Burcu Özkaya GÜNAYDIN
(HATAY) - Hatay'da 6 Şubat depremlerinde yerle bir olan 51 kişinin hayatını kaybettiği ve hala kayıpların olduğu Cemil Çapar Apartmanı'yla ilgili davanın beşinci duruşması bugün yapıldı. Duruşmada tutuklu müteahhit Mehmet Özkan, herkesin tahliye edildiğini, iki yıldır tutuklu olduğunu söyleyerek, "Cezaevi şartları çok ağır, nefes alamıyorum" dedi. Müteahhidin avukatı da "Bakanlığın, belediyenin suçu yok, deprem olduktan sonra müdahaleyi geç yapan devletin hiçbir sorumluluğu yok, benim müvekkilim bir bina yaptı ve yıkıldı tüm suç onun mu?" diye sordu. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Hatay'ın Antakya ilçesindeki Cemil Çapar Apartmanı da yıkıldı. Enkaz yığınına dönen binada 51 kişi yaşamını yitirdi ve enkazda yangın çıkması sebebiyle çok sayıda cenazeye ulaşılamadı.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen beşinci duruşmaya, tutuklu müteahhit Mehmet Özkan ve binanın inşaat mühendisi, şantiye şefi, mimari proje sorumlusu Mehmet Güçlü, SEGBİS aracılığıyla katıldı. Depremde yakınlarını kaybedenlerin aileleri ve taraf avukatları da mahkeme salonunda hazır bulundu.
"Cezaevi şartları çok ağır, nefes alamıyorum"
Tutuklu müteahhit Mehmet Özkan, herkesin tahliye edildiğini ve iki yıldır tutuklu olduğunu söyledi. Cezaevi şartlarının çok ağır olduğunu ileri süren Özkan, "Benim tek suçum yönetmeliğe uygun bina yapmak. Cezaevinde 60 kişi var. Hepsi sigara içiyor, nefes alamıyorum. Suçluysam cezamı verin ama ben inşaat yaptım, proje dışı hiçbir şey yapmadım. 100 inşaatımdan sadece biri yıkıldı. Adalete güveniyorum" diye konuştu.
"Fiili olarak şantiye şefliği yapmadım, diplomamı kullandılar"
Özkan'dan sonra söz alan tutuklu şantiye şefi Mehmet Güçlü, fiili olarak bu binada şantiye şefliği yapmadığını öne sürdü. Özkan kardeşlerin şirketinde sigorta girişi dahi olmadığını vurgulayan Güçlü, "Sadece diplomamı kullandılar. Orada şantiye şefliği yapmadım. İki çocuğum var. Depremde biz de mağdur olduk" dedi.
Mehmet ve Yusuf Özkan'ın müdafii avukatı, müvekkillerine atılı suçun, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin güvenilir olmayan raporuna dayandığını iddia etti. KTÜ'nün 6 ayda 4 bin rapor hazırladığını ve birçok raporun kopyala-yapıştır yapıldığını öne sürdü.
"Geç müdahale eden denetlemeyen belediyenin hiç mi suçu yok?"
Özkan'ın avukatı da Cemil Çapar Apartmanı'nın olduğu zeminin önemli alan sınıflandırması içinde olduğunu, sıvılaşma olan kötü bir zemine belediye yetkililerinin sorunu gidermeden yapılaşmaya açmaması gerektiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Benim müvekkilim bu zeminin sorunlu olduğunu nereden bilebilirdi. Bu zemin sıvılaşma sorunu giderilmeden yapılaşmaya açılmamalıydı. Müvekkilim bunu bilemezdi. Kamusal suç alanı olan bir yerde benim müvekkilim gibi birkaç müteahhidi tutuklayarak adalet sağlanamaz. Belediye denetim yapmadı, Bakanlık denetim yapmadı. Zeminde sıvılaşmasına olmasına rağmen imar izni verildi. Belediyenin suçu yok, deprem olduktan sonra müdahaleyi geç yapan devletin hiçbir sorumluluğu yok, benim müvekkilim bir bina yaptı ve yıkıldı tüm suç onun mu?"
"Bakanlık da davaya müdahil olsun"
O dönem Antakya Belediyesi'nde mühendis olarak görev alan aynı zamanda binada yakınlarını kaybeden ailelerden bir kişi, tutuklu müteahhit Mehmet Özkan'ın avukatının bahsettiği önemli olan sınıflandırmasının bina yapmaya engel bir durum teşkil etmediğini, bu uyarının zeminin durumunu ortaya koyduğunu ve buna uygun bina yapılması gerektiğini anlatan bir rapor olduğunu belirtti.
Aynı yönetmelikle, aynı zeminde yapılan başka binaların yıkılmadığını neden bir tek bu binanın yıkıldığını soran müşteki, "Bu binada yangının neden çıktığı bilinmiyor deniliyor. Ama bu binada yangın çökmeden kaynaklı çıktı. Sürekli mevzuat eleştiriliyor ama savunma yapılırken mevzuata uygun yaptık deniliyor. Sanık avukatı 'Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği'nin, belediyenin suçu yok mu' dedi. Ben de mağdur aileler olarak diyorum ki bakanlıkta davaya müdahale olsun o zaman" diye konuştu.
Binada arama kurtarma yapan Samet Dede: "Birinci katta kolon yoktu"
Uluslararası Arama Kurtarma Kurumu'nda çalışan Samet Dede, binaya ilk gidenlerden olduğunu ve 21 kişiyi binadan sağ çıkardığını söyledi. Çıkardığı kişilerin ve çevre binalardan sağ kurtulan kişilerin binanın 8 saniyede yıkıldığını söylediğini aktaran Dede, "Ben bu binanın her yerinden insan çıkardım. Her yerine girdim. Bodrum kat sağlamdı. Birinci katın olduğu yerde hiç kolon yoktu. Fotoları da var sundum yetkililere" şeklinde konuştu.
"Bu sorunun üstünde neden bu kadar durdunuz?"
Müşteki avukatı Mehmet Özkan'a binanın dışında yıkılan binası olup olmadığını sordu. Özkan soruya karşılık, "Bu sorunun üzerinde neden bu kadar durdunuz, yalan mı söylüyorum. Özkan Gold City'de bir blok çöktü tamamen yıkılmadı, 400 kişi tahliye oldu. Bir küçük bina vardı içine eşya almaya giren insanlar vardı birkaç kişi orada öldü. Ondan tahliye oldum zaten. Bir tek bu kaldı. Ben kaliteli iş yaptım" şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 4 Nisan'da görülecek.
Heyet tutukluluğa devam kararını bildirirken sanık Mehmet Özkan, "Hangi gerekçeyle tutukluluğa devam. Herkes çıktı" diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: