AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Çok net bir şeydir, devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan, bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir” açıklamasını yaptı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, partisinin Genel Merkezi’nde yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, şöyle konuştu:
“Ülkemizde Türkiye açısından bir terör istemediğimiz gibi Irak açısından, Suriye açısından bölgedeki kardeş ülkeler açısından da herhangi bir şekilde terör tehdit ve terör oluşumlarının istikrarsızlaştırıcı tutumlarını istemediğimizi ve kabul etmediğimizi de bu şekilde ortaya koymuş oluyoruz. Burada benimsenen ilkeler çok açık ve nettir: silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve terör örgütünün Irak ve Suriye’deki bütün unsurlarıyla, bütün uzantılarıyla, bütün şubeleriyle feshedilmesi. Yani, ister adına PKK densin, PYD densin, ister YPG ister, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim temel yaklaşımımızdır.
Suriye’de devrim gerçekleştikten sonra ortaya çıkan en çarpıcı haberlerden bir tanesi bazı üslerde, bazı devletlerin üslerinde, bazı terör örgütlerine ait kıyafetlerin bulunmasıydı. Ya da geçmişten beri bildiğimiz bir şeydir, A terör örgütünün bir şekilde sözde karargahı ele geçirildiği orada B terör örgütünün kullandığı silahlar ve birtakım kıyafetler bulunur. Bütün bu sabotaj süreçlerinin nasıl işlediği konusunda bize fikir veren konulardır.
“Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye için gerekli titizliğin gösterilmesinin altını çizdi”
Sayın Cumhurbaşkanımız MYK toplantımızın başlangıcında yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizliğin ve gerekli özenin gösterilmesinin bir kere daha altını çizmiştir. Burada kullanılan dilden tutun da bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin tecrübemiz vardır.
Bazı devletlerin, bölgedeki terörün sona ermemesi için, terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması hem bu terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı kullanılmasından karşı çıkar elde eden bazı devletlerin birtakım vekil güçleri vasıtasıyla yapacakları birtakım sabotajlara karşı da teyakkuz halindeyiz.
“Verilen herhangi bir taviz yok”
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşırken çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerimizi, prensiplerimizi ifade ediyoruz. Ama Türkiye’nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibariyle siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Ama terörsüz Türkiye hedefine ulaştığı zaman Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni adı ne olursa olsun, adları farklı olsa da, daha önce de ifade ettim, adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye’nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan kazançlı çıkacaktır.
“Esas olan, bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir”
Halen MYK toplantısına girerken bazı siyasilerin ‘Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi’ gibisinden konuştuklarını görüyoruz. Çok net bir şeydir, devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan, bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir.
Şehit ailelerimizi, gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde bir kere daha ifade etmek isterim. Nitekim, çeşitli tartışmalar çıkıyor. Bunların bir kısmının siyasi yalan olduğunu söyledim. Yani, anayasa değiştirilecek, bayrakla ilgili, vatanın tanımıyla ilgili devletle ilgili ya da milletin tanımıyla ilgili asla kabul etmeyeceğimiz birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunuluyor. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Bunlar Türk’ün geleceğidir, Kürt’ün de geleceğidir, Arap’ın da Çerkezin de Lazın da geleceğidir ve Alevinin, Sünninin de geleceğidir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır. Hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir.
“2.Dünya savaşası sonrasında kurulan düzen sona ermiştir”
2.Dünya Savaşı sonrasında kurulan bildiğimiz düzen sona ermiştir. Bu düzenin epey bir zamandır, 3-5 senedir dikişleri sökülüyordu. Bu düzenin yaşaması ve çalışmasıyla ilgili görevleri kurumların etkisizliği, itibarsızlığı, etkinliğinin olmaması uzun zamandır tartışılıyordu. Gelinen noktada bir tablo ortaya çıkıyor. ABD’nin Ukrayna-Rusya savaşını bitirme yöntemiyle, bitirmeyi arzu ettiği yöntemle, Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna için güvenlik garantileri ve Rusya ile mücadeleyi devam ettirme yaklaşımı arasında stratejik bir ayrışma diyebileceğimiz bir noktaya gelindiğini gösteriyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız geçen gün söyledi, aslında AB'nin yaşadığı tüm sorunlarının çözümü Türkiye’dedir. Türkiye tarihi boyunca bir boyutuyla güçlü bir Avrupa devleti olmuştur. 100 yıllık da Avrupa demokrasileriyle iletişim kurabilen, Avrupa demokrasileriyle aynı paradigma içerisinde konuşabilen bir demokrasiye sahiptir. Bunun AB tarafından iyi değerlendirilmesi gerekirdi. Ama zannettiler ki içimize kapanarak kendi değerlerimizi koruyabiliriz.
“AB’nin siyasi kazanımlarını koruması için Türkiye’den başka herhangi bir çözüm yolu yok”
Avrupalılar güvenlik konuları olduğunda hemen Türkiye'yi hatırlıyorlar ama gelin refahı bölüşelim, demokratik değerleri paylaşalım, gelin demokrasiyi büyütme konusunda aynı masada olalım deyince Türkiye'ye yer vermiyorlardı. Yine bir güvenlik krizi çıkınca bütün Avrupa'da şimdi yine gündem Türkiye olmaya başladı. Umarım ki bu sefer sadece savunma meseleleri itibarıyla Türkiye’yi gündemlerine almazlar. Türkiye’yi her bakımdan, demokratik değerler, ekonomik refahın büyütülmesi, üst düzey diyalogların başlatılması, sivil toplum diyaloğunun başlatılması, her konuda Türkiye ile net iletişim içerisine girerler. AB’nin siyasi kazanımlarını koruması için Türkiye’den başka herhangi bir çözüm yolu yoktur. Türkiye ile iş birliği yapmaktan başka çözüm yolu yoktur.”
“Özel’in verdiği bilginin hiçbir gerçekliği yoktur”
Çelik, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla ilgili açıklamaları sorulan Çelik, şu yanıtı verdi:
“Özgür Bey'in ilk yaptıkları MYK sonrası yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içerisinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP'nin de bu konuların çözümüyle ilgili geçmişten beri yayınladığı raporlar, çok ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunları Meclis’te de geçmiş yıllarda tartıştık.
Sayın Özel'in AYM'den üyeler, Yargıtay'dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilginin hiçbir gerçekliği yoktur, hiçbir temeli yoktur. Bu kadar büyük bir iddiayı kendisi nasıl gündeme getirebiliyor, onu bilmiyorum. Bir ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu, anlaşamadığımız noktalarda biz de cevabını veriyorduk. Özellikle bu 1-1,5 aylık süreçte, örneğin TSK'da komuta kademesinin, kara kuvvetleri komutanımızın ve deniz kuvvetleri komutanımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaşıldığını kendisi şöyle söylüyor. Diyor ki, ‘Bana söylediler, ben duydum’ diyor. Bu kadar önemli bir bilgiyi ‘Ben duydum’ ya da ‘Bana söylediler’ gibisinden bir çerçevede olmaz.’”
“Devlet başkanları arasında diplomatik nezakete uygun bir ilişki olmalıdır”
Çelik, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Oval Ofis’teki tartışmasıyla ilgili soru üzerine yaptığı değerlendirmede, “Devletler arasında eşit ilişki kurulmalıdır. Devletlerin egemenliğine saygı gösterilmelidir. Devletlerin iradesini, milletlerin iradesini temsil eden devlet başkanları arasında eşit ilişki, diplomatik nezakete uygun bir ilişki olmalıdır. Masa asla devrilmemelidir. Kişileri masaya devirecek konuma getirmemelidir. Diyaloğu kesmek, herhangi bir şekilde ilişkiyi kesmek çok kolaydır fakat onu tamir etmek ve ilerletmek çok zordur” ifadelerini kullandı.
“MYK ve MKYK’mızın belirlediği bir seçim tarihi yoktur”
Sözcü Çelik, son olarak erken seçim tartışmalarına dair şunları kaydetti:
“MYK'nın ve MKYK'nın, yani partinin en üst düzey organlarının seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesini, onun büyük birikiminin dünyanın içinden geçtiği bu zor koşullarda Türkiye için paha biçilmez olduğunu biliyorlar. Milletimizden de bu teveccühü görüyoruz. O sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle ilgili bu ifadeleri ve kendi temennilerini güzel temenniler olarak dile getiriyorlar. Ama kurumsal olarak MYK ve MKYK’mızın belirlediği bir seçim gündemi ve seçim tarihi yoktur. Bugün itibarıyla hükümet işin başındadır. Cumhur İttifakı görevinin bilincindedir. Önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türkiye’nin meselelerinin çözümü, bölge meselelerin çözümü için çok kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. O ajanda çerçevesinde bu hizmetleri, bu siyasetleri yürütmeye devam edeceğiz. Seçim meselesini bu çerçevede ne MYK’da ne MKYK'da ne de herhangi bir toplantıda hiçbir şekilde konuşmadık.”
Yorumlar
Kalan Karakter: