Beykoz Belediye Başkanı’nın gözaltına alınmasına tepki... Çankaya Belediye Başkanı Güner: “Bu süreçler, bağımsız yargıya inancı zedeleyen tablolar ortaya çıkarabiliyor”

(ANKARA) - Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Hukuk usullerinin doğru işletilmesi gerektiğini belirten Güner, “Bu süreçler işletilmeden sondan başa doğru geldiğimizde maalesef“Toplum vicdanını da yaralayan yargı açısından da insanlarda çeşitli şüpheleri uyandıran, bağımsız yargıya inancı zedeleyen tablolar ortaya çıkarabiliyor” dedi. Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, CHP’nin “Gel, Seç, Tarihe Geç” sloganıyla düzenlenen ön seçim toplantısı öncesinde toplantı ve Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in sabah saatlerinde gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güner, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı adayımızı seçeceğimiz süreci başlatmış bulunuyoruz” “5 Kasım 203 Kurultayımız öncesinde ‘Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi’ söylemiyle çıktığımız yolculukta bizim parti yönetimine talip olanlar olarak Genel Başkanımız Özgür Özel’in önderliğinde o kadronun, o ekibin vaatleri arasında Cumhurbaşkanı adayımızın tüm üyelerimizin katılmasıyla seçilmesi şeklinde bir vaadimiz vardı. Delegelerimiz, teveccüh gösterdi, örgütümüz teveccüh gösterdi, Genel Başkanımız seçildi. Sonrasında hem tüzük değişikliğimiz yapıldı hem de kademelerde gençleşme, kadınlara yer verilmesi gibi diğer vaatlerimiz gerçekleştirildi. Şimdi de bu sürecin bir sonucu olarak, Cumhurbaşkanı adayımızı, tüm üyelerimizin katılımıyla seçeceğimiz süreci başlatmış bulunuyoruz. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ben. İnanıyorum ki güzel bir sonuçla da neticelendirilecektir.” “Belediye Başkanımızın ifadesi alındıktan sonra görevinin başına dönmesi temennimizdir” Güner, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in sabah saatlerinde gözaltına alınmasına ve belediyelere kayyum atanmasına ilişkin şunları söyledi: “Bizler elbette ki kamu kaynaklarını kullanan yöneticiler olarak hiçbirimiz dokunulmaz değiliz ve kullandığımız bütçelerin hesabını da vermek durumundayız. Bu, idari anlamda müfettişler tarafından yürütülür, Sayıştay tarafından mali yönler araştırılır ya da adli bir konu varsa savcılık elbette ki bunu soruşturur. Buna, hiçbirimizin itirazı yok, hiçbirimiz de ‘Biz, hesap vermeyiz, vermekten kaçarız’ gibi bir söylemde de bulunmuyoruz. Ama önemli olan burada usulün doğru işletilmesi. Bir belediye başkanı hakkında ya da belediyedeki herhangi bir durum hakkında bir soruşturma yürütülüyorsa, doğru olan onunla ilgili Bakanlık’tan ilgili izinlerin alınmasıdır. İzni gerektirmeyen bir konu varsa bile ifadeler alınır, bilirkişi incelemesi yaptırılır ve gerekiyorsa bunun üzerinden savcı dava açabilir. Dava açıldıktan sonra beraatle neticelenebilir ya da bir ceza alınırsa temyiz yolları tüketilebilir; ancak bundan sonra bir hükümden bahsedilebilir. Yasa gereği de ancak o tarihten itibaren belediye başkanının görevinden ayrılması söz konusu olabilir, Bakanlığın oraya el atmasıyla birlikte. Ancak bu süreçler işletilmeden sondan başa doğru geldiğimizde maalesef toplum vicdanını da yaralayan yargı açısından da insanlarda çeşitli şüpheleri uyandıran, bağımsız yargıya inancı zedeleyen tablolar ortaya çıkarabiliyor. Belediye Başkanımızın da ifadesi alındıktan sonra kendisinin görevinin başına dönmesi temennimizdir. Yine Rıza Akpolat ve Ahmet Özer Başkanlarımızın da tutuksuz yargılanması esastır. Bu süreç işletilirse, hem toplumun hiçbir kesiminden buna itiraz gelmez hem hepimiz daha rahat şekilde hesap veririz hem yargı çalışmış olur hem de millet iradesi zedelenmemiş olur.”