü Kalkınma Planı'nda olan bir önermedir. ‘Mülakatı kaldıracağız’ deyip kaldırmamaya karar verdiklerinden ve çok büyük gürültü çıktığından… Milli Eğitim Akademisi ile aslında iki yıl boyunca öğretmenleri oraya almak, öğretmenlik diploması olanları aday pozisyonuna dönüştürmek ve sessiz sedasız kendi siyasal perspektiflerine uygun olmayan öğretmenlerini elemek istiyorlar. Amaç bu. İşin ideolojik tarafından bakarsak aslında eğitim, felsefesi anlamıyla ideolojiktir. CHP’nin eğitime bakışı ideolojiktir. Ve onun kurucusu, ‘Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, nesiller ister’ diyerek neyi aradığını söylemiştir. Cumhuriyetin yetiştirdiği yurttaşlar özgür düşünen, özgür karar veren yurttaşlar olmalıdır der cumhuriyet ideolojisi. Peki AKP ne istiyor? Onlar itaatkar, kanaatkar, dindar ve kindar nesiller istiyor. Aradaki fark nereden kaynaklanıyor? Kemalizm aslında tüm dünyada sosyal demokrasinin öncü uygulamalarından bir tanesidir. Atatürk'ün eğitim politikası da böyledir. Sağ politikalar ne diyor? Türkiye'de aslında para var, kaynak var. Siz kaynağı nasıl kullanacaksınız? “Tam cahiliye dönemi!” Türkiye'de hükümetin bu yıl kendi yandaşlarından almamaya karar verdiği vergi 701 milyar liradır. Her öğrenci bir öğün sıcak yemek yerse ek ücret olarak neye ihtiyacımız var? 190 milyar lira. 19 milyon çocuğu beslemek için 190 milyar bulamıyor. AK Parti’nin bakanı ‘Bende personel yok. Personel bulsam yemek yapacak yer yok. Yemeği yapsam çocuklar yemez’ diyor. Tam cahiliye dönemi. Para var. Peki iktidar neyi tercih ediyor? Yandaşına vermeyi tercih ediyor. 1,5 milyar dolara emanet ettiği Osmanlı Gazi Köprüsü'nü 15 milyar dolar bütçeye yük haline getiriyor. Kur korumalı mevduat her yıl büyük bir gedik haline gelmiş durumda. Peki, kime ihtiyaç var? İtaatkar, kanaatkar, dindar ve kindar nesillere ihtiyaç var. Çünkü eğer ülkedeki bu yağma düzenine itiraz etmezse insanlar ancak öyle devam edebilirler. İtiraz etmemeleri için de itaatkar ve kanaatkar olmaları lazım. Bunu da dindarlık üzerinden öbür dünyaya yönelik bir bakış açısıyla kanaatkar ve mümkünse cumhuriyetin bütün bu itiraz kültürüne kindar nesiller yetiştiriliyor. Bütün cumhuriyet kurumlarını çökertmeye çalışmaları da bundandır. Dolayısıyla bu perspektiften baktığımız zaman eğitim son derece ideolojik bir iştir. Nasıl bir yurttaş ve insan tipi aradığınızla ilişkilidir.” “Bugünkü koşulları ve önümüzdeki 50 yıl tasarlayarak bir iş yapmamız lazım” Özel okullara ilişkin tartışmalara da değinen Özçağdaş, şu ifadeleri kullandı: “CHP’nin özel okulları kapatmak gibi bir politikası yok. Ama CHP’nin laik, bilimsel, nitelikli, çağdaş, kamusal ve parasız eğitim gibi bir hedefi var. Dolayısıyla ülkenin her kuruş parasını kamusal eğitimin güçlendirilmesi, bilimsel ve nitelikli eğitimin güçlendirilmesi için harcarsak, okullarımızı cumhuriyet döneminde olduğu gibi dünyayla yarışır, eşitlikçi ve halkçı bir perspektifle, zenginlerle yoksulların aynı mekanlarda hemhal oldukları, birlikte üretip birlikte paylaştıkları bir kültür oluşturabilirsek okullarınızı temizlemeyi başarabilirsek… İnsanlar çocuklarını neden özel okullara gönderiyorlar? Bir, seküler eğitim almalarını istiyorlar. İki, temiz olsun istiyorlar. Üç, güvenli olsun, birtakım çevreler, uyuşturucu tacirleri ortalıkta cirit atmasın. Dört, nitelikli bir eğitim alıp biraz sosyal işler yapabilirsin istiyorlar. Eğer siz bunları devlet okullarında verebilirseniz insanlar çocuklarını özel okullara gönderme ihtiyacı içinde olmayacaklar. Dolayısıyla hayaletlerle kavga etmeye gerek yok. Cumhuriyetin 2'nci yüzyılında birinci yüzyılın ezberleyerek değil… Bugün 200 yıl öncesinin tartışmaları ile devam edemeyiz. Bugün, bugünkü koşulları ve önümüzdeki 50 yılı tasarlayarak bir iş yapmamız lazım. Ve bu konuştuğumuz kadar kolay bir iş de değil. Çünkü dünya değişiyor. Haydutluk dünyada her yeri sarmış durumda. Ve maalesef dünya, demokrasi kültürünün yıprandığı, demokratik liderlerin büyük dünyada devlet adamlarının azaldığı bir dönemdeyiz. Türkiye olarak işimiz daha zor. Ama ben şuna inanıyorum. Türkiye hiçbir zaman 1919'daki koşullardan daha kötü bir zamanda olamaz ve bugün de değiliz. Dolayısıyla 1919 Türkiye'sinde ülkenin geleceğini kurtarmış olanlar bizim için her zaman bir deniz feneri olacaklardır. Her zaman bir yol gösterici olacaklardır."