Can Atalay: ''Kürt yurttaşlarımızın demokratik talepleri içi, eşit ve özgür bir Türkiye için yürüyüşümüze devam edelim''

Yayınlanma: 04.03.2025 14:20 Güncelleme: 04.03.2025 14:20

Milletvekilliği düşürülen Gezi Davası hükümlüsü Can Atalay, ''Kürt Sorunu üzerinden şiddetin gölgesinin kaldırılması çabaları yeni toplumsal ve siyasal mutabakatlar için bir fırsat olabilir. Bu çabanın karşılığı verilmelidir. Barışçı bir ortamda bütün görüşlerin özgürce kendini ifade edebilmesi, derinlemesine konuşulup tartışılması 'fiili durumlar'a, siyasetin hoşgörüsüne bırakılamaz. Önceki yılların 'fiili durumlar'ının sonuçlarını yaşamaktayız. Şiddetin siyasetten dışlanması adımları siyasetten gelen demokratik adımlarla karşılık bulmalıdır'' dedi.  

(ANKARA) - Milletvekilliği düşürülen Gezi Davası hükümlüsü Can Atalay, ''Kürt Sorunu üzerinden şiddetin gölgesinin kaldırılması çabaları yeni toplumsal ve siyasal mutabakatlar için bir fırsat olabilir. Bu çabanın karşılığı verilmelidir. Barışçı bir ortamda bütün görüşlerin özgürce kendini ifade edebilmesi, derinlemesine konuşulup tartışılması 'fiili durumlar'a, siyasetin hoşgörüsüne bırakılamaz. Önceki yılların 'fiili durumları'nın sonuçlarını yaşamaktayız. Şiddetin siyasetten dışlanması adımları siyasetten gelen demokratik adımlarla karşılık bulmalıdır'' dedi.   Milletvekilliği düşürülen Gezi Davası hükümlüsü Can Atalay, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgüte silahları bırakma çağrısına ilişkin avukatları aracılığıyla açıklama yaptı. Atalay'ın sosyal medya hesabından, ''Şiddetin gölgesini memleketin ve Kürt yurttaşlarımızın demokratik talepleri üzerinden kaldırmak'' başlığıyla yapılan açıklama şöyle:  '''Şiddetsiz bir siyaset ortamı oluşturmak için' her yurttaşın, her kurumun önemsemesi gereken çok güçlü bir çağrı yapıldı. Bir an için Anayasa’nın askıda olduğunu unutalım. Bir an için hukukun en dipte, keyfiliğin dorukta olduğunu unutalım. Bir an için her türlü demokratik talep gibi Kürt yurttaşlarımızın demokratik taleplerinin demokratik bir ortam olmadan serpilip gelişemeyeceğini, atılan adımların güvenceye kavuşamayacağını, kalıcı olamayacağını da unutalım. Şimdi, Kürt sorununun silahların gölgesi olmadan, şiddetsiz bir ortamda konuşulabilmesi için, 'önce barış' diyen, 'şiddetsiz bir siyaset ortamı' için yapılan çağrıya dikkat kesilelim. Yakılmaya çalışılan barış ateşinin, her yönden esen sert siyaset fırtınalarıyla sönmemesi için çevresini kuşatalım. Toplumsallaşması için sahip çıkalım. ''Şiddetin siyasetten dışlanması adımları siyasetten gelen demokratik adımlarla karşılık bulmalıdır'' Kürt sorunu üzerinden şiddetin gölgesinin kaldırılması çabaları yeni toplumsal ve siyasal mutabakatlar için bir fırsat olabilir. Bu çabanın karşılığı verilmelidir. Barışçı bir ortamda bütün görüşlerin özgürce kendini ifade edebilmesi, derinlemesine konuşulup tartışılması 'fiili durumlar'a, siyasetin hoşgörüsüne bırakılamaz. Önceki yılların 'fiili durumları'nın sonuçlarını yaşamaktayız. Şiddetin siyasetten dışlanması adımları siyasetten gelen demokratik adımlarla karşılık bulmalıdır. ''Eşit ve özgür bir Türkiye için yürüyüşümüze devam edelim'' Sorunun çözümü geniş bir toplumsal mutabakat gerektiriyor. Toplumsal ve siyasal desteği genişletmenin ilk adımı Meclis’i çözüm odağı olarak işlevli kılıp süreci şeffaflaştırmaktır. Acilen, önceki yıllarda yasal güvencelere bağlanmadan atılmış adımların ceremesini yaşayanları özgürleştirmek, Kürt yurttaşlarımızın seçme iradesini yok eden kayyumluk vesayetine son vermektir. Her ileri adım önemlidir. Dikkate alınmayı hak eder. Ve şimdi başta 'unutalım' dediklerimizin hepsini yeniden hatırlayalım. Cumhuriyetimizi demokratikleştirmek için hukukun, yasaların, kurallı, kurumlu bir işleyişin kazanılması için Kürt yurttaşlarımızın demokratik talepleri için eşit ve özgür bir Türkiye için yürüyüşümüze devam edelim.''

Devamını Okumak İçin Tıklayınız