(DİYARBAKIR) - 6 Şubat depremlerinden etkilenen Diyarbakır’da yaraların sarılmadığını belirten Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Başkanı mimar Şerefhan Aydın, “Deprem, yaşamı yönetenlerin ihmali sonucu çok büyük bir felakete dönüştü. Deprem doğa olayıdır ama büyük bir felakete neden oldu. Aradan iki yıl geçti. Halen insanlar evsiz. İnsanlar halen kirada oturuyor” dedi.
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen depremzedelerin yaraları sarılmadı. Depremlerin etkilediği 11 kent arasında yer alan Diyarbakır’da yıkılan 6 binada 411 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi ise yaralandı. Binaların yıkımlarına ilişkin açılan davalarda yargılanan 11 sanık "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 13 yıl 4 aydan 17 yıl 6'şar aya kadar değişen oranlarda hapis cezası aldı.
ANKA Haber Ajansı’na konuşan Diyarbakır Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Başkanı mimar Şerefhan Aydın, depremlerin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kentteki hasarlı binaların yıkımının tamamlanmadığını söyledi. Yaşamı yönetenlerin ihmali sonucu depremin büyük bir felakete neden olduğunu vurgulan Aydın, “İki yıl önce Diyarbakır’da kış mevsimiydi ve yerde kar vardı. Depremden sonra beyaz kar kana bulundu. Deprem, yaşamı yönetenlerin ihmali sonucu çok büyük bir felakete dönüştü. Deprem doğa olayıdır ama büyük bir felakete neden oldu. Evet, Diyarbakır’da çok ciddi bir yıkım gerçekleşmediği söyleniyor. Doğrudur. Maalesef 6 bina yıkıldı. İki yıl dolmasına rağmen hasarlı binaların yıkımı sürüyor. 4 bin 500 hasarlı binanın yıkımı henüz tamamlanmadı. Dolayısıyla yaranın taze olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
"Depremzedeler kendi ülkesinde göçmen konumda"
Konut ihtiyaçları karşılanmadığı için depremzedelerin göçmen konumunda olduğunu aktan Aydın, deprem felaketinin yaşanmasına rağmen olası bir afete hazırlıklı olunmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Aradan iki yıl geçti. Halen insanlar evsiz. İnsanlar halen kirada oturuyor. Depremzedeler kendi ülkesinde göçmen konumda şu an. Depremzedelerin barınmaları için kalıcı bir çözüm üretilmedi henüz. Bunun yanı sıra yeni yapılara baktığımızda özellikle kırsal mahallelerde kaçak yapılaşmalar, mühendislik ve mimarlık hizmeti almayan inşaatlar inşa ediliyor. Maalesef yetersiz denetimlerden kaynaklı bir ders çıkarıldığını söyleyemeyiz. Afet anı ve sonrası için de ders çıkarılmadığına da rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü çok ciddi bir felaket yaşandı. Devletin AFAD gibi çok köklü bir kurumu olmasına rağmen nitelik açısından baktığımızda afet sırasında yanıt olamadığını gördük. Sonrasında oluşabilecek yeni bir depreme, yeni bir afete hazırlık olması gerekirken maalesef şu anki görünen verilere baktığımızda yeterli bir hazırlığın olmadığını söyleyebiliriz.”
"Kentten kopuk, sosyal donatı alanı yetersiz, temel ihtiyaçların karşılanması noktasında altyapı yok"
Diyarbakır’daki depremzedeler için inşa edilen konutlarla ilgili de eleştirilerde bulunan Aydın, insanların temel ihtiyaçların karşılanması noktasında altyapının olmadığını belirterek, “Diyarbakır gibi bir yerde 4 bin 500 ağır hasarlı yapı, 4 bin de orta hasarlı yapı var. Bunları 10 daire olarak hesapladığımızda 80 bin dolayında daire oluyor. 80 bin hane 4 kişiden oluştuğunu düşünürsek 320 bin kişi ediyor. Bu 320 bin insana konut üretilmedi ve bundan dolayı ihtiyaçlar karşılanmadı. İşte kentin öbür yakasında Oğlaklı’da TOKİ yapımına başlandı. Henüz tamamlanabilmiş değil. Etap etap yapıyorlar ama bu hızla gidilirse yılları alacak. Cumhurbaşkanı o dönemde tüm konutları bir yılda tamamlayacağız ancak yüzde 10’u bile tamamlanmadı. Kentin öbür ucundan, kentten kopuk, sosyal donatı alanı yetersiz, temel ihtiyaçların karşılanması noktasında altyapı yok. Bir bütün olarak baktığımızda çok hazırlıksız yakalanan bir dönem ama bu iki yıl içerisinde ciddi bir ders çıkarıldığı veya hazırlık yapılmadı maalesef” ifadelerini kullandı.
"Kolay ölüm olmaması için buna dönük bir yaşam şekli oluşturmamız lazım"
“Bir mimar olarak çözüm önerim ise, ilk olarak bu hasarın depremin ya da afetin kaybının etkisini minimize edebilmek için bir bilince ihtiyaç var. Kolay ölüm olmaması için buna dönük bir yaşam şekli oluşturmamız lazım” diyen Aydın, “Devletin mekanizmasında çok gereksiz yerlere ciddi paralar ayrılıyor. Ama insanın en önemli değeri olan yaşatma noktasında o hassasiyeti uyguladıklarını göremiyoruz. Dolayısıyla devlet buna karar vermesi lazım, 'Ben artık bir insanımın basit bir ölümle bu yaşamdan göç etmesini istemiyorum' kararını vermesi lazım. Buna göre kentleşmeyi sağlaması lazım. Sağlık imar planlarıyla, dirençli yapılar oluşturmakla, doğayı az talanla gibi bir bilinç oluşturulursa bu tür afetlerde ciddi bir kayıp olmaz. Dünya örnekleri var. Japonya’da bu şiddette deprem oldu, 3 kişi öldü. Onlar da panikle kendilerini aşağı attılar. Neden burada da böyle olmasın. Bu inanç, bu kararlılık varsa, kentleri ona göre inşa edersek, kolan kesmenin birçok insanın yaşamını riske edeceğinin bilincini oluştursak neden ölüm olsun? Dolayısıyla ilk olarak bir bilince ihtiyaç var, Bu da yaşamı koruma bilincidir. Bununla birlikte kentleşme politikalarla sağlıklı, dirençli kentler üretme noktasında bir yaklaşım olursa bu hasarlar minimize edilebilir” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: