Adalet Bakanı Tunç, CHP Kurultayı soruşturmasını değerlendirdi: "Somut deliller varsa Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirebilir"

Yayınlanma: 12.02.2025 16:12 Güncelleme: 12.02.2025 16:12

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, CHP'nin kurultayı ile ilgili başlattığı soruşturmanın, "tamamen kendi partililerinin, CHP'li bir kısım mensupların iddiaları"nın araştırılmasına yönelik olduğunu belirterek, "Tüm deliller toplanır, yine açık kaynaklardan toplanacak deliller var, sosyal medyada birtakım iddialarda bulunan, hatta araç plakalarına varıncaya kadar, nereden ne alındığına varıncaya kadar birtakım deliller hem açık kaynaklarda hem de ifadelerde varsa bir somut delil elbette Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirebilir" dedi.

(ANKARA)- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, CHP'nin kurultayı ile ilgili başlattığı soruşturmanın, "tamamen kendi partililerinin, CHP'li bir kısım mensupların iddiaları"nın araştırılmasına yönelik olduğunu belirterek, "Tüm deliller toplanır, yine açık kaynaklardan toplanacak deliller var, sosyal medyada birtakım iddialarda bulunan, hatta araç plakalarına varıncaya kadar, nereden ne alındığına varıncaya kadar birtakım deliller hem açık kaynaklarda hem de ifadelerde varsa bir somut delil elbette Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirebilir" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, NTV'de canlı yayınında soruları yanıtladı.  İstanbul'da ehliyetsiz kullandığı araçla Oğuz Murat Aci'nin ölümüne neden olan Timur Cihantimur'un ve onu yurt dışına kaçıran anne Eylem Tok'un ABD'den Türkiye'ye iade edilmesine ilişkin sürece ilişkin soru üzerine Bakan Tunç, Timur Cihantimur ve anne Eylem Tok'un önce Mısır'a gittiklerini, sonra ABD'ye geçtiklerinin anlaşıldığını belirtti. Tunç, "Hemen Adalet Bakanlığı olarak iade talebimizi ABD'ye ilettik. Orada gözaltı ve yakalama gerçekleşti. Ardından iade yargılaması süreci başladı. İade yargılamasında dün akşam itibariyle iade kararı verildi. Bu karar temyize tabi bir karar, ilgililer itiraz edebilir. Temyiz ederlerse kesinleştikten sonra ABD ve Dışişleri Baknalığı'na gönderilir, Dışişleri Bakanlığı da idari itiraz yapabilir. Kesinleştiğinde de iadeleri kesinleşmiş olur" diye konuştu.  Kaza sonrası olay yerinin terk edilmesinin toplum vicdanında tepkilere neden olduğunu, adli soruşturmanın hızlı biçimde devam ettiğini anlatan Tunç, iade sürecini de yakından takip ettiklerini aktardı. ABD'deki iade yargılamasının uzun sürdüğünü belirten Tunç, "Önemli bir aşama iadeye karar verilmiş olması. ABD ile suçluların iadesine ilişkin anlaşmamız var, uluslararası sözleşme. Bu sözleşme kapsamında iadenin gerçekleşmesi gerekiyordu. Mahkeme de yerinde bir karar vermiş oldu. İtiraz süreçleri sonuçlandıktan sonra, kesinleştikten sonra ABD Dışişleri Bakanlığı bu süreci tamamlamış olacak" dedi.  Sahte içki ölümleri soruşturmasında 40 kişi tutuklu  Adalet Bakanı Tunç, sahte içki nedeniyle yaşanan ölümler üzerine başlatılan soruşturmalara ilişkin de bilgi verdi. Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütülen soruşturmalar kapsamında şu anda İstanbul'da 18 tutuklu bulunduğunu, 10 kişinin de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını, Ankara'da ise 22 kişinin tutuklu bulunduğunu, 38 kişi hakkında adli kontrol kararı verildiğini bildiren Bakan Tunç, "Sahte içki soruşturmasında Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarının yürüttüğü soruşturmalar kapsamında 40 tutuklu, 48'de adli kontrol kararı verilen kişi var. Üzücü, burada vatandaşlarımızın özellikle çok dikkatli olmaları lazım. Bunun imalatını yapan, satışını yapan kişilerle ilgili olarak gerçekleştirilen soruşturmaların etkin biçimde sürdürülmesi ve bu tür üzücü olaylara fırsat verilmemesi için gerek kolluk güçleri, gerek yargı teşkilatımız, soruşturma makamlarımız gereken hassasiyeti göstermeye devam ediyorlar" şeklinde konuştu. CHP'nin 2023'te yapılan kurultayına ilişkin soruşturma  Yılmaz Tunç, CHP'nin 2023'te yapılan kurultayında "şaibelerin olduğu" iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmaya ilişkin sorular üzerine de CHP'nin 2023 Kasım ayında gerçekleştirilen kurultayı ile ilgili, kurultay sonrası dedikoduların, bazı iddiaların, yine CHP mensupları tarafından ortaya atıldığını ifade etti. Bursa'da bir başvuru yapıldığını, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının, kongrenin yapıldığı yer Ankara olduğu için yetkili yer olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı gönderdiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da soruşturmayı başlattığını anlatan Tunç, şöyle devam etti: "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir TV programındaki ifadelerinden sonra tamamen soruşturma gündeme oturmuş oldu. Sayın Akif Hamzeçebi'nin de bu konuyla ilgili bir beyanatı oldu, kongreyle ilgili şaibe tartışmaları hakkında mevcut yönetimin susmasını eleştirdiler. Susmanın bir sükut ikrardan gelir düşüncesiyle buna bir cevap verilmesi gerektiğini söylediler. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Hamzaçebi değil, birçok partili sosyal medyadan farklı açıklamalarla bu şaibe söylentilerini hep dile getirdiler. Birtakım delegeler, maddi menfaat karşılığı oylarının alındığına yönelik birtakım iddialarda bulundular. Bu iddialar Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesine baktığımız zaman bu tür davranışların suç teşkil edeceğini gösteren bizim mevzuatımız var. Bu mevzuat karşısında bu iddialar da sürekli yaygınlaştığında ve partiler tarafından çeşitli delegeler, eski, yeni partililer tarafından sosyal medyada da birtakım iddialar ortaya atılınca Cumhuriyet Başsavcılığının bu iddiaları değerlendirmesi gerekir. Şu an soruşturma aşamasında. Bu soruşturma neticesinde somut delil elde edilirse soruşturma devam eder ve yargı karar verir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ve Sayın Hamzaçebi'bin şaibe iddialarına karşı parti yönetiminin susmasının manidar olduğu yönündeki eleştirileri sonrasında onların da ifadelerine başvurulmasıyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı bir tebligat çıkardı ve avukatları da beyanda bulundular, 'Bu konuda bizim özellikle vereceğimiz ifade şundan ibarettir. O nedenle söylediğimiz söz budur. O noktada şaibe iddialarına karşı yönetimin ses çıkarmamasını biz eleştirdik, bir cevap vermesini istedik. Bizim söyleyeceğimiz bundan ibarettir' dediler ve avukatlarının verdiği bir dilekçe söz konusu. İfade verip vermeyecekleri yine bu tebligatın ifadeye yönelik devam edip etmeyeceğine Cumhuriyet Başsavcılığı karar verecektir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun avukatı da zaten adliye çıkışında gerekli açıklamayı yaptı. Orada şaibe iddialarına yönelik bir cevap verilmesi gerektiğini müvekkilinin söylediğini açıkladı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun televizyon programını dikkatli takip ettiysek orada özellikle bu konuda kongredeki şaibe iddialarını dile getirerek, varsa bu konuda bir araştırma yapılması ya da yönetimin buna susmasının sorun teşkil edeceğini söylüyor." Başsavcılığın, CHP'nin kurultayı ile ilgili başlattığı soruşturmanın, "tamamen kendi partililerinin, CHP'li bir kısım mensupların iddiaları"na, tamamen bu iddiaların araştırılmasına yönelik olduğunu belirten Tunç, "Tüm deliller toplanır, yine açık kaynaklardan toplanacak deliller var, sosyal medyada birtakım iddialarda bulunan, hatta araç plakalarına varıncaya kadar, nereden ne alındığına varıncaya kadar birtakım deliller hem açık kaynaklarda hem de ifadelerde varsa bir somut delil elbette Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirebilir" ifadelerini kullandı. "Kongre iptalinin gerekip gerekmediği dair ayrı bir yargılama gerektirir" Soruşturma sonucu suç tespit edilirse CHP Kurultayı'nın iptal edilip edilmeyeceğinin sorulması üzerine Tunç, Siyasi Partiler Kanu'nun 112. maddesinin, oylamaya hile karıştırılmasıyla ilgili olduğunu, Dernekler Kanunu'nda da buna benzer bir maddenin bulunduğunu söyledi. Bakan Tunç, Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesinin, "Ön seçimler ile siyasi parti kongreleri seçimleri ve kararlar için yapılan oylamalarla, her kademedeki, her çeşit parti görevlileri ve yedeklerinin seçimi için yapılan oylamalara, bu oylamalarının sayım, dökümüne hile karıştıranların 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılacağı" hükmünü içerdiğini hatırlattı. Bu suçu işleyenlerle ilgili somut delil tespit edilirse, dava açılırsa, iddianame düzenlenirse bunun bir ceza soruşturması olacağını aktaran Tunç,  "Parti kongresi ile ilgili süreç, bunun kongre iptalini gerektirip gerektirmediğine dair ayrı bir yargılama gerektirir" dedi.  "Yargıya yönelik tehdite varan sözler ifade ediliyor" İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na ilişkin başlatılan soruşturmalar ve devam eden dava süreçlerine ilişkin soruları da yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Burada siyasi dava eleştirisinin ötesinde, aslında yargıya yönelik maalesef yakışıksız sözler, yani 'siyasi dava' demekle kalmıyorlar, bunun bir 'yargı tacizi' olduğunu söylüyorlar, 'yargı sopası' dedi dün Sayın Özel, özellikle yargıya yönelik tehdite varan sözler ifade ediliyor, bu doğru değil" diye konuştu. Anayasa'nın 9. maddesinin, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımısz ve tarafsız mahkemelerce kullanıldığını, Anayasa'nın 10. maddesinin de herkesin kanun önünde eşit olduğu hükümlerini içerdiğini hatırlatan Tunç, "Suç teşkil eden bir fiil olursa yargı bunu soruşturur. Anayasamızın 138. maddesi var, özellikle devam eden bir soruşturmaya yönelik hiçbir makam, mevkinin herhangi bir şekilde yargı sürecini etkileyemeyeceğine hatta tavsiye ve telkinde bulunamayacağına dair anayasamızın amir hükümleri var. Burada tavsiye ve telkinden öte yargıya yönelik bir 'yargı tacizi' diyorlar. Elbette ki bu soruşturmalar neticesinde suç var mı? Bu suç neticesinde yargı ne karar verecek? Buna elbette ki tarafsız ve bağımsız yargı karar verecek" ifadelerini kullandı.  "Bırakın yargı işini yapsın" Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden birkaç soruşturma ve dava bulunduğunu belirten Tunç, şöyle devam etti: "Bu davalarla ilgili özellikle yargı süreçlerini etkilemeye yönelik tehditkar ifadeler kullanırsanız, bu doğru olmaz, 'seyyar giyotin'  gibi yakışıksız bir ifade Cumhuriyet Başsavcısına yönelik kullanıldığında orada yargının susmasını bekleyemezsiniz. 'Yargı sopası' dediğinizde, 'yargı tacizi' dediğinizde elbette ki bu ifadeler sorunlu. Şimdi hakkında devam eden, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine yönelik 'ahmak' dediğine ilişkin iddia, istinaf süreci devam ediyor. Burada da uzun süre dezenformasyon yaptılar. Ne dediler? 'Davaya bakan hakim başka bir ile atanarak sürgün edildi' dediler. Halbuki o davada tayin çıkan hakimle ilgili reddi hakim talebinde bulundular. Ne dediler, 'Bu hakim tarafsız değil. Bu hakim bizim davamıza bakmasın' dediler, dilekçe verdiler. Bu hakim tayin edildikten sonra bu kez dediler ki 'Niye bu hakimi sürgün ettiniz?' Böyle bir dezenformasyonun içine maalesef girdiler. Bırakalım yargı işini yapsın. En doğru kararı elbette yargı verecektir, bunun itiraz süreçleri olacaktır, temyiz süreçleri olacaktır. Tüm bu süreçleri beklemeden, burada devam eden yargı süreçleriyle ilgili bu tip yakışıksız ifadeler doğru değil. Cumhuriyet Başsavcısına siz 'senin zihnin çürümüş, çürük zihinli' derseniz burada yargının susmasını, işlem yapmamasını bekleyebilir misiniz? Herkes eşittir. Dolayısıyla devam eden yargı süreçlerine ilişkin konuşurken özellikle sözlere dikkat edilmesi lazım. Bağımsız ve tarafsız yargı işlemlerini yapar ve bu süreç içerisinde kararlara itiraz da edilebilir. Üç dereceli bir yargı sistemimiz var. Her şey kamuoyunun huzurunda, şeffaf bir biçimde gerçekleşiyor." "Belediyelere yönelik siyasi bir operasyonmuş gibi sunmak doğru değil" CHP'li belediyelere yönelik soruşturmalar ve dün Kartal Belediye Başkan Yardımcısı ve Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısının da aralarında olduğu 10 kişinin terör soruşturmasından gözaltına alınmasına ilişkin sorulara karşılık Tunç, şunları kaydetti:  "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütmüş olduğu bir soruşturma söz konusu. Halkların Demokrasi Kongresi, HDK çatı yapılanması kapsamında yürütülen bir soruşturma. Bazı belediye başkan yardımcılarının ve bazı belediye meclis üyelerinin terör örgütü mensuplarıyla irtibatlarının olduğu yönünde birtakım iddialar söz konusu. Bunlar soruşturma kapsamında ortaya çıkacak hususlar. İki belediye başkan yardımcısı var gözaltına alınan, 7 de belediye meclis üyesi var. Yani farklı ilçelerde belediye meclis üyesi olarak görevlendirilmiş. Bu soruşturmaları farklı şekilde nitelendirmek, belediyelere yönelik siyasi bir operasyonmuş gibi sunmak doğru değil. Burada hep beraber soruşturmanın sonucunu bekleyeceğiz. Gözaltı sonrasında savcılık ve sorguya gönderilirse orada da onlar kendi savunmalarını yapacaklardır. Savcılığın sunmuş olduğu deliller karşısında herkesin savunma hakkı var. Sonrasında eğer davaya dönüşen bir süreç olursa bu şeffaf bir şekilde kamuoyu tarafından da hangi meclis üyesinin ya da hangi belediye başkan yardımcısının bu konuda örgüt bağlantısının hangi delillere hangi gerekçelere dayandığını yargı ortaya çıkaracaktır. Şu anda gizli yürütülen bir soruşturma var. Bu soruşturma başladığında gözaltı kararları verildiğinde hemen çıkıp 'hiç dosyanın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmadan, 'Neden böyle bir operasyon yapılıyor, bu bir siyasi davadır, soruşturmadır' demek doğru değil." "(Grand Kartal Oteli yangını) 'Sonuna kadar gideceğiz' diyoruz, ucu nereye dokunursa dokunsun" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel'deki yangın faciasıyla ilgili soruşturmaya ilişkin de konuştu.  Kurtarma çalışmalarıyla beraber adli soruşturmanın da hemen başlatıldığını, süreçlerin hızlı şekilde yürütüldüğünü anlatan Tunç, "Bu yangının çıkmasına neden olan kim varsa, sorumlu kimse, hangi makamda olursa olsun sonuna kadar araştırılması lazım. Burada 78 canımız gitmiş ve orada bebekler can vermiş, insanlar büyük bir üzüntü yaşamış, büyük bir acı. O acıyı tarif etmek, yakınlarının o acısını dindirmek mümkün değil. Böyle bir ortamda sorumluların yargı tarafından soruşturulmaması, bir ayrım yapılması söz konusu olamaz. Şu anda 22 tutuklu var" şeklinde konuştu.  Soruşturma üzerinden birtakım polemikler yapılmasının üzüntü verici olduğunu, bu soruşturmanın ardından bazı beyanların, milleti, oradaki hayatını kaybedenlerin yakınlarını çok derinden yaraladığını belirten Tunç, "Burada 'sonuna kadar gideceğiz' diyoruz, ucu nereye dokunursa dokunsun. Bazı siyasilerin, 'şunlar sorumsuzdur, bunlar sorumludur, bunlar kusursuzdur, bunlar kusurludur' demesi doğru değil. Henüz soruşturma devam ediyor. Burada belediyenin, itfaiye teşkilatının, il özel idaresinin, bakanlık kurumlarında kimler varsa tüm bunların mevzuat karşısında yönetmeliklerimiz var, mevzuatımız var, bu konuda en az beş  tane kanun var. Ondan fazla yönetmelik var. Binaların yangından korunmasına dair yönetmelikler, belediye kanunları, itfaiye yönetmelikleri, il özel edaresi kanunları, turizm teşvik kanunları, tüm bunlar hepsi değerlendirilecek. Kimin iş sağlığı güvenliği kanunu yönetmelikleri tüm bunlarda kanunlarımızda bizde  bir eksiklik yok o kanunları en detaylı şekilde inceleyip sorumluları belirleyecek olan yargı makamı, savcılık şu anda soruşturuyor 22 tutuklu var otel sahibi, şirket genel müdürü, otel müdürü, yetkili ve çalışanlarından oluşan, İtfaiye'den sorumlu Bolu Belediye Başkan Yardımcısı, İtfaiye Müdürü, Özel İdaresi Genel Sekreteri, Özel İdare Genel Sekreteri Yardımcısı... İçişleri Bakanlığımızın müfettişleri bir soruşturma yaptı. Raporlarını savcılığa sundular. O kapsamda bir değerlendirme yapılacaktır. Yine iş sağlığı ve güvenliği açısından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının müfettişleri bir soruşturma yaptılar. Tüm bunlar İstanbul Teknik Üniversitesi'nden oluşturulan bilirkişi heyetince incelenecek. İstanbul Teknik Üniversitesi bu konudaki en yetkin kurumlarımızdan Afet Bilimleri Enstitüsü var. Bu enstitünün öğretim görevlileri, makine, inşaat, mimarlık fakültesi, kimya fakültesi, iş sağlığı güvenliği uzmanlarından oluşan profesörler, akademisyenler, bir de idare hukuku profesörü sorumluluk bakımından değerlendirecek. Çünkü konu karmaşık gibi gözüküyor ama mevzuatımızda kimin nerede, hangi sorumluluğu var bu bilirkişi raporu ile ortaya çıkarılacak kusurlar. Burada tabi soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı ve 6 tane savcıyla beraber bunu yürütüyor. Teknik ve uzmanlık gerektiren hususlarda bilirkişiye başvuruluyor. Burada teknik ve uzmanlık gerektiren bir husus var. Dolayısıyla bilirkişi raporları elbette savcılık makamı tarafından değerlendirilecek raporlar. Eğer savcılık sorduğu soruları cevabını alamazsa ek rapor da alabilir. İlave rapor her zaman isteyebilir, şahıslar rapora itiraz edebilir, tekrar rapor alınmak durumunda olabilir ama şu anda detaylı titiz bir çalışma yapılıyor. Vatandaşlarımız özellikle müsterih  olsun, bu konu çok önemli. 78 canımızın hesabı sorumlulardan mutlaka sorulması lazım. Sıfatı ne olursa olsun, ister kamuda çalışanlar olsun, isterse sivil şahıslar olsun, cezadaki caydırıcılık çok önemli, bu konuda şeffaf bir şekilde yürütülen bir soruşturma söz konusu olacak. 78 canımızın kaybedilmesine neden olanlar yargı huzurunda hesap verecektir. Kim sorumluysa cezasını çekecek diyoruz ama maalesef sayın Özel, yangından itibaren 'bizim arkadaşlarımız kusursuzdur' diyerek daha soruşturma, bilirkişi raporları ortaya çıkmadan maalesef uygun olmayan beyanlarda bulundu. Bu doğru değil." "İdari uygulamaları hemen başlattık" Adalet Bakanı Tunç, yeni yargı reformu belgesinde, uygulamadaki tıkalı noktaları açmak ve yeni ihtiyaçlar doğrusunda mevzuatta hangi değişikliklerin yapılması gerektiğinin belirlendiğini aktararak, belgedeki 264 hedefin bir kısmının yasal değişiklik gerektirdiğini anlattı. Bunun Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılacağını belirten Tunç, "Bizler de uygulamadan aldığımız bu görüşler doğrultusunda hangi kanunlarımızdan hangi değişiklikler yapılması gerektiğini milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Ama idari uygulamaları hemen başlattık" dedi.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız