(ANKARA) - CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinin yıldönümü dolayısıyla katıldığı etkinlikte, "Eğer kişilerden bağımsız olarak AKP'nin troykasının Amerika'yla birlikte aldığı emperyalist öyküye katılmayanların bu partide siyaset yapma şansı yoktur. Bunu gösterdiler ve belki de 2003 Tezkeresi AKP içerisinden farklı düşüncelerin çıktığı ilk ve son olay olarak tarihe geçti. Ondan sonra tüm milletvekilleri teslim olup bir el kaldırma, indirme makinesine dönüştüler." dedi.
1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinin yıldönümü dolayısıyla Anadolu Kulübü'nde etkinlik düzenlendi. Etkinliğe, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP İstanbul Milletvekili Engin Altay, CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav, CHP eski Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı ile geçmişte CHP içerisinde görev alan siyasetçiler katıldı.
Günaydın, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"1 Mart 2003'te ben Ziraat Mühendisleri Odası Başkanıydım. Abdi İpekçi de tezkereye karşı demokratik kitle örgütleri bir miting düzenlemişti. Ve biz 600-700 metre ilerimizdeki Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sesimizi duyurmaya çalışıyorduk. 'Bu tezkereye hayır deyin. Yurtsever bir tutum sergileyin.' Hiç şüphemiz yoktu ki, Cumhuriyet Halk Partisi eksiksiz tüm milletvekilleriyle buna 'hayır' diyecekti. AKP içerisinde farklı düşüncelerin olduğunu biliyorduk ama miting alanında tezkerenin reddedileceğine ilişkin derin bir özgüven içerisinde olmadığımızı da ifade edeyim.
Kimler karşı çıktı AKP kanadında tezkerenin kabulüne ilişkin genel söyleme? Birkaç kişi aklıma geliyor. Bakanlardan başlayalım isterseniz. Zeki Ergezen, rahmetli. Bayındırlık Bakanı'ydı ve karşı çıkıyordu. Ertuğrul Yalçın Bayar bakandı ve Bursa milletvekiliydi karşı çıkıyordu. Mehmet Aydın karşı çıkıyordu. Onların oylarının yanına eklenen sayıları oldukça kabarık AKP milletvekillerinden bir kısmı tezkereye 'hayır' dedi. İki partili bir Meclis’te zaten AKP'nin desteği olmadan bu tezkereyi reddetmek mümkün değildi. Şimdi AKP'nin anti emperyalist tutuma ilişkin bir analizi gerekiyor ise bir şey daha söylememiz lazım. Bakanlar ve milletvekillerinden bu tezkereye hayır diyenlerin hiçbirisine siyaset ömrü tanınmadı ondan sonra hepsinin üstü çizildi. Ben bunu söylediğim zaman derler ki, 'Bak Bülent Arınç devam etti.' Evet, Bülent Arınç, o meclisi yönetiyordu. Bülent Arınç'ın kendisi de buna karşıydı. Böyle istisnalar var ama genelinin üstünün çizildiğini bilelim.
'Tüm milletvekilleri teslim olup bir el kaldırma, indirme makinesine dönüştüler'
Bu şu demek, eğer kişilerden bağımsız olarak AKP'nin troykasının Amerika'yla birlikte aldığı emperyalist öyküye katılmayanların bu partide siyaset yapma şansı yoktur. Bunu gösterdiler ve belki de 2003 Tezkeresi AKP içerisinden farklı düşüncelerin çıktığı ilk ve son olay olarak tarihe geçti. Ondan sonra tüm milletvekilleri teslim olup bir el kaldırma, indirme makinesine dönüştüler.
Bir olayı daha hatırlatmak isterim. Hemen arkasından geldi. O da Suriye ve mayınlı alanlar meselesi hepimiz hatırlıyoruz. Esad ailesiyle beraber tatile gidiyorlardı. Artık orta yerde bir sorun kalmamıştı. Bin kilometreye yakın bir alanın mayınlı olması ilkel bir durumdu. Onların söylemiyle anlatıyorum. O halde bu mayınlar temizlenmeliydi. Peki kim temizleyecek 'Türk ordusu temizleyemez, zayiat verir' diyorlardı. O halde bunu İsrailli firmalara temizletelim. Burayı temizleyenlere 49 yıllığına bu şeridi verelim. Ve orada İsrailli firmalar organik tarım yapsınlar. Büyüklere masallar gibi değil mi? Ama bunların hepsini yaşadık. Ve yine büyük bir memnuniyetle ve onurla söylüyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'ne taşıması ve sonrasında gelişen olaylarla Suriye ve mayın meselesi de toplumun hafızasına önemli ölçüde kazındı. Dolayısıyla CHP'nin cumhuriyetin kuruluşundan 50 yıl evvel kurulmuş bu aziz partinin onurlu yürüyüşünde, saygın müktesebatında belki de en önemli uğraklardan bir tanesidir 1 Mart tezkeresi.
'Son 22 yıldır karanlık bir tünelin içerisindeyiz'
Türkiye'nin çok olağan dışı bir dönemle yönetildiğini biliyoruz. Evet son 22 yıldır karanlık bir tünelin içerisindeyiz. Ama artık minareye kılıf uydurma ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Her sabah bir başka 'bu kadar olmaz' diyen bir sabaha ve bir olaylar çizgisine uyanıyoruz. Önümüzde bir seçim olacak. Bu seçimi Cumhuriyet Halk Partisi demokrasi güçleriyle beraber kazanmak zorunda. Demokrasi güçlerinden kastım ne? Evet CHP önemli bir başarı elde etti ve birinci parti olarak çıktı. Ama birinci parti olarak çıktığımızda da oyumuz yüzde 37.8 ama bizim cumhurbaşkanlığı seçimi için 50 + 1'e ihtiyacımız var. O halde Türkiye'de farklı müktesebatlardan gelse de demokrasinin devam inanan insanlarla ve onları temsil eden siyasi oluşumlarla beraber olma gibi yükümlülüğümüz var.
Evet onlarla beraber olmak ama çok daha önemli başka bir şey var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi içini konsolide etmesi. İçimizde hiçbir sorun yok diyebiliriz. Bu konuda uzun konuşmalar yapabiliriz ama gerçekçi değerlendirmeler bir takım sorunların var olduğunu da bize söylüyor. Bunları hızla gidermek hepimizin ortak görevi. Yalnızca mevcut yönetimin değil -ki o mevcut yönetim en çok toparlayıcı olmak zorundadır-. Aynı zamanda da geçmişte önemli görevlerde bulunmuş sizlerin bu konuda çok önemli görevlere sahip olduğunuzu düşünüyorum. Hepinizin de bu düşüncede olduğunu zaten biliyorum. Kenetlenerek her türlü baskıya ve kumpasa rağmen bu onurlu yürüyüşün bugünkü temsilcileri olarak bu kumpasları aşacağız ve Türkiye'yi yeniden demokrasiyle Mustafa Kemal Atatürk'ün önümüze çizdiği ilke ve devrimleri yaşatarak ulaşacağız."
Önder Sav: Türkiye'yi savaş ortamına itecek tezkereye karşı çok yürekli bir duruş sergiledik
CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav, "Kuruluş felsefesiyle yoğrulan, Atatürk sevgisiyle, aydınlanma yürüyüşüyle dolu olan CHP grubuna kimse benimsetemezdi. Nitekim, fevkalade kararlı bir duruş sergileyerek bu tezkerenin Türkiye'yi büyük sıkıntılara sokacak, maceraya atacak, belki de bugün yaşadığımız örneklerde gördüğümüz gibi bir savaş ortamına itecek, yıllarca içinden çıkılmaz bir kaosa itecek olan bu tezkereye karşı çok yürekli bir duruş sergileyerek karşısında durduk." diye konuştu.
Zekeriya Akıncı: Bu buluşmaları aynı heyecanla çok daha uzun yıllar sürdürmeye devam edeceğiz
CHP eski Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Belediye baskınlarından, gazeteci baskınlarına bir türlü çözülemeyen ekonomik sorunlardan, her çeşit sindirme çabalarına terör örgütüne yapılan çağrılardan, CHP Genel Başkanına kadar uzanan tehditlere kadar tam bir karmaşanın içinde olduğumuz bugünlerde; artık bir anlamda geleneksel hale gelmiş olan 1 Mart buluşmalarımızın bir yenisinde bir aradayız. Bunca yılın ardından, Ankara'dan ve Türkiye'nin her yanından. Aynı gururla, övünçle, aynı bilinçle ve coşkuyla bu toplantıya katılan ve bu görkemli tabloyu yaratan sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyor, kutluyorum. İnanıyor ve umut ediyorum ki bu buluşmaları aynı heyecanla çok daha uzun yıllar sürdürmeye devam edeceğiz.
Öncelikle bilinmeli ki Sevgili dostlar; hepimiz 1 Mart 2003'te ulusumuza karşı üstlendiğimiz çok önemli görevi başarıya ulaştırmış olmanın gururuyla, bize devredilmiş bayrağı layıkıyla taşımış olmanın övüncüyle ve o başarının bugün de, gelecekte de ne kadar yaşamsal olduğunun bilinciyle bir araya geliyoruz. Ukrayna'dan Orta doğuya ve başkaca bölgelere bakılınca o tezkerenin reddinin Ülkemiz ve Ulusumuz için ne kadar değerli olduğunu her gün, her olayda bir kez daha görüyoruz, anlıyoruz. Ve o nedenle de unutmuyoruz, unutturmak istemiyoruz. Churchill'in dediği gibi 'Ne kadar geriye bakabilirseniz, o kadar ileriye bakabilirsiniz'. Bizler asla kuru bir böbürlenme ve abartıya kapılmadan, o mücadelenin partimize bugün de, yarın da yön gösterecek bir kutup yıldızı, yolumuzu aydınlatacak bir meşale olduğuna yürekten inanıyoruz."
Yorumlar
Kalan Karakter: